Ana SayfaKültür - SanatSanat Dönemleri Serisi: Naif...

Sanat Dönemleri Serisi: Naif Sanat

Naif Sanat Nedir?

Naif sanat, muhtemelen 20. yüzyılın başlarında ilk kez tanınmış ve değerlendirilmiştir. Bundan önce, Naif sanat marjinal bir şekilde sofistike olmayan bir şey olarak görülüyor, sanatçılar değil, “ne yaptıklarını bilmeyen” insanların bir ürünü olarak kabul ediliyordu. Bu bakış açısı, düşünülmüş hayal gücünün dinamiklerini göz ardı ederek, formal eğitim ve teknik lehine kabul edilirdi. O zamandan beri, bu sanat formu sofistike olmama özelliğini benimseyerek basit, çocuksu kavramlara ve düzenlemelere sınırsız bir şekilde yönelmeyi benimsemektedir.

Fransızca naïf veya  naive “saf, sade, doğal” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Latince nativus “doğuştan, doğma büyüme, doğal” sözcüğünden evrilmiştir. Latince sözcük Latince nasci, nat- “doğmak” fiilinden türetilmiştir.

Naif resim, Batı sanat geleneği içinde Fransa’da 19. yüzyılın sonlarında boş vakitlerini resim yaparak değerlendiren bir grup öncü sanatçıyla başladı. Koleksiyoncu Wilhelm Uhde, bu sanatçıların eserlerine ilk dikkat çeken kişiydi. Henri Rousseau, gümrük görevlisi olarak çalışan bir sanatçı olarak, doğallığı, akademiye karşı duruşu ve kalıplardan bağımsızlığı ile modern sanatın lideri olarak kabul edilmiştir.

Naif Sanatın Öncü Sanatçıları

Naif sanatçılar, sanat dünyasından uzak kalarak ana akımlardan etkilenmemişlerdir, daha çok belirli bir konuya duydukları ilgiden ilham almışlardır. Primitif sanat olarak da bilinir ve genellikle örgün sanat eğitimi almamış veya çok az eğitim almış sanatçıların çalışmalarını ifade eder. Ancak, bu sanatçıları amatör olarak görmek doğru olmayacaktır. Naif sanat, zamanla güzel sanatların önemli bir akımı haline gelmiş ve örgün eğitim almış sanatçılar tarafından da benimsenmiştir.

Henri Rousseau

Otoportre Self Portrait 1890 Ulusal Galeri Prag

 

Henri Rousseau, tamamen kendi kendine yetişmiş bir Fransız ressamdır ve Picasso gibi tanınmış sanatçılar tarafından ilgiyle karşılanan özgün, rüya gibi imgeler oluşturmuştur. Rousseau, çoğu resminde tropik orman sahnelerini betimlediği imza tarzı geliştirdi; önde portre içeren şehir manzaralarını tercih ederek geliştirdiği bu tarzına “portre manzaraları” adını verdi. İlhamını çocuk kitaplarından ve Paris’teki botanik bahçelerine yaptığı düzenli ziyaretlerden alan Rousseau’nun tropik bir ormanı hiç görmediği gerçeği oldukça ilgi çekicidir. Resim tarzı genellikle düz ve basitleştirilmiş bir perspektifle yapıldı. Rousseau’nun mirası Surrealistler için temel bir ilham kaynağı oldu ve o zamandan beri birçok yaratıcı zihin için öyle olmaya devam etti.

Aslanın Sofrası The Repast of the Lion 1907 Metropolitan Sanat Müzesi New York

Nesnelerin boyutları uzaklıkla orantılı olarak küçülmez ve renkler uzaklaştıkça solmaz. Uzaklıkla birlikte ayrıntıların keskinliği azalmaz. Perspektif etkileri geometrik olarak yanlıştır ve kompozisyonun her planında arka planın zayıflatılmadığı ve ayrıntılara aynı özenin gösterildiği görülür.

Naif Sanatın Beslendiği Üsluplar

Resmin biçimsel unsurları, özellikle perspektif kurallarının ihlal edilişiyle, Naif sanatın özgünlüğüne katkıda bulunur. Naif sanat eserlerinde sanat tarihi boyunca gelişen betimleyici üslup ve biçim kurallarının izleri pek yer almaz. Tıpkı halk resimleri, çocuk resimleri ve akıl hastalarının resimleri gibi nesnelerin en belirgin özellikleri vurgulanarak yapılan tasvir Naif sanat eserlerinin en belirgin özelliğidir. İnce renk geçişleri, çizgiler ve biçim ilişkileri gibi betimleme gereksinimlerinin ötesine geçilmez. Eğitim almış sanatçıların eserleriyle karşılaştırıldığında, bu tür resimlerde göze çarpan renkler ve belirgin biçim özellikleri abartılıdır.

