Jane Austen Kimdir?
Jane Austen, 16 Aralık 1775 tarihinde Hampshire’ da bir papazın yedinci çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk eğitimi babası tarafından verilmiş olan Austen, yaşadığı döneme göre şanslı bir kadındı, evlerinin ahırını bir tiyatroya çeviren babası sayesinde sanatla küçük yaşında tanıştı. 12 yaşından beri kendi hikayelerini yazan yazar ilk romanı Aşk ve Yaşam’ı ancak 25 yıl sonra yayımlayabildi. Bu süreçte yalnızca kızlar için olan bir okulda eğitim aldı.
Hikayelerine etki eden “kız kardeşlik” duygusu tek kız kardeşi Cassandra ile olan ilişkisiyle birlikte bu okulun da izlerini taşır. İlk başta aile arasında eğlence amaçlı yazan yazar okuduğu okulda yazma çalışmalarını ilerletir, bunu üzerine ona hayatı boyunca destek olan babası bir yayımcı aramaya başlar. İlk romanı 1789’ da yayınlanan Austen babasının emekliliğinin ardından tüm mal varlığını satarak kitap yayımlamaya bir süre ara verdi. Bu süreçte artık “evde kalmış” sayılan 25 yaşındaki Jane Austen, ablası ve ailesiyle Bath’e yerleşti.
İkinci kitabı olan Gurur Ve Önyargı’ nın ardından kitapları hızla yayımlanmaya başlanan Austen, kitaplarında daima ironik bir yaklaşım bulundururdu. Dönemine ve insanlara çıkarımlar yapmak isteyen Austen, “Emma” ve “Akıl Ve Tutku” kitaplarını da yayımladı. Aşk hayatı hiçbir zaman düzgün gitmemiş olan Austen hayatında aşık olduğu tek adamla mecburi bir ayrılık yaşamış, sonrasında garip diye tasvir ettiği bir adamdan evlilik teklifi almış fakat kabul etmemiştir. Aşk hayatının anlatıldığı bir sürü biyografik özellikli film çekilmiştir. Kötü aşk hayatını kitaplarına yansıtmamış, aksine her kitabında karakterlerinin mutlu sona kavuşmasına izin vermiştir. Hayatı boyunca bekar kalan yazar, 1816’da rahatsızlanmıştır. O zamanlar nedeni bilinmeyen bu hastalık onun 42 yaşında ölmesine neden olmuştur.

Hayatı,kitaplarını nasıl etkiledi? Onu 18. Yüzyıldan 21. Yüzyıla taşıyan neydi?
İlk kitabından çok ikinci kitabı Gurur Ve Önyargı ile bilinir Jane Austen. İnsanın garip alışkanlıklarını zarif bir mizah ile incelerken kendine ve karakterlerine hayran bırakır okuyucuyu. Kitaplarında kadınlar daima baş karakterdir, o dönemde kadınların yazarlığı bile kabul edilmezken dönemine baş kaldıran bu yazar baş karakterlerini de bir hayli feminist şekilde yazar. Kardeşi dolayısıyla kız kardeşlik ilişkilerine önem veren yazar neredeyse her kitabında arkadaşlık ve kardeşlik kavramlarını ön plana çıkarmıştır. Ayrıca yazar yüzyıllar öncesinden günümüz yazarlarına ve kızlarına dersler verir; kadın karakterleri başta sevdikleri yakışıklı ve bir o kadar kötü adamları eninde sonunda bırakır ve Mr. Knightley, Mr. Darcy ve Albay Brandon gibi iyi adamlarla mutlu sonlara kavuşurlar. Yazar, yalnızca o döneme ait kadınlara değil; dönemi oluşturan her şeyi ironiyle inceler. Sınıf ayrılığı yüzünden birbirine bağlanamayan iki aşığı Gurur Ve Önyargı’da, alt sınıftan birini sevmenin aşağılanacak bir durum olduğunu Emma’da anlatır ve aslında bu durumla dalga geçer.
Kitaplarını en güzel yapan şey onun aşkıdır. Belki kendi aşk hayatından dolayıdır bilinmez, aşkı elle tutulur bir özellikte inceler. Kitaplarının sonları peri masalı gibi hissettirse de onun yazdığı ve belki yaşadığı aşk daima en güzelidir. Kimisi pembe dizi der onun kitaplarına. Onun kitapları daha çok kadındır, o feminenliği ve narinliği üzerinde taşır.
(Austen kitabından uyarlanmış Aşk ve Gurur filminden – 2005)
Karakterleri de tıpkı aşkı gibi gerçektir. Elizabeth ve onun ön yargısı her insanın sahip olduğu bir özelliktir. Onu çay partilerinden sosyal medya çağına taşıyan da budur. Bugünlerde de herhangi bir insan Elizabeth’e, çöpçatan Emma’ya, heyecanı doruklarda yaşayan Marianne’e benzeyebilir. Kitaplarını kalıcılığa ulaştıran özelliktir bu.
Jane Austen yaşamına 42 yaşında bekar bir kadın olarak veda etmiştir. Kitaplarının yayımlandığı ve yaşadığı dönemde insanlar ona ‘kız kurusu’ demiş ,yazdıklarını boykot etmişlerdir fakat onun kitapları da bazı eserler gibi öldükten sonra değerlenmiştir. Yine de emin olunabilir ki, o kitaplarını yayımlarken yaşayacağı sıkıntılardan haberdardı. Bizden yüzyıllar öncesinin bir kitabını elimizde tutmak, yazması ve söylemesi kolay olan bir şey olsa da hissetmesi ağır bir şeydir.
Bazı şeyler vardır, ne kadar yıl geçerse geçsin güldüğünüz , ağladığınız… İşte Jane Austen yıllara aldırmadan yaşayan bir yazar. Kitaplarıyla yaşayan bir yazar. Kendisinin de dediği gibi:
“Bırakın başka kalemler suç ve ıstırap duyguları üzerine yazsın. Ben böyle can sıkıcı konulardan en kısa sürede kaçarım.’’
Eski bir fincan, güzel kokulu bir çay alın ve sahip olduğunuz asırlık Jane Austen kitabını okuyun,onun satırlarının büyüsünün etkisiyle rahatça gülümseyin.



