Ana SayfaÖzel KategorilerRöportajRafine Sergisi Küratörü Aydan...

Rafine Sergisi Küratörü Aydan Uzun ile Röportaj

 

Çıkış cümlesi, Leonard Cohen’in “Kusursuzluğu unutun.. Her şeyde bir çatlak vardır, ışık içeri böyle girer.” olan Rafine Sergisi’nin Küratörü Aydan Uzun ile bugün çok güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Henüz küratörlüğe yeni adım atmasına rağmen, böyle anlamlı bir sergi oluşturması takdir edilesi. Serginin ismini duyduğum zaman, anlatılmak istenilen temel konuyu öğrenmek için can atmadım değil. Belki de hayat boyu çoğu insan kusursuzluğu elde etmek isterken hem kendini hem de çevresini yıpratmıştır. Hâlbuki o çatlağın hayatlarımızda ki yeri o kadar önemli ki, keşke herkes farkına varabilse…

Röportajımızı okumaya geçmeden hem kendim hem de sizler adına, sergi hakkında merak ettiklerimizi tüm samimiyeti ve içtenliği ile yanıtlayan Aydan Uzun’a teşekkür eder, sergisinde başarılar dileriz..

 

İlk sorumuz biraz klasik olsun. Kendinizi anlatır mısınız bize?

1996 İstanbul doğumluyum. Faruk Saraç Tasarım Meslek Yüksekokulu’nda Moda Tasarımı eğitimi aldım, şu an da İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat Yönetimi bölümü son sınıf öğrencisiyim. Geçen yıl proje arkadaşımla “Affluenza” adını verdiğimiz serginin küratörlüğünü üstlendik. Benim için ilk küratörlük deneyimiydi ve hayatımı yönlendirmemde, ufkumun açılmasında çok faydalı oldu. Bu sene ise Arthan Gallery’ de “RAFİNE” adını verdiğim serginin küratörlüğünü yapıyorum ve bu sergiyi profesyonelliğin ilk adımı olarak görüyorum. Bunun yanı sıra sergiler de ve  sosyal medya platformlarında  sanatsal faaliyetler üzerinde çalışmalar yürütüyorum.

Peki küratör kimdir? Sanat Piyasası içinde ne tür işler yapar?

Küratörlüğü bilgilerime ve gözlemlerime dayanarak şöyle açıklayabilirim; sanatsal ve mekansal alt bilgiye sahip, iletişimi kuvvetli, yeniliklere açık, çok yönlü düşünme becerisine sahip ve bir amaca, bir meseleye yönelik  sergi  çalışmaları yürüten düzenleyiciler diyebiliriz. Müze, galeri ve kamusal alana göre sergi  konseptini  belirleyip editöryel kısmıyla ilgilenen, sanatçılar ile iletişimde olan kişidir.

Rafine nasıl oluştu? Çıkış noktanızı bir nedene indirgeyebilir miyiz?

Leonard Cohen’in “Kusursuzluğu unutun, her şeyde bir çatlak vardır. Işık içeri böyle girer.” sözüyle de pekiştirerek, Kusurlu Güzellik felsefesinden; Bakış açımızın önemini anlatan, doğa ile iç içelikle değişime ve dönüşüme odaklanılan, farkındalığı arttıran, ruhen arınmayı temelinde barındıran bir sergi kurguladım.

Rafine, enerjisine çok inandığım ve beni çok heyecanlandıran bir proje. Öncelikle insan-doğa ve yenilenme üzerine düşünmeye başladım. Bu adımlar beni Japonların duyarlılığına götürdü ve adaptasyon, onarım, arılık, Zen, Wabi-Sabi, Kintsugi gibi anahtar kelimeler üzerinden ilerleyerek sergi temasını ve konusunu oluşturdum.  Leonard Cohen’in “Kusursuzluğu unutun, her şeyde bir çatlak vardır. Işık içeri böyle girer.” sözüyle de pekiştirerek, Kusurlu Güzellik felsefesinden; Bakış açımızın önemini anlatan, doğa ile iç içelikle değişime ve dönüşüme odaklanılan, farkındalığı arttıran, ruhen arınmayı temelinde barındıran bir sergi kurguladım. Rafine bize, kendimizi dinlememize olanak sağlayacak, spiritual ve bedenen bir birey olmanın ferahlığını hatırlatacak.

Sergi ne zaman ve nerede olacak?

Rafine sergisi, 8 Ekim 2020 – 22 Ekim 2020 tarihleri arasında Arthan Gallery’ de sanatseverlerle buluşacak.

Sergi de hangi sanatçılar yer alıyor? Sanatçılarla ilk iletişime geçtiğiniz de seçtiğiniz konuyla ilgili geri dönüşleri, üretim yaparken ki hisleri nasıldı?

Rafine, 8 sanatçıdan oluşan karma bir sergi.  Sergide yer alan sanatçılar; Ahmet Aydın Atmaca,  Aslı Aydemir,  Betül Karakaya,  Cüneyt Aksoy,  Ebru Zarakolu,  Elifko, Gülden Ataman ve İsmet Doğan.

Sanatçılara bu soruyu yönelttiğimde aldığım geri dönüşleri sizinle paylaşmak istiyorum.

 Ahmet Aydın Atmaca:

“Akademik ve sanatsal çalışmalarımda, son dönemde varoluşçuluk teması ve sanat ilişkisi üzerine çalışmakta olduğumdan, bu serginin üzerinde durduğu tema(lar) ile ilişki kurmak ve işlerimi bu sergiyle bağdaştırmak benim için zor olmadı. Her ne kadar sürmekte olan pandemi yüzünden sanatla ve sergi yapma fikriyle kurduğumuz fiziksel ve zihinsel bağlantılar zedelenmiş olsa da ve belki de bu bağlantıları yeniden kurmak için düşünme ve yapıp-etme biçimlerimizde bir takım kökten değişikliklere gitmek zorunda kalacakmışız gibi görünse de, böyle bir zamanda bir sergiye dahil olma fikri, yaşamın devamlılığı ile ilgili umutlarımı yeşertiyor diyebilirim.”

Aslı Aydemir: 

“Genç  ve dinamik bir küratör adayıyla çalışacağım için çok heyecanlandım ve sergiye çok inandım. Rafine’nin anahtar kelimelerinden olan Kintsugi sanatı; hali hazırda yaptığım ve felsefesine inandığım bir sanat türü ve bunun üzerine sergileme yapacağım içinde keyifle katılmak istedim.”

Betül Karakaya:

“Kusursuzluğun yüceltildiği bir dünyada, kusurun bir hazine olduğuna vurgu yapan RAFİNE sergisi izleyiciyi kendini sorgulamaya davet edecek diye düşünüyorum ve bu beni heyecanlandırıyor. Tek bir sanatçı değil, farklı tarzlardan sanatçıların ortak bir söylemde birleşmesi daha güçlü ses çıkarması anlamına geliyor. Son dönem çalışmalarımla bu denli örtüşen bir temanın içinde yer almak önemliydi. Hayatın getirdiklerini olduğu gibi kabul eden, insanı insan yapan değerlerin kusurları olduğunu gören bir bakış açısıyla tam da seramiğin doğası gereği uygulayıcıyı kusurlu olmaya iten yapısı eserlerin ortaya çıkışını sağladı.”

Cüneyt Aksoy:

“Öncelikle bitirme projelerinde ne yaptığını bilen bir küratör adayının çalışma disiplinimle örtüşen projeyle bana gelmesi hoşuma gitti hem de küratörlük deneyiminde onun ile bu heyecanı paylaşmak, destek olmak güzel olur diye düşündüm.”

Ebru Zarakolu:

“İlk olarak, bu serginin konseptinin, kendi sanatsal pratiğimle çok denk düştüğünü düşündüm. Çatlaklar, kırıklar, kusurlar her zaman sanatımda yer verdiğim ve hayatta da etkilendiğim olgulardır. Rafine sergisi için benimsediğim konular ve durumlar üzerinde bir harman yapıp, üretimimdeki ifademi daha da kuvvetlendirerek yeni işler ürettim.”

Elifko:

“Rafine sergisini ilk duyduğumda çalıştığım konulara çok yakın buldum. Aklımda ilk beliren fikir her zaman resimlerimde coşku ve mutluluğu temsil eden balonlar oldu. Onu dikenli bir sarmaşıkla hayal ettim. Hiçbir mutluluk kusursuz değil bence. Sonra bu imgeyi somutlaştırmaya başladım.”

Gülden Ataman:

“Sergi hakkında bilgilendirildiğimde, üzerinde uzun süredir düşündüğüm bir konu olmasından dolayı oldukça heyecanlandım. Bu sergi için ürettiğim eser de bu heyecandan doğdu diyebilirim. Bedenimden kesitleri fotoğrafladığım bu çalışmanın ön hazırlığında cildim üzerindeki katmanın doğal kırılışlarını araştırırken serginin temasına da ilham veren “kusurların estetiğini” gözlemlemek bu kavramlar arasındaki ilişkiyi daha yoğun hissetmeme yardımcı oldu.”

İsmet Doğan: 

“Öncelikle çok sorunlu Çağdaş sanat ortamında Nepotist bir anlayışın hâkim olduğu ve bu durumun sessizlikle karşılandığı bu günlerde karamsardım, ümidimi yitirmiştim. Etik bir şekilde  Aydan Hanım benimle “text” üzerinden  ilişki kurdu. İşlerimi inceleyip bana e-posta atmıştı; “Yeni sergimi,  Wabi-Sabi – Japonların Kusurlu Güzellik Felsefesinden yola çıkarak; kırılmaları gizlemek değil, onlardan çok daha güzel şeyler ortaya çıkarmanın mümkün olduğunu, kırılanların değerli olduğunu, değişimi, dönüşümü, doğanın ruhani gücünü, kusurların sergilenebileceğini, dayatılan güzellik algılarının aksine önemli olanın onlarında bizim parçamız olduğunu kabullenip yaşamın güzelliklerine odaklanmamız gerektiğini ve hayatımızda kırıl, topla, birleştir kısmının ne kadar keyifli olduğunu görmemizi sağlayacak bir sergi hayal ediyorum.” diye.  Sonrasında sıkı bir küratör olarak atölyede işleri seçti. Konsepte göre onlar üzerine konuştuk. Son derece profesyonel ve etik. Bu bana genç küratörler adına ümit verdi.  Sanatımda ise; Karşılaştığım, maruz kaldığım şeyi yeni bir bağlamda ele alıyorum, müdahale ediyor ve temellik edileni kendime mal ederek yeni bir bağlama oturtuyorum. Dil ve bir “şey” lerin temsil edilme noktalarına değinerek kurgularıyla ve resimlerimdeki anlatımlarla onları yerinden ediyorum ve doğanın içinden olanı insansı silüetler üzerinden taşırıyor,  kök salmanın sınır tanımazlığına dikkat çekmek istiyorum. Ayrıca Bütün başyapıtlar kusurludur, Mona Lisa dahil.”

Söylediğiniz kadarıyla Rafine sizin ikinci serginiz, ilk serginiz grup çalışması olmuş. Yani bu sergi tek başınıza küratörlüğe dair ilk adımınız. Süreçten bahseder misiniz?

Evet, bu sergi yukarıda da dediğim gibi profesyonelliğin ilk adımı gibi benim için ve bana çok şey kattı, deneyimi de bir başkaydı. Rafine’nin birinci basamağı konuyu netleştirmemdi. Konuyu benimseyerek başladığım bu süreçte  uygun mekan arayışına girdiğimde ise işte burası dediğim yer Arthan Gallery oldu. Tarihi dokusu, samimi atmosferi, yaşanmışlığı ve bunların verdiği güzelliğiyle sergi temasıyla bir bütünlük oluşturdu. Birlikte yürümek istediğim birbirinden başarılı 8 sanatçıyla da çok içime  sinen  bir  birliktelik oldu. Süreç pandemiden dolayı biraz yavaş ilerledi ama en güzel şekilde hazırladığımızı söylemek isterim.

Daha henüz mezun olmamışken,  öğrenciyken bu işin içinde olmanın avantajları ve dezavantajları neler sizce?

Rafine benim bitirme projem,  henüz mezun olmamışken okuduğum bölümün getirilerini deneyimleme ve gözlemleme şansım olduğu için çok şanslıyım. Her durumda olduğu gibi elbette avantajları ve dezavantajları ile karşılaştım. Avantajları; erkenden tecrübe edinebilmem,  kendimi ifade edebilmem için alan yaratabilmem, yeni insanlarla tanışma fırsatımın olması ve geleceğe dair düşüncelerimin şekillenmesi olarak belirtebilirim. Dezavantajları ise; Yeterince teoriyi pekiştirmeden uygulamaya geçiş ve stres diyebilirim galiba J  Yani sanatçılarım tamam, mekânım tamam diyorsun ama her an bir sanatçının vazgeçişi ya da mekanın iptal etmek istemesiyle karşı karşıya da kalabiliyorsun. Geçen sene benzer şeyler yaşadığım için biraz diken üstündeydim ama bu sene pandemi dışında bir engelle karşılaşmadığım için çok mutluyum. Hatta bu vesileyle sergide yer alan sanatçılara, galerici Serkan Bey’e ve Doğan Bey’e de çok teşekkür etmek isterim.

Asıl en önemli soru, şu an ülkemiz hatta tüm dünya çok zor bir süreçten geçiyoruz. Pandemi sürecinde açıyor olduğunuz bu serginin size yaşattığı zorluklar neler oldu?

Her sektör olduğu gibi Kültür-Sanat sektörü de Pandemiden etkilenenlerin başında geliyor. Rafine sergisi için uzun bir süredir çalışıyoruz. Normalde Nisan ayında açmayı düşündüğümüz sergi pandemiden dolayı Ekim ayına ertelendi. Baktığımız zaman şu anda da atlatmış değiliz bunun verdiği baskı ve olumsuzlukları göz ardı edemiyoruz. Bu süreçte de neyin sağlığımız için uygun olduğunu önemseyerek her türlü tedbirleri alarak sergimizi açmak için emek veriyoruz.  Zorluk olarak, gidişatın ne olacağını bilemediğim için ilerleme ve bekleme konusunda çok arada kaldım. Pandemiyle birlikte sergi ertelenince, hazır olan bir sergi olduğu için heyecanımı hem canlı tutmak hem de dizginlemek durumunda kaldım ve ne zaman açabileceğiz stresiyle başa çıkmak beni yıpratmadı değil. İnanıyorum ki en kısa zamanda bu zorlu süreci atlatacağız ve bu süreci atlatırken de biliyorum ki ruhu besleyen sanatsal; sergi, tiyatro gibi çeşitli faaliyetlere ihtiyacımız var.

UniversumVitae ve Söylenti Dergi hakkında düşünceleriniz neler?

Yaklaşık 1 senedir yakından takip ettiğim, içeriklerini çok özgün ve kaliteli bulduğum, birlikte yürüyen ama ele aldıkları başlıklar farklı olan iki mecra aslında UniversumVitae ve Söylenti Dergi. Öncelikle UniversumVitae’den bahsetmek isterim. Sanatın her dalından ilgi çeken konuları derleyen, bilgilendiren, eğlendiren ve görsellikleriyle göz dolduran gönüllü bir sanat sayfası. Bir süredir ben de bu sayfanın gönüllülerinden biriyim ve ekibin yöneticilerinden biri olarak ne kadar emek verildiğini görebiliyorum. Daha da iyi yerlere gelmesi en büyük temennim. Söylenti Dergi ise çeşitli yazarları ve içerikleriyle farklılık yaratan, okuyucusunu özel hissettiren bir oluşum. Özellikle edebiyat, kültür ve sanatın her dalında ilgi çekici içerikler üreten Söylenti Dergi, dijital yayınlarda başı çekiyor. Ayrıca e-dergisinin gelirleri ile TEMA Vakfına bağış yapması da bir takipçisi olarak beni mutlu ediyor.

Rafine Sergisi’ne (Kurşunlu Han’a) Nasıl Gidilir?

Rafine Sergisi’nin duyuru ve paylaşımlarını Rafine Sergisi Instagram Sayfasından takip edebilirsiniz.

Arşiv
Arşiv
Söylenti Dergi'de geçmiş zamanda yazar olan dostlarımızın eserleri bu hesapta arşivlenmektedir. Yazar onayı olduğu sürece kaynak göstererek kullanmak serbesttir.

Yazarın Popüler Yazıları

Yazarın Son Yazıları

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İlginizi Çekebilir

Söylenti ile Ritmin Ötesinde: Paptircem Röportajı

"Büyüklere Ninniler" albümünü dinleyicilerle buluşturan yetenekli müzisyen Paptircem'in müziğine daldığımız ve onu yakından tanıdığımız bir röportaj gerçekleştirdik!

H. Tugay Turan’la 10 Soruda 18 Mart Çanakkale Savaşı

Tarih öğretmeni H. Tugay Turan ile 10 soruda 18 Mart Çanakkale Savaşı'nı değerlendirdik. Turan'ın söylemi ile "Çanakkale, cumhuriyetin önsözüdür."

Söylenti ile Ritmin Ötesinde: DOU Röportajı

Yakın zamanda dinleyicileriyle buluşturduğu Acıtır Kıyametin şarkısıyla hepimizin kalbini fetheden DOU ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Mesut Öztürk ile Röportaj: Denemeler, Seramik ve Sanat

Sanatında yeniliklere yer veren Mesut Öztürk ile Söylenti Dergi olarak bir röportaj gerçekleştirdik.

Son Yazılar

Romantik Hırsız Film İncelemesi: Bir Hırsız Nasıl Romantik Olur?

"Hırsızın romantiği mi olur?" sorusunun beraberinde Romantik Hırsız filmini inceliyoruz.

Mimarlıkta Ütopik Vizyonlar: Hayal Gücünün Sınırlarını Zorlamak

Mağaralardan Ekomenopolis'e mimarlık, mükemmel bir toplumsal sanat ve sosyopolitik fantezilerin kabuğu haline gelerek daha iyi bir gelecek uğruna ütopyaları yarattı.

Türkan Saylan: Kardelenlerin ve Cumhuriyet’in Simgesi

Türkan Saylan, Cumhuriyet ilkelerine bağlı, kendini insanlığa adayan, cehaletle savaşan, daima laikliği savunan aydınlık Cumhuriyet'in ilk kızlarındandır.

Müzikal Atışmalar: Sezen Aksu ve Yıldız Tilbe

Yıllardır merak edilen Yıldız Tilbe Ve Sezen Aksu küslüğünü sizlerle inceliyoruz! Birbirlerine atıfta bulundukları şarkılara birlikte göz atalım.