Bir Yüreklendirme: Mutsuz Olmak | Kitap İncelemesi

“Kim istemez mutlu olmayı
Ama mutsuzluğa da var mısın?”
Cemal Süreya

Pandemi nedeniyle günlük yaşamlar neredeyse tamamen değişmişken her yerde “şunları yaparak evde mutlu ol” gibi mottolarla verilmiş yüzlerce öneri ortaya çıktı. Her biri farklı yöntemlerle mutluluk vaad ediyordu ve birçok insan zor olan evde kalma eylemine bu yöntemlerle mutluluk katmak zorunda hissetti. Ancak “mutluluk arayışı” kimileri için sorgulamaları da beraberinde getirdi. Cemal Süreya’nın dizelerindeki gibi mutsuzluğa da tamam demek gerçek manada bir güç istiyordu. Peki insan mutsuz olmayı nasıl kabullenebilir? İşte tam bu noktada Wilhelm Schmid, ‘Mutsuz Olmak’ isimli kitabının arka kapak yazısıyla adeta vurucu bir etkiyle soruyu bambaşka bir yöne çekiyor:

”İnsanların, sürekli mutlu olmaları gerektiğine inandırıldığı bir çağda yaşıyoruz. Gazeteler, kitaplar, ilan panoları, reklam spotları mutluluk üzerine söylenebilecek her şeyi tüketmiş halde… Mutlu olmak bir görev, ödev gibi algılanır oldu ve bu algı, tek başına, kişiler üstünde önemli bir stres kaynağı haline geldi. Adeta “mutluluk diktatörlüğü”nün tahakkümü altında yaşamaya başladık.”

‘Mutluluk diktatörlüğü’ diyerek konuya yeni bir açıdan bakmamızı sağlayan Mutsuz Olmak kitabı tam da bu nedenle günümüzdeki yaşantıya çıktığı zamana oranla daha çok hitap ediyor. Şimdi kitaba biraz daha yakından bakalım;

Wilhelm Schmid’in yazdığı Mutsuz Olmak kitabı, Tanıl Bora çevirisi ile İletişim Yayınları etiketiyle 2013’te okuyucularla buluştu. Felsefe üzerine eğitim alan Schmid’in kitapları on sekiz dile çevrildi. “Aşk – Neden Bu Kadar Zordur?” “Ve Yine De Nasıl Mümkün Olur?” (2014), “Sakin Olmak – Yaşlanırken Kazandıklarımız” (2015), “Arkadaşlıktaki Saadet Üzerine” (2015), “Düşmanlığın Faydaları” (2017), “Anne Baba ve Büyükanne Büyükbaba Olmanın Sevinçleri Üzerine” (2018) ve “Hediye Vermek ve Hediye Almak Üzerine (2018)” adlı kitapları İletişim Yayınları’ndan basıldı.

“Peki ama her şeyde daima sadece pozitif olanı göreceğim diye kendini kasmak niye? Neden her günümüz ille pozitif olsun?”

Yazar, kitapta mutluluk kavramını sorular üzerinden ele alıyor. Birçok insanın aksine bir tutum sergileyerek okuyucularına neden mutsuzluğu da tatmayalım sorusunu yönlendiriyor. Mutlu olmak için harcanan insanüstü çabanın gereksiz olduğunu savunuyor. Onun görüşüne göre insanda duygular zıddıyla var oluyor ve mutsuzluğu tatmayan insan gerçek anlamda mutluluğu da yaşayamıyor. Bu görüşünü de anlamlı bir benzetmeyle ifade ediyor: “Hiçbir insan sadece nefes alamaz, yeniden nefes alabilmek için nefes vermelidir.” Sürekli mutlu olan bireyin bir süre sonra kavram aşınmaya uğradığını ve yine mutluluğun bir anlamı kalmadığını söylüyor.

Rose Wong The New Yorker

Schmid, “Ne kadar çok insan sırf mutlu olmaları gerektiğine inandıkları için mutsuz oluyordur acaba?” sorusuyla aktarıyor görüşlerini. Mutlu olmak için daimi çaba içinde olan insan, bir yerden sonra gücünü kaybediyor ve bu durum bir yük olmaya başlıyor. Çünkü Schmid’e göre “Mutluluğun sınırları vardır ve hayattan haddinden fazlasını istemek anlamsızdır.”

