Bu liste içindeki çocuğu asla terk etmeyen ve sadece gerçek karakterlerle, eşyalarla çevrili bir ortam ile değil; çizgilerle, renklerle de bir anlam bütünlüğü kurabilen, soru sormaktan korkmayan kişiler için hazırlandı. Keyifli seyirler…
1.Vincent’ten Sevgilerle (Loving Vincent, 2017)
Dünyanın ilk tamamı yağlı boya tablolardan oluşan animasyon filmi. Ressam Vincent Van Gogh’un ölümüne zemin hazırlayan şartları konu edinmektedir. Yapımı yıllarca süren bu eserde amaç Van Gogh’u layığıyla anlayabilmek ve bunu başarmanın en iyi yolu tablolarından geçiyordu şüphesiz. Ruh hali, hiçliği, soyutlanışı, bunca baskı altında bile rengarenk bir dünyaya tutunuşu…
“Her yeni tuvale parlak bir yıldız çizdi.
Ancak bu yıldızlar korkunç ve kesif bir yalnızlıkla çevriliydi.”
IMDb: 7.8
2.Pervane (The Breadwinner, 2017)
Yıl 2001, Afganistan Taliban’ın kontrolü altında. Babası tutuklanan küçük kızımız ailesi için mücadele eder. Kadınların tek başına dışarı dahi çıkamadığı, bir suçmuş gibi işlenen cinsiyet ayrımcılığı Pervane’yi erkek gibi davranmaya itecek süreci doğurur. Ve babasından vazgeçmeye hiç niyeti yoktur.
“Sözlerini yükselt, sesini değil. Çiçekleri büyüten yağmurdur, gök gürültüsü değil.”
IMDb: 7.7
3. Kabakçığın Hayatı (Ma vie de Courgette, 2016)
Annesini de kaybettikten sonra Kabakçık, onun yaşında kimsesiz çocukların olduğu bir bakım evine yerleştirilir. Burada güvenmeyi, gerçek sevgiyi ve belki de çocuk olmanın anlamını yeniden keşfeder. Nadiren güzel şeylere şahit olmuş çocuklar adına bizleri de bir ebeveyn olabilme çerçevesinde içsel sorgulamalara iten bu filmi izlemenizi içtenlikle tavsiye ederim.
“Sevgili Simon, bir keresinde ‘Ev sevecek kimsesi olmayanlar içindir.’ demiştin. Yanılıyorsun.”
İMDb: 7.8
4. Ermiş (The Prophet, 2014)
Lübnanlı şair Halil Cibran’ın “Ermiş” adlı eserinden uyarlanan bir animasyon filmi. Sürgüne gönderilmiş bir sanatçı ve şair olan Mustafa’nın eve dönüş yolculuğunