Merhaba Söylenti Dergi okurları, geçtiğimiz günlerde e-dergimizin 2. sayısını da sizlerle buluşturduk! Üç ayda bir çıkardığımız bu dijital dergimizin gelirlerinin yarısını Tema Vakfı’na bağışlıyoruz ve bunu tekrar tekrar dile getirmekten onur duyuyoruz. Siz de e-dergimizi 5 ₺ karşılığında alıp okuyabildiğiniz gibi aynı zamanda hedeflediğimiz küçük bir orman kurma hayalimize de bir fidan dikmiş oluyorsunuz. ?
Bu süreçte yazılarıyla ve destekleriyle yanımızda olan arkadaşlarımıza teşekkürü borç biliriz. Hepimizin eline, kalemine, yüreğine sağlık…
İkinci sayımıza nefes olan 32 yazar arkadaşımızın yazılarından kısa alıntılar paylaşalım istedik. Koronavirüs sebebiyle evde kalmak durumunda olduğumuz bu günlerde, dileriz ikinci sayımız size, keyifli vakit geçirebildiğiniz bir arkadaş olur.
Bir sonraki sayımıza nefes olmak (eser bırakmak isterseniz) bize soylentidergi@gmail.com adresimizden ulaşabilirsiniz. Söylenti E-dergi 2. Sayısının tamamını okumak için: https://e-dergi.soylentidergi.com/
Keyifli okumalar dileriz.
- “Tanrı bize on ölüm verdi ben birini ihlal ettim. Ben bir İsrailoğullarından Judith olarak, halkın ve insanlığın özgürlüğü için bir günah işledim.” – İlkan Balkan
- “altını çizdiğim kitabın altını çizmeye çekindiğim satırlarımı/ çizmesem de sen anlarsın hissinin verdiği teslimiyeti” – Nazlı Yaren Atabey
- “bilmelisin, senin dahil olduğun her şey şeffaf. belirsizlik yok, kararsızlık yok, örtü yok. bana baktığın her an kendini de görebilirsin.” – lefévre
- “Başımıza kötü bir olay geldiğinde biz de böyle oluruz. Bir ilaç arar gibi sağı solu karıştırır, etrafa sataşırız, kavga etmek ister çoğumuz sonra bulamayız o ilaç şişesini, balıkçı gibi bir tül iliştiririz yakamıza. Çünkü yastayızdır ve bunu bilin ve bunu anlayın isteriz, siz de bunu görün deriz.” – Seher Kavut
- “Misal cümle kurmak kimin fikriydi/ Nerede üretilir yalnızlık stokta ne kadar kaldı/ Yutkunmak kimin fikri inan bilmiyorum.” – Kazım Cihangir
- “Söz şiire dönüşüyor/ İşte toprak seni karnından doğuruyor/ Ölmek mi bu bir el mi sıkıyor kerpetenle yüreğimi yoksa aşk mı bilmem/ -Al sırrımı, ortak et kalbini-” – Tayfun Tatar
- “Özenli okunduğunda bir kısa öykü sadece anlattığı hikâyeyle ilgili değil, eserin yazarı ile ilgili de bilgiler verir.” – Büşra Polat
- “bir kez daha/ en güzel yerindeyiz şehrin/ bir tan vakti ve takvim yedi” – Ali Aydın
- “Şimdi kalbimin üzerinde geziyor tanımadığım insanların gözleri, canımın acıyan yaralarını en üryan hâli ile afiş afiş asmışlığımı, pişman olma kaygısı ile terazilemeden yazıyorum bu boynu kıldan ince harflerimi, kullandığım alfabemin bütün suçlarını itiraf ediyorum.” – Sonay Karasu
- “Toptaş’a göre insan ana karnından ayrıldığı andan beri yalnızdır ve gurbettedir. Bundan dolayıdır ki; edebiyatın temel temalarından biri yalnızlıktır ve edebiyat, ölüm ve aşk eşliğinde süren bir kısır döngüden ibarettir.” – Selene Cabalar
- “Sonra kapıyı açtığımı ve o kadının gittiğini ve köpek gibi ağladığımı hatırlıyorum. Eti tırnaktan koparmak böyle bir şeydi işte.” – Hilmi Nevruzpul
- “Yanıma benden daha genç bir erkek bir de kız konuşarak geldi, rafları inceliyorlardı. Kız ‘ Neden bu yazarlar çok kadına âşık oluyorlar, onlara sürekli bir şeyler yazıyorlar?’ dedi. Ben de direkt onlara baktım fakat bir söz bile söylemedim. Anlayamazlardı, anlamaları için belki de şiir olmaları gerekirdi.” – Cem Onur Seçkin
