Gecenin Gecesi – Hasan Ali Toptaş | 11 Alıntı

spot_img

Banyoya kıstırdığı bir kadınla, neye uğradığını şaşırttığı gencecik bir öğrenciyle empati kuramayan bir adam, insanın derin çelişkilerine, kaygılarına ne dereceye kadar “gerçekten” nüfuz edebilir? Bunca riya, sözcük ve metafor dağlarının arasından sızıp eserin ruhunu kirletmez mi? En basit, ilkel sorunlarını çözememiş kişinin kurduğu dünya bu çiğlikten nasıl münezzeh olacak?

Alçak adamların yüksek edebiyatı – Zehra Çelenk – Gazete Duvar

Gazete Duvar’da Hasan Ali Toptaş’ın ve edebiyat dünyasındaki diğer taciz konularını ele aldı.

Bu yazının üstü “edebi” kişiliğini kullanarak kadınları taciz eden Hasan Ali Toptaş hakkında olduğu için üstü çizilmiştir.

Hasan Ali Toptaş’ın son kitabı Gecenin Gecesi içinde bulunan; Yatak, Nihat, Fotoğraf, Veysel’in Kanatları, Şeytan Uçurtması öykülerinden birkaç alıntı:

1) Gene ben yıkıntılar arasında titreyen küçücük çocukları, kaldırımlarda yatıp kalkan garibanları, çıplak ayakla varıp park köşelerine sığınan kimsesizleri, karda kışta cepheye sürülen gencecik yürekleri, ya da ölüm korkusuyla yollara düşüp kederli kafileler halinde gecenin içinden geçip giden elleri, yüzleri ve bakışları morarmış insanları düşündükçe bana bu yer yatağını verenlere minnet duyuyorum.

2) İşte böyle, her gün bir başka sokakta sürermiş bu koşuşturma. Dediklerine göre bugün buradan da geçeceklermiş. Bak işte geçtiler, bak işte gördün mü?

3) Gerçi, bu sabah gidip hayalimden özür diledim onlardan. İlk kez böyle bir şey aklımın ucundan bile geçmedi. Şimdi sen, öyleyse bütün bunları neden yazdın, diyeceksin belki. Doğrusu, neden yazdığımı bende bilmiyorum. Demek, yorganı omuzlarıma doğru çeki, bu yatak beni öldürecek dedikten sonra yazının içinde uyuyakalmışım.

4) Bu Nihat eskiden böyle değilmiş. Dediklerine göre annesi de böyle değilmiş, dokundan kırılacak türden, dağ lalesi gibi incecik bir kadınmış. İşte, pazar yerine bakan o geniş avlulu evde yaşarken, babaları olacak adam günün birinde aniden bırakıp gitmiş bunları.

5) Hayal bile olsa işte bu yıllarca sürüyor bu yürüyüş. Öyle ki, benim kozada gördüğüm pamuk, sarsıla sarsıla ilerleyen o traktörlerin römorklarına yüklenmiş de şehirde kumaş fabrikalarına çoktan teslim edilmiş oluyor belki bu arada.

6) Hiç kendim için ağlamadım ben. Bunu çok isterdim halbuki bazen aynanın karşısına geçip annemi, babamı düşünür ve yüzüme uzun uzun bakardım ama ne yaparsam yapayım bir türlü ağlamazdım. Oracıkta; taş kesilirdim sanki. Bir yandan da kapılara koşup bakardım babam geliyor mu diye, pencereler koşup bakardım. Babam, tıpkı cici annem gibi ortalıkta görünmezdi o sırada, fakat gelirdi.

7) Pala bıyıklarının karanlığını görürdüm ben dönüp baktığımda. O hep deli deri bana.O hep deli derdi bana.

