‘Dünyanın En Güzel Aşk Hikayesi’: Cemile

           Cemile, dünyanın en güzel aşk hikayesidir

                                                                   Louis Aragon

       Ünlü Fransız şair Aragon bu eseri okuduktan sonra Aytmatov’un eserlerini Avrupa’ya taşımış ve bu eseri Romeo ve Juliet ile kıyaslayarak ‘dünyanın en güzel aşk hikayesi’ yorumunda bulunmuştur. Aragon’un bu sözleri Aytmatov’un Sovyetler çapındaki başarısını Avrupa’ya yaymada önemli bir atılımdır. 1958’de yazılan ve Aytmatov’un hayatı kadar okuyucunun da hayatına dokunacak bu uzun öyküyü inceleyelim.

      Cemile adlı öykü, 2. Dünya savaşı sırasında Kırgızistan’da geçer.  Cemile’nin kocası 2. Dünya Savaşı’nda cephede savaşan bir askerdir. Gelin gittiği aile zengin ve soylu bir ailedir. Ailesine mektuplar yazarak veya Cemile’nin hayalinden kitaba dahil olan bu karakter uzun mektuplarının sonunda ‘Cemile’ye de selam ederim.’ der. Genç yaşında, sevmenin çok ötesinde bir olgu olan ‘aşk’ı yaşamak ve yaşatmak isteyen Cemile’nin, büyük bir hasretle beklediği mektuplarda kendisinden tek bahsedilen kısmın üç kelimelik bir selam olması kalbine değmeyecek kadar  uzaklardan gelmiştir. Bu öyküde anlatıcı görevini Seyit adlı bir çocuk üstlenir. Üvey ağabeyinin eşine duyduğu hayranlık ve aşk, ona duyduğu masum sevgi bir çocuğun kalbinden kat kat fazla olduğu aşikardır. Hiçbir zaman görülmeyeceğini, duyulmayacağını bildiği halde amaç gütmeksizin sevmiş olduğu Cemile için ilerleyen sayfalarda her şeyi yapmaya hazır bulunacaktır.

     2. Dünya savaşından dolayı, köyde kadınlar erkeklerin yaptığı tüm işleri üstlenmiş, küçücük çocuklar evin reisi gibi davranmaya başlamışlardır. Bir gün köye Ozmat adlı bir komutan gelmiş, köylünün askerlere tahıl taşımalarını istemiştir. Cemile ile Keçine Bala (küçük görümce,Seyit) her gün at arabalarıyla tahıl taşımaya başlarlar. Cemile’nin kendinden emin duruşu, güzelliği ve hazır cevaplılığı erkekleri etkilese de Cemile onlara yüz vermez. Ancak gönlü, ilk başlarda dalga geçtiği onlarla birlikte tahıl taşıyan cepheden yeni gelen Danyar’a düşmüştür. Çok konuşmayı sevmeyen Danyar’ın, Cemile’ye türkü söylemesi ona duyduğu aşkın itirafı olmuştur ve bu aşkın tek şahidi içten içe Cemile’ye aşık olan Seyittir. Ressam ruhlu olan bu çocuk, Cemile ile Danyar’ın resmini çizip ona hediye edecek kadar saf duygularla sever. Bu saf duygular, ressam ruhlu bu çocuğun tüm gördüklerini okuyucuya resmeder gibi anlatmasına da yol açmıştır.

  “Cemile’yi severdim. O da beni severdi.Yakın arkadaştık, ama birbirimizi ilk adlarımızla çağıramıyorduk.Ayrı ailelerden gelseydik, hiç çekinmez, Cemile derdim ona.” 