- “Fakat kızıl fırtınada vahayı aramak bu/ Uyanmış gecedeki aşkın rapsodisidir bu.” – Betül Aktaş
- “yanlış hükûmetler gölgesinde/ demokrasi icabı ölmemiz gerekse bile/ yirmi altı yıllık hüznümü/ eve ekmek götüren ellerinle silip/ bana açıkla.” – Ramazan Teker
- “Gülüşün ön söz olarak okutulmalı./ Şiirler senin sesinden okunmalı.” – Sera Var
- “bazen öyle çok tükettiğimi hissediyorum ki bu şehri, içim fazlasıyla gitme isteğiyle doluyor. bazen de tüm sokaklarına, tüm kaldırımlarına ve gün batımlarına sarılasım geliyor.” – Zeynep Gizem Eskici
- “uçurumun kıyısında,/ çocukken kaybettiğim sevincimi bulmuş gibi,/ sana bakmak istiyorum.” – Remzi Tutak
- “Derken, asıl filmin hayat olduğunu ve karşımdaki sandalyeyi oradan çekmem gerektiğini fark ettim. Yüce İsa değildim nihayetinde, ara ara dua gören ellerim her kötülüğe iyilik verecek kadar temiz değildi ve ben tahammülsüzdüm.” – Hatice Rumeysa Bayram
- “Bazı şeyler, okuyucuların hayalinde canlandığı hâliyle güzel, biz buna inanıyoruz. İnandığımız bir şey daha var, tesadüfler ve başa gelen her olayın mantıklı bir sıralaması olduğu.” – Ece Özer
- “Zihnim, yaşamın her gün gelip dibe vurduğu bir falez gibi sivrileşti, ben her gün o sivrilen uçurumdan atladım ve yaşamım ölememenin sonsuz döngüsüne büründü.” – Buse Akgüneş
- “Kalbimden üç ses geldi; çit, çot, çüt. Üçü de oldukça anlamsızdı. Çünkü manası olmayan bir olayda kalp istediği sesi yapamaz elbette.” – Pınar Çağ
- “Cümlenin içinden upuzun bir kahkaha geçti, sen nereden bileceksin? Sen gözyaşı ve hayal kırıklığının ensest ilişkiden olma çocuğusun.” – Beril Akdoğan
- “Topladığım meyveler leziz, günahkâr ben illegalite namazımı kılarken/ Dünya bahçelerine özgürlük bahşediyorum” – Öner Fırat Tarakçı
- “Gök kızıl kestim, damarlarım ufku aşkın/ Denizler kanadım iki bilek, karışmadım tatlı tuzlu” – Muhammed Pehlivan
- Savruluyor nedenler umarsız/ Damarlarında acınası silik yaşamlar” – Ferhat Nitin
- “Ekmeğini Gorki’nin kitaplarından kazanıyor zihnim/ Düşüyorum efsunlu saatlerine çocukluğumun.” – Ebubekir Yıldırım
- “Yüreğimdeki ses göçebeydi. Duygularım medcezir misali. Ablamın dediği gibi aykırı bir kişiliğe sahiptim. Fazla yerleşik bir insan olarak yaşamak zorunda olan ben, biraz göçebe olmaya ihtiyaç duyuyordum.” – Banu Etili
- “Bütün katılaşmış sevgimi ellerinle yuvarlayıp kara deliğe muhteşem bir duyarsızlıkla fırlattın. Bense çok ağladım çok dua ettim. Gözyaşlarım gezegendeki tüm sokak hayvanlarına yetecek kadar su doldurdu.” – Beril Akdoğan
- “‘Çok mu büyütüyoruz her şeyi acaba?’ diye kendisine sordu. Görüldüğü gibi ne ortada çocuk vardı artık ne de onları kovalayan adam. Dünyada hiçbir şey bize kalmıyordu. Sonra yoluna tekrar devam etti.” – Cem Aslan
- “Kar tanesine özenen yağmur damlasıydım/ her daim sana tutunarak yaşamayı maharet sanan/ tanrısız dualara benziyor yokluğunun ertesi/ bana en çok senin yalnızlığın yakıştı” – Rober Kovalski
- “Rüyalar hep güzeldir, sen hayra yormuşsan/ Gecenin kasvetini, mehtap ile yummuşsan” – Ayla Tavşanoğlu Erdoğan
- “çenemden tutup usulca başımı kaldırdı, yanağımı okşadı, ince parmaklarıyla ağzımı kapattı, parmakları şeker” – Kenan Biberci


