Ana SayfaEdebiyatAlıntılarSoğuk Kazı- Birhan Keskin...

Soğuk Kazı- Birhan Keskin | 22 Alıntı

  • Birhan Keskin yazdığı şiirlerle ‘içimizdeki narı dürten’ bir şair. Sadık Hidayet Kör Baykuş kitabına “Yaralar vardır hayatta,ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen,kemiren yaralar.” diye başlar. İşte böyle bir dünyada bazı kelimeler de insanın ruhunu kemirir, çıkmadığı her gün yavaş yavaş bir uçuruma sürükler insanı. Bazı acılar kendini anlatacak kelimeleri bulamadığında bir düğüm olur oturur boğazınıza ve sığındığınız şey kitaplar oluverir. Sizi anlayacak ve anlatacak şeyleri okumak istersiniz. Birhan Keskin de böyle anlarda acınızı sizden daha iyi anlar kimi zaman, imgelerinin içinde kaybolursunuz. Gelin şimdi hep beraber Soğuk Kazı kitabından alıntılarla Birhan Keskin’den acılarımızı okuyalım..

 

  • Benim kalbim bir hatıraya kalsın
    Bu çukur vadiye, kazıdım buraya
    Gelsin okusun;
    Kimin eli değmişse bir ayrılığa
    Tütecek sandığı ocak sönecek
    Bir daha hiç görünmeyecek o rüya.

(s. 13)

 

  • Bu dünyada insan dediğin ikiye ayrılır Jospi
    Bir: Ayrılıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi
    davranan medeniler; Bir: Atlarına davranan
    barbarlar. Onlar atlarını çöle, topuğunu dikene sürerler.

(s. 17)

 

  • Benim seninle ilgili
    Bildiğim her şey bir
    Yalandı. Buna çalıştım.
    Tersinden bir adaletsizliği
    anlamam gerekti benim

(s. 19)

  • Hayata değdiğim yer bir tuz zerresi
    Kirpiklerimde kırılan ses tuzun sesi
    Tuz bastım balbime sakladım seni
    Yürüdüğüm ömrüm değil, keskin
    bir tuz hikayesi.

(s. 22)

 

  • Biriken ne varsa sözler arkada kalmış,
    O çok sevdiğin dünyanın katı huyu,
    Şimdi ne yana dönsen buz tutmuş
    kanatların, gövdende onca diken.
    Yolları kar kaplamış, donmuş göl,
    ne sen bir yere varırsın artık ne seni
    bekleyen tren.

(s. 23)

 

  • kalbin ışımıştı yıllarca birinde,
    birinde kış durmuştu ince ince.
    unutmazsın unutmak istesen de,
    dal aşağı doğru çataldır artık.

(s.25)

 

  • Her şey çok eksik ve neredeyse yok gibiyken
    Buldum buluşturdum kendime geldim
    Tek eksik sensin! İncecik, çilli bir dille
    sen de gelsen.

(s. 26)

 

  • Dünya soğur, akşam serinlerken,
    Benim sensiz sevinecek bir şeyim yok.
    Kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim,
    Ve işte en gümüş cümlem:
    İçimi açtım sana.
    İçini açmak için.

(s. 27)

 

  • Rüyaevi bu. Kapısında bir tuhaf numara.
    İsteyen çıkıp istediği yere gidebilsin diye.
    Ama kapılar insana, çıkıp gitsin diye mi?
    Girsin diye mi, rüyada bile olsa.

(s. 30)

  • Bir rüyada
    Elimde tuttuğumu,
    elimde tutup hiç bırakmadığımı
    Nereye bırakacaktım gerçekte?

(s. 32)

 

  • Dünyanın acısı benden yırtılmış.
    Onca kesik yol içimde, onca harita.
    Ağrıyla soğukta sustum, dönülmezdi
    Dönülmez, üstüm başım buz iğnesi.

(s. 33)

 

  • İnceciğim. Kırığım. Anla…
    Bu yüksekten bir düzlüğe indir beni.