Kitaptaki en önemli noktalardan bir tanesi de yazar mutluluk ya da mutsuzluk güzellemesi yapmak yerine tarafsızlığını koruyor ve tüm duyguları dengeli bir şekilde yaşamak gerektiğini savunuyor. Birçok kişisel gelişim kitabının aksine mutsuzluğu da yaşayın diyor özetle. Ardından ise bu iki kavramı “anlam” çerçevesinde ele alıyor. “Mutluluğa erişme çabasındaki ısrar, anlam yoksunluğunun yol açtığı çaresizliğin bir işaretidir sadece.” diyor kitabın ilerleyen kısımlarında. Hızlıca akıp giden hayatta salt mutluluk amacı güdüldüğünde anlamın içi boşalıyor ve ısrar arttıkça boşluk da önüne geçilemeyecek bir hâl alıyor. Hayatta insana güç veren esas şeyin mutluluk ya da mutsuzluktan ziyade anlam olduğunu öne sürüyor: “Anlam kuvvet verir, anlamsızlık kuvvetten düşürür. İnsanlar bir anlam görürlerse, birçok şeye göğüs gerebilir, birçok şeyi alt edebilirler, bir anlam göremezlerse hiçbir şeyin üstesinden gelemezler.”

On bölümden oluşan kitapta konular her bölümde farklı yönleriyle ele alınıyor: Talih Beni Bulduğunda, Mutluluk Her Zaman Mutlu Eder Mi?, Ebedi Hoşnutluğa Veda, Hayatın Bereketi Sadece Olumlu Şeylerden İbaret Değildir, Depresif Olmak: Melankoli, Depresyon: Hastalık, Uçurumun Kıyısında Yaşamak, Mutsuzlukla Beraber Yaşamak İçin Rehber, Aşkınlık Yeteneği Olarak Melankoli ve Melankolinin Gelmekte Olan Çağı. 92 sayfa gibi az gözüken bir kitap hacmine rağmen konuları olabildiğince derinlemesine ele alıyor. Bilinmeyen terimler, anlaşılması zor cümleler yerine görüşlerini büyük bir sadelikle aktarıyor. İnsanın düştüğü modern yanılgıları ve bunlardan kurtulmanın aslında bakış açısında ufak değişimlerle olacağını anlatıyor. Ayrıca depresyon ve melankoli arasındaki ayrımı da okuyucularıyla paylaşıyor.

Mutlu olmanın yolları üzerine sürekli konuşulduğu ve bu konuda kitaplar yazıldığı bir dönemde ilginç bir çıkış yapıyor Schmid: “İnsan hayatındaki esas meydan okuma, mutlu olmak değildir. Mutsuz olmakla baş etmek, onu sindirmek ve ona dayanmak çok daha zordur; kahramanca olan, böyle bir hayattır.” Kitabın adında da geçtiği üzere mutsuz olmayı bir yüreklilik olarak tanımlıyor ve mutluluğa da mutsuzluğa da kucak açmayı tavsiye ediyor okuyucularına.

Söylediklerimizi toparlayacak olursak Schmid insana verilen kısa ömrün belli duygular aranarak heba edilmesine karşı çıkıyor ve insanları bunlarla savaşmak yerine her duygudaki ayrı güzelliği keşfetmeye davet ediyor. Hayat yolculuğunda insanların karşılaştığı her olay benliklerini farklı bir noktaya taşıyor ve böylece zamanla daha donanımlı bir hale bürünebiliyorlar. Zira “İnsanlar tecrübeyle öğrenirler, tecrübenin de önemli bir kısmı kötü tecrübedir.”

Eğer kendinizi sürekli mutlu olmak zorunda hissediyorsanız bu kitabı listenize mutlaka eklemelisiniz!

Serinin bir diğer kitabı olan Kendiyle Dost Olmak Hayatı Nasıl Kolaylaştırır ile ilgili yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

 

 

 

İrem Nur Kaya
İrem Nur Kaya
“Yarayla alay eder yaralanmamış olan”

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Notting Hill: Londra’nın En Renkli Yüzü

Notting Hill; renkli sokakları, pazarı ve kültürel dokusuyla Londra’da hem ruhunuza hem gözünüze hitap eden özel bir semttir.

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Isaac Winemiller, sakin melodileri ve içe dönük sözleriyle müzikal yalnızlığı estetik bir deneyime dönüştürüyor. Bu ay Söylenti Radar'ında onunla tanışın!

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Editor Picks