Stefan Zweig – Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat | 15 Alıntı

Kübra Canbaz Akça
Kübra Canbaz Akça
İçimden sen geçiyorsun.. Yalnız Ve birden .. https://www.instagram.com/kubra_canbaz_istisna
spot_img
spot_img

1. “İnsanların çoğu sınırlı bir hayal gücüne sahiptir. Duyumlarını uyaracak ölçüde yakınlarında gerçekleşmeyen bir olaya ilgi göstermek pek içlerinden gelmez; ama aynı şey gözlerinin önünde, doğrudan duygularına dokunma mesafesinde gerçekleşirse, bu olay önemsiz bile olsa, hemen aşırı bir duyarlılık gösterirler” (s.1)

2. “İnanın bana, buna karar vermem hiç kolay olmadı.” (s.14)

3.”Zor olan sadece söze nereden başlayacağını bilmek.” (s.15)

4. “Çünkü size anlatmak istediğim her şey, almış yedi yıllık hayatımın sadece yirmi dört saatlik bir zaman dilimini kapsıyor; aklımı oynatmak pahasına, kendime defalarca telkinde bulundum, insan bir kez olsun, bir an olsun aptalca davransa ne olur sanki diye.” (s.15)

5. “Asla bir yüze değil, sadece masadaki dörtgen alana, orada da insanların sadece ellerini, sadece kendine özgü davranışlarına bakmak gerekiyordu.” (s.18)

6. “Kumar oynarken insanın eli, kendisini daha açık olarak ele verir.” (s.19)

7. “O eller çok nadir rastlanan güzellikteydi, inanılmaz uzun, inanılmaz ince, ama kasları sayesinde taş gibi gergin; bembeyaz, narin kavisli sedef rengi bombeli tırnakların uçları ise solgundu. Gece boyunca onlara baktım -evet o olağanüstü,o tek kelimeyle eşsiz ellere-, ama benim öncelikle korkuya kapılmama neden olan şey, onların hırsı, delicesine tutkulu ifadesi, kasılmış halde içiçe karşılıklı duruşlarıydı.” (s.21)

8. ”O an sanki taş kesildim. Çünkü o insanın o sırada nereye gittiğini hemen anlamıştım: ölüme.” (s.27)

9. “Gaz fenerleri bulutlu gök yüzüne doğru puslu bir ışık yayıyordu, nadiren biri hızla geçip gidiyordu, çünkü neredeyse gece yarısı olmuştu ve ben parkta intiharın eşiğinedeki bu kişiyle yalnız sayılırdım. Beş ya da on kez kendimi toparlayıp ona doğru gitmek istedim, ama her seferinde ya utangaçlık duygusu ya da belki düşen insan kendine yardım edeni de kendisiyle birlikte sürüklemekten hoşlanır şeklindeki içgüdüsel sezgi beni şiddete geri çekti; Bu gelgitin ortasında durumunun saçmalığını ve gülünçlüğünü kendimde hissediyordum.“ (s. 31)

10. “Yarın! Yarın nerede olacağını keşke bilsen! Keşke ben de bilsem, doğrusu ben de biraz merak ediyorum bunu. “ (s.37)

11. “Korktum… Öyle çok korktum, öyle elim ayağım tutuldu, öyle başıma yıldırım düşmüş gibi oldum ki tüm bilincimi yitirdim… Kendimi savunmak, kurtulmak istiyordum… Ama iradem felç olmuştu sanki… Ve ben… Bunu anlayacaksınız… Ben… Ben orada sabırsızca bekleyerek duran görevliden tanımadığım biriyle mücadele ettiğim için utanıyordum.” (s.38)

12. “O odada, o gece yaşananlar bana kalsın; Doğrusu ben o gecenin bir saniyesini bile unutmadım, asla unutmakta istemem. Çünkü o gece bir insanın yaşamı için mücadele verdim, zira tekrarlıyorum: Bu mücadele, ölüm kalım mücadelesiydi. “ (s.39)

13. “Ve size söylüyorum ki ben hiç, bebekken uykularında etrafında zaman zaman melek gibi mutluluk ışıkları saçan çocuklarda bile, ne böyle pırıl pırıl bir aydınlık ne de gerçekten böyle mutlu bir ifadesi gördüm.” (s.42)

14. “ O zaman içimi acıtan şey hayal kırıklığıydı… O genç adamın o denli itaatle gitmesinin verdiği hayal kırıklığı… Beni durdurmak, yanımda kalmak için hiçbir girişimde bulunmaması… Oradan ayrılıp gitmesi konusundaki ilk arzuma minnet ve saygıyla boyun eğmesi… Beni kendine çekmek için bir şey yapmak yerine… Beni yoluna çıkan bir azize gibi görmesi sadece… Ve beni görmemesi… Bir kadın olarak hissetmemesi.” (s.56)

15. “ Ama sonuçta zaman her şeyin ilacı alınan yaşın da tüm duygular üzerinde özel ve hafifleştirici bir etkisi var. Ölümün yaklaştığını hissettikçe, ölümün gölgesi yolunuzun üzerine simsiyah düştükçe, olaylar gözünüze eskisi gibi batmıyor, derin duygularımızla artık aynı şekilde seslenmiyor, tehlikeli gücünden çok şey kaybediyor.” (s.69)

Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat- Stefan Zweıg

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 12. Baskı

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Rose Adası’nın İnanılmaz Hikâyesi Film İncelemesi: Bir Mühendisin Ütopyası

68 kuşağının rüzgârını arkasına alarak kendi bağımsız ada devletini kuran İtalyan mühendis Giorgio Rosa'nın gerçek hayat hikâyesini işleyen, eğlenceli, ilham ve umut dolu bir film.

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.