Bir Yetimin Romanı: Kuyucaklı Yusuf

Arşiv
Arşiv
Söylenti Dergi'de geçmiş zamanda yazar olan dostlarımızın eserleri bu hesapta arşivlenmektedir. Yazar onayı olduğu sürece kaynak göstererek kullanmak serbesttir.
spot_img
spot_img

Türk edebiyatının içerisinde belli yapı taşları vardır yahut olmazsa olamazlar. İşte o romanlardan biridir: Kuyucaklı Yusuf. Sabahattin Ali’nin ilk romanıdır aslında.
‎Kuyucaklı Yusuf’a bu ” Yetimin Romanı” yakıştırması Ahmet Oktay’ dan gelir. Arşivlerde yer aldığı anlatısına göre S. Ali, cezaevinde tanıştığı Yusuf’ un hayat hikayesini romanlaştırır. Aslında bu küçürek roman 3 seri şeklinde planlanır fakat yazarımızın zamansız bir suikastla öldürülmesi sonucu yetim kalır.

Romanın başkarakteri Yusuf, Balıkesir’ de yaşar. Roman da Nazilli ve Edremit ilçelerinde geçer. Bu ayrıntı dahi S. Ali’nin kendi yaşamından izler taşımaktadır.
Yusuf’ un öyküsü ilk başta anne ve babasının öldürülmesiyle, okuru sarsarak başlar. Yusuf gelenlerden Kaymakam Selahattin Bey tarafından evlatlık edinilir. Küçük kızları Muazzez ile büyür Yusuf. Sabahattin Ali, kendi fikri ve ideolojik yapılarını simgeleştirerek Yusuf’ta tek vücut halinde okura sunar. Muazzez’ e olan aşkı romanda gerçekçi aşkı her şeyden evvel barındıran unsurdur:

Halbuki Muazzez’e karşı olan hisleri büsbütün bambaşkaydı. Onu hariçte bir mevcut, yabancı ve başka bir insan olarak düşünmüyor; kendinin bir parçası, kolu, gözü ve yüreği olarak tasavvur ediyordu. Burada beğenmek veya beğenmemek, sevmek veya sevmemek, hayran olmak veya küçük görmek bahis mevzuu olamazdı; çünkü böyle şeyleri bir kere bile kafasından geçirmiş değildi. Muazzez’e dair içinde uyanan ve şuuruna varan his, onun kendisinden koparılması ihtimaline karşı duyduğu müthiş bir acı oldu.” (s.83)

Tabii ki romanda karşıt karakterler vardır ve bu isimler hep statü olarak üstün kişilerdir Fabrikatör Hilmi, Avukat Hulusi, jandarmalar, vali ve diğerleri .. Yusuf ile Muazzez ilişkisi kalp inciten nokta olarak karşımıza çıkar:

Yusuf:

‘Bak görüyor musun?’ dedi. ‘Gün doğmadan kalkan karım öğlene kadar gözünü açamıyor. Bana başka şeyler anlatma. Belki de senin dediğin doğrudur, ama söylediklerime dikkat et! Kıza yazık edersiniz ben dayanamam. Anası olacaksın, onu da, beni de dünyaya rüsva etme… Ne istersen yapayım, bu eve her gün sırtımla taş taşıyayım, fakat gönlüm rahat olsun. Gittiğim yerde burasını düşünmeyeyim…” (s.197)

Olayın dikkat çeken yönü Yusuf’un atına alır ve destansı, olağanüstü bir yapıyla hareket etmesidir. Edebiyat eleştirmeni Berna Moran bu yönüyle romanı İnce Memed ile ilişkilendirir.

Romanımızla ilgili Ahmet Oktay:” Anlatımın yalınlığı ve katılığı, roman dünyasının olaylarının nasıl bir acımasızlık içireceğim sezdirir. Farklı iktidar ilişkileriyle yüz yüze gelecektir okur. Bu coğrafyada insanal ilişkiler, ister istemez, egemen toplumsal kesimlerin, yani eşref ve mütagalibenin ekonomik gücünden olduğu kadar bu güç sayesinde edinilmiş bireysel gücün baskıcı uygulamalarından da etkilenir.
Kuyucaklı Yusuf, erdemleri, kusurlarıyla, bir yetimin, bir evlatlığın öyküsünden insanlık durumuna yükselmeyi başarmış bir yapıt olarak görülüyor hala.
” der.

Bu roman siz okuyucuları, okurken hem entrika ile heyecanlandıracak hem de romantik yapısıyla naif bir yer edinecektir.

Ayrıca Kuyucaklı Yusuf, Feyzi Tuna’nın yönettiği ve senaryosunu yazdığı 1985 yapımı film. Sabahattin Ali’nin aynı adlı romanından uyarlanmıştır.

Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır olmuştu. Bu da karısı Muazzez idi. Muazzez’in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf’un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu., fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu.”

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.