  Cemile’nin en yakın arkadaşı Seyit, gördüklerini kimseye anlatmadan sadece çizdiği resme döker tüm hislerini. Ağabeylerinin, komşularının savaşın tam ortasında olduğu bir dönemde büyüyüp silah tutmayı değil, Cemile’yi düşler. Cemile’nin çocuksu yanı ve dürüstlüğü onun çocuk zihninde öyle büyük yankı uyandırmıştır ki, herkesin beden olarak gördüğü bu genç kızı ruhuyla okumuştur. Onun ressam ve platonik ruhu, bir gün Cemile ile Danyar’ın bozkırın ortasında el ele köyden kaçmasını izleyip hiçbir şey diyemeyecek kadar sessizdir. Kocası Seyit, cepheden döndüğünde ‘iyi ki de kaçtı’ diyecek kadar hiç sevmemiştir karısını. Cemile’ye veda eden tek kişi Seyittir. Çocukluk sevdası Cemile’ye şu sözlerle veda eder;

  “Aklımı kaybetmiştim sanki. Dereye dalıp, suların içinde arkalarından koşmaya başladım.       Hızla giderken birden düşüp yuvarlandım. Gözlerimden çeşme gibi yaş akıyordu. İşte o zaman yerde uzanıp yattığım o anlarda, birden anladım Cemile’yi sevdiğimi. Evet, sevmiştim ve bu benim ilk çocukluk, ilk gençlik aşkımdı an ben yalnız Cemile’den ve  Danyar’dan değil, çocukluğumdan da ayrılmıştım.” 

     “Git Cemile git! Hiç pişman olma, sen mutluluğunu en sarp yollarda yürüyerek buldun! Fırçayı her vuruşumda Danyar’ın türküsü çınlasın! Fırçayı her vuruşumda Cemile’nin yüreği çarpsın.”

     Aytmatov’u okuduğunuzda kendinizi Danyar’ın türküsünü dinlerken omzuna yaslanmış Cemile gibi bulmanız da, kendinizi kıskançlığını sadece kağıda döken Seyit gibi görmeniz de mümkün. Aşkı arayan bir kadını konu edinen bu hikayenin sayfalarında yarattığı tasvirler ile sizi o topraklara taşımakla kalmıyor, on beş yaşından küçük bir çocuğun platonik aşkının gölgesi haline geliyorsunuz. Bu kitabı okuduğunuzda baktığınız köşe başlarından Cemile’nin kahkasını duymak da, Seyit’in çocuksu aşkını yaşamak da çok olası.

     Bu kitabı okuyanlar ise, Aragon gibi ‘aşk hikayesi’ diyenler ve ‘ihanet hikayesi’ diyenler şeklinde ikiye ayrılmakta. Cemile’nin hiç sevilmemiş oluşu ve aşkı araması okuyucu derinden etkilediği gibi Aragon’un, Cemile ile Danyar mı yoksa Seyit’in masum aşkına mı ‘Dünyanın en güzel aşk hikayesi’ denildiği bilinmez. Fakat içerisinde vatan aşkını da kapsadığı ve aşkı arayanların da hikayesi olduğu muhakkak. Çünkü aşk izafidir, kitabı okuyanlar belki de sayfalar arasında dolaşan ‘arama’ duygusuna aşık olabilir, kim bilir 🙂

NOT: Cemile, 1969 yılında İrina Poplovskaya tarafından sinemaya uyarlanmıştır. Detaylı bilgi için;

Bismillah! Babam Beni İlk Kez Ata Bindirdiğinde Söylemişti. Bismillah, Yeni Bir Başlangıç Demekti.

  Aynı zamanda, Kırgızistan’ın ünlü televizyon sunucusu Assol Moldokmatova, 1958 yılında basılan Kırgız yazar Aytmatov’un “Cemile” adlı romanından uyarlanan eserini, 24 Nisan-5 Mayıs 2018 tarihlerinde Türkiye’nin beş farklı şehri olmak üzere sahneye taşımış,2018 yılının Cengiz Aytmatov’u anma yılı olması sebebiyle yapılan bu tiyatro uyarlaması epey ses getirmiştir.

     

Selene Cabalar
Selene Cabalar
Dünya yanarsa önce edebiyatı kurtarmak gerek

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Isaac Winemiller, sakin melodileri ve içe dönük sözleriyle müzikal yalnızlığı estetik bir deneyime dönüştürüyor. Bu ay Söylenti Radar'ında onunla tanışın!

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Editor Picks