Halk sanatı, anlatımcı ve süslemeci resimler olmak üzere iki temel yönden incelenebilir. Anlatımcı resimler, halk öykülerini ve masallarını dile getirenlerdir, süslemeci resimler ise özellikle el sanatlarında kullanılan süslemeleri içerir. Halk sanatı anonim karakterleri ve halkın geleneklerinden izler taşımaktadır. Halk sanatından farklı olarak, Naif sanat eserleri her zaman belirli bir kültürel arka plan veya gelenekten gelmez. Bir okul ya da geleneksel bir hareket olarak başlamamış olan Naif sanat sanayileşmiş ekonomilerde, yerel güzel sanat mirasının bilgisi, kitlesel baskı ve diğer medya aracılığıyla Gutenberg’in Matbaa Devrimi’nden bu yana yayılmıştır. Naif sanat, kendi kendini yetiştiren sanatçılar tarafından oluşturulan resim ve heykel gibi güzel sanat eserlerini ifade ederken, halk sanatı ise işlevsel ürünleri ifade eder. Ancak bu ayrım sorgulanabilir.

Yunan Dansı Greek Dance in a Landscape 1937 Görsel httpswwwtateorgukartartworksbauchant greek dance in a landscape n05319

André Bauchant

André Bauchant, 1873 yılında doğmuş ve I. Dünya Savaşı’na kadar bahçıvanlık yapmıştır. Savaş sırasında André, çizim konusunda yetenekli olarak tanınmış ve harita yapıcı olarak görev yapmıştır, ta ki terhis edilene kadar ve çiftçi olarak yaşamına geri dönene kadar. 1921 yılına gelindiğinde, André kendini bir sanatçı olmaya adamış ve sonrasında ilk sergisini açmıştır. Manzara, mitoloji ve tarih konularını resmeden André’nin çalışmaları, gizemli ve beceriksiz olarak tanımlanmış ve Orta Çağ resimlerine benzerlik taşımıştır. Bugün André’nin sanatı, Henri Rousseau’nun eserleriyle birlikte MoMA’da sergilenmektedir.

André Bauchant Fuar sahnesi veya Üç müzisyen 1948 Dina Vierny Galerisi

20. yüzyılın başında, sanatta meydana gelen devrim niteliğindeki değişiklikler, Naif resim gibi önceki dönemlerde terk edilmiş sanatsal tarzların tekrar popüler hale gelmesine neden olmuştur. Naif sanatçıların eğitimsizliği, bir eksiklik olarak değil, aksine bir güç olarak kabul edilmiştir. Bu gücün eserlerine canlandırıcı bir doğallık ve dürüstlük kattığına inanılmıştır. Bu tarz, o kadar tanınmış ve yaygınlaşmıştır ki, birçok örnek “naif” veya “Primitivizm” olarak sınıflandırılabilir. Otodidaktizm olarak bilinen esnek bir eğitim yöntemi yükselişinden itibaren çağdaş sanatçılar arasında sıkça katı bir Naif sanata rastlanmamaktadır.

Günümüzde Naif resim akademileri bulunmaktadır ve Naif sanat, dünya genelinde galerilerde sergilenen köklü bir sanat biçimi haline gelmiştir. Modernistler, geleneksel sistem içinde üretilen işlerin sahte karmaşıklığının aksine, Naif sanatı övmüşlerdir. Naif sanatçılar, güzel sanat normlarını bilirler, ancak bunları tam olarak kullanamazlar veya kullanmak istemezler.

Beryl Cook

Beryl Cook, barlardaki, duştaki veya güneşlenen insanları komik tasvirleriyle tanınan İngiliz bir ressamdır. Resimlerinde insanların mutluluğunu ve yaşamın keyfini yakalayan Cook bir keresinde “keyif alan sıradan insanları” resmetmeyi tercih ettiğini söylemişti. Seyahat ederek farklı yerlerden ilham alan Cook’un çalışmaları, İngiliz toplumsal gerçekçi resim geleneğine benzer şekilde insan davranışlarını ve günlük yaşamın birer kaydına benzer.

Beryl Cook Bar and Barbara 2002 Görsel httpswwwartnetcomartistsberyl cookbar and barbara a 8T9DyoUkr2J7r1PueZm27Q2

Grandma Moses

Grandma Moses Grandma Moses Goes to the Big City 1946 tuval üzerine yağlıboya Smithsonian Amerikan Sanat Müzesi

Anna Mary Robertson Moses, bilinen adıyla Grandma Moses, 1860 yılında New York’un kırsal bir bölgesinde doğdu. Gençlik ve genç kadınlık döneminde varlıklı çiftçilerin ev işleriyle uğraştı. Sanatsal yetenekleri, işverenlerinin Currier and Ives tablolarına ilgi göstermeye başlamasıyla ortaya çıktı. Arkadaşlarından gelen hediyeler için sık sık resim işlerini nakışla süslerdi. Ancak 76 yaşında elindeki artrit nedeniyle bu işi yapamaz hale geldi ve kız kardeşi onu resim yapmaya teşvik etti. Böylece sanat kariyerine 78 yaşında başladı. Başlangıçta, kırsal yaşamı ve modern kolaylıklardan önceki New England manzaralarını resmetmeye odaklandı. Eserleri, telefon direkleri veya otomobiller gibi modern unsurları içermeyen eski dönemleri yansıttı.