8) İş, şehre varmakla bitmiyor tabii. Sırtında yatak cadde cadde gezmek yahu, bu şehrin çehresi ne çabuk değişmiş demek, bir kabus gibi yükselen binalara hayretle bakmak, birilerine yaklaşıp eskiden yaşadığın mahallenin ne tarafa düştüğünü sormak ya da varıp zihninde soluk görüntülerini, seslerini ve sessizliklerinin taşıdığın o sokakları bulmakla da bitmiyor.

9) Bir gün, hayaleti uyutmuşum, pencerenin önünde annemleyim. Yani dört gözle onun topallaya köyden dönüp gelmesini bekliyorum. Camdan bakıyorum ya, biraz da sokaklardayım. Tam karşımda yıllardır bitirilemeyen üç katlı bir inşaat var, yarım kalmış bir düş gibi. Tahtalar sarkıyor orasından burasından, naylonlar, demir çubuklar, gazete kâğıtları.

10) En arkada ben vardım artık, delinin hırıltıları ensemdeydi ve tenimi alev alev yakıyordu. O yaktıkça, aman yakalanmamayım diye, ben habire koşuyordum inşaatın içinde.

11) Bacaklarım titriyor hafifçe, yüreğim titriyor, bakışlarım titriyor ama inatla yürüyorum. Girdiğimiz odalar daralıp genişliyor sürekli. Hatta yarım kalmış duvarlar alçalıp yükseliyor, merdiven boşluğu sallanıyor ve sağda solda, ürkütücü birer ağartı halinde  naylon hışırtıları uçuşuyor.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Tüylerinizi Ürpertecek En İkonik 5 Korku Oyunu Müziği

Uzun yıllar geçmesine rağmen içimizi ürperten melodileriyle aklımızdan çıkmayan beş korku oyunu şarkısını birlikte inceliyoruz!

Yazınca Hafifler: Günlük Tutmanın Psikolojik Gücü

Günlük tutmak duygusal yükleri hafifletir, farkındalığı artırır ve iyileşme sürecinde içsel bir dönüşüm sağlar; yazmak ruhu özgürleştirir.

Lady Bird Hangi Albümle Eşleşir?

Hayatta ne istediğimizi, kim olmak istediğimizi bulmak temalarıyla öne çıkan Lady Bird filmi hangi albümle eşleşir?

5 Maddede Cage the Elephant’ı Tanıyalım

Cage the Elephant, farklı türlerde birçok şarkı yaparak büyük beğeni toplamış başarılı bir grup.

İstanbul’un En Güzel Kafeleri: Kitap, Kahve ve Yağmur Keyfi

İstanbul’un sonbahar atmosferine eşlik eden, kitapla kahvenin buluştuğu en güzel kafeleri derledik.

Downtown Girl Estetiği: Şehrin Ruhunu Yansıtan Moda Akımı

Downtown Girl estetiği: Özgürlüğü takip edenlerin ve sonbaharın ruhuyla bağlananların temsilî.

Şirvanşahlar: Demir Kapı’nın Muhafızları

Şirvanşahlar Devleti, Azerbaycan ve Kafkasya’da yüzyıllar boyunca hüküm süren İranî ve Türk etkilerini harmanlayan köklü bir hanedanlık mirasıdır.

Enter the Void Film İncelemesi: Noé’nin Neon Tokyo’su

Tartışmalı yönetmen Gaspar Noé, Enter The Void ile izleyiciyi Tokyo’nun neon ışıkları ve dar sokakları arasında ruhsal bir yolculuğa çıkarır.

Aşk Zamanı Filmi: Hafızanın Yarattığı Geçmiş

Aşk Zamanı; hafızanın, deneyim ve arzular eşliğinde en baştan inşa ettiği geçmişin izini sürüyor. Toplumsal normların dayattığı yaşantının yeni özel alanlarını açığa çıkarıyor.

Ters Yüz Karakterleri Hangi Kitapları Önerirdi?

Riley'in duyguları, Ters Yüz ile ekranlara taşındı. İç dünyamıza rehberlik eden bu karakterlerin sizler için hazırladığı kitap listesini inceleyin!

Editor Picks