(s. 33)

 

  • Kubbem yok ki benim, bir tepsinin kenarında uykum
    Dönersem, aşağ’sı çok yüksek
    Düşeceğim nasılsa gördüm.
    Dünya beni sarmazdı sarmalamazdı döndüm.
    Gök ağlıyordu, ben zülfünü ördüm.

(s. 34)

 

  • Kalbimin günbatısı, bu buz kesiği
    bendeki lal, bu bendeki mıh,
    söktüm senindir, sana bağışladım
    ağaran saçımı, senindir, al.

(s. 35)

  • Uzun uzun, karıştırarak, onu bunu, bilirsiniz
    Zaman sıkıntılılar için hiç geçmeyen şeydir.

(s. 39)

 

  • Eski bir sanrıdır yıldızlı göğün altında yaşadığımız

 

  • Sorunun sorulduğu yerim ben,
    cevabın alındığı yer!
    Bir yanım erguvan bir yanım gül ve laleler
    Bir yanda serseri otlar, başıboş, plastik çiçekler
    kök dal dolanmış duvarda birbirine koyu keder.

(s. 46)

  • Sen benim neşe boncuğumdun
    Koptu incecik ipin dağıldın ellerimde.

(s. 48)

  • Ben sizinle hiç göz göze gelmedim.
    Gözlerim kayıyor, baksan göreceksin, kayıyor her yer.

(s. 49)

  • Bir mucizeyi gösterecektin bana, atladığım satırları

(s.51)

  • İnsan; insan ne ki,
    Şeytanın bacağı kırık kalıyor
    İnsan derken.

(s. 57)

 

  • İçerden yürüyen ve püsküren su
    Fokurdayan lav kaynayan felek
    bunca şey birbirini ite kaka oluyor
    Ve katılaşıyor dünya giderek.

(s. 58)

 

Soğuk Kazı

Metis Yayınları

İrem Nur Kaya
İrem Nur Kaya
“Yarayla alay eder yaralanmamış olan”

Yazarın Popüler Yazıları

Yazarın Son Yazıları

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İlginizi Çekebilir

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Didem Madak

Söylenti Edebiyat ekibi olarak Altı Çizilenlerde Bu Ay serimizde bu ay, doğum gününde edebiyatımızın çiçekli bahçesi Didem Madak'a yer veriyoruz!  

Ahmet Erhan – Burada Gömülüdür 1. Cilt | 40 Alıntı

Yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken ölümü düşleyen, 80 kuşağının hüzünlü şairi Ahmet Erhan’ın Burada Gömülüdür kitabından 40 alıntıyı sizler için derledik.

Mario Levi-Bir Şehre Gidememek | 24 Alıntı

Geçtiğimiz Ocak ayında hayata gözlerini yuman yazar ve çevirmen Mario Levi anısına...

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Tomris Uyar

Tomris Uyar'ın doğum gününde, eserlerinde yer alan birbirinden güzel alıntıları sizler için derledik!

Son Yazılar

Romantik Hırsız Film İncelemesi: Bir Hırsız Nasıl Romantik Olur?

"Hırsızın romantiği mi olur?" sorusunun beraberinde Romantik Hırsız filmini inceliyoruz.

Mimarlıkta Ütopik Vizyonlar: Hayal Gücünün Sınırlarını Zorlamak

Mağaralardan Ekomenopolis'e mimarlık, mükemmel bir toplumsal sanat ve sosyopolitik fantezilerin kabuğu haline gelerek daha iyi bir gelecek uğruna ütopyaları yarattı.

Türkan Saylan: Kardelenlerin ve Cumhuriyet’in Simgesi

Türkan Saylan, Cumhuriyet ilkelerine bağlı, kendini insanlığa adayan, cehaletle savaşan, daima laikliği savunan aydınlık Cumhuriyet'in ilk kızlarındandır.

Müzikal Atışmalar: Sezen Aksu ve Yıldız Tilbe

Yıllardır merak edilen Yıldız Tilbe Ve Sezen Aksu küslüğünü sizlerle inceliyoruz! Birbirlerine atıfta bulundukları şarkılara birlikte göz atalım.