Grandma Moses onuruna yapılmış bir 1969 ABD pulu Beyaz Saraya ait olan Dört Temmuz adlı tablosu yeniden yaratılmıştır

Bir sanat koleksiyoneri, eserlerini bir eczane dükkanında fark etti ve bu sayede Grandma Moses kısa sürede ulusal ve uluslararası üne kavuştu. 1939 yılında, Museum of Modern Art (MOMA) sergisine dahil edildi. 88 yaşında “Yılın Genç Kadını” seçildi: Grandma Moses, 1948 yılında Mademoiselle dergisi tarafından “Yılın Genç Kadınları” listesine dahil edildi. Bu ödül, genç ve canlı kariyeri ile genç ruhu nedeniyle veriliyordu. İlk başlarda tablolarını sadece birkaç dolar karşılığında satıyordu, ancak eserlerinin popülaritesi arttıkça fiyatları birkaç bin dolara yükseldi.

İbrahim Balaban

Türk ressam İbrahim Balaban 1921’de Bursa’da doğmuştur. İlkokulu bitirdikten sonra çeşitli işlerde çalışmış, suçlamalarla tutuklanmıştır. Cezaevinde Nazım Hikmet ile tanışarak resim yapmayı öğrenmiştir. 1950’de serbest kaldıktan sonra İstanbul Maya Galerisi’nde sergiye katılmıştır. 1953’te kişisel sergilerle toplumsal gerçekçi akıma yöneldi. Yapıtlarında halk resmi geleneği etkisi görülürken, toplumsallık düşünsel bir eğilimle birleşir. Balaban, köy yaşamı, Anadolu insanı ve halk efsaneleri gibi konuları işlemiştir. Konuları, içlerinde kabuklaşarak resme dönüşür ve her konunun kendi biçimini yaratması, insanı yaşam biçimi olarak ele alması gerektiğini savunur.

İbrahim Balaban Sanatçılar1997 Görsel httpswwwistanbulsanatevicomunlu sanatcilarin hayatisoyadi b unlu sanatcilarin hayatiibrahim balaban hayati ve eserleri 1921

 

Kaynakça:

Selvi, S. (2010). Sanat Atlası. İstanbul: Boyut Yayıncılık

www.nisanyansozluk.com/kelime/naif

www.si.edu/stories/grandma-moses-started-painting-age-77

berylcook.org/about-beryl/

www.barnebys.it/blog/nonna-mose-ovvero-grandma-moses-5-curiosita-su-di-lei

Türk Ressamlar, 2018, Aralık 27. İstanbul Sanat Evi, Web:https://www.istanbulsanatevi.com/turk-ressamlar/ibrahim-balaban-hayati-ve-eserleri,1921

Yazarın Popüler Yazıları

Yazarın Son Yazıları

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İlginizi Çekebilir

Mimarlıkta Ütopik Vizyonlar: Hayal Gücünün Sınırlarını Zorlamak

Mağaralardan Ekomenopolis'e mimarlık, mükemmel bir toplumsal sanat ve sosyopolitik fantezilerin kabuğu haline gelerek daha iyi bir gelecek uğruna ütopyaları yarattı.

Sanat Dönemleri Serisi: Enstalayson Sanatı

Enstalasyon sanatı, mekan ve sanatın iç içe geçerek bütünleştiği bir ifade biçimidir. Yaratıcı ve göz alıcı örneklerini sizler için derledik!

Edebi Sahne: Otomatik Portakal

Edebi Sahne'nin bu yazısında Otomatik Portakal'ı inceledik!

Kültürlerden Esintiler: İran’dan Halı Kültürü

Farklı kültürleri incelediğimiz serimizin yeni durağı İran'da. İran kültürünün gözdesi olan halılarına kısa bir yolculuğa çıkıyoruz.

Son Yazılar

The Taste of the Things Film İncelemesi: İştah Açan Bir Film Analizi

The Taste of The Things filmini izleyen herkes emin olabilir ki, bu filmin kalbinize giden yolu midenizden geçecek!

Anayurt Oteli’nin Zebercet’ine Psikolojik Bir Bakış

Toplumun ötekileştirdiği Zebercet, ayna görevi görerek dışlandığı toplumu tüm çıplaklığıyla bizlere yansıtıyor.

Masumiyet Müzesi Nasıl Yazıldı?

Orhan Pamuk'un yaşamından izler barındıran, aşkın derinliklerini anlatan Masumiyet Müzesi'nin yazım aşamalarını irdeledik.

Dunning-Kruger Sendromu: Cahil Cesareti Nedir?

Dunning-Kruger Sendromu, bireylerin aşırı özgüven sahibi ve farkındalık düzeyinin zayıf olması nedeniyle bilgilerindeki eksikliği görememesidir. Bu yazıda Dunning-Kruger sendromuna yakından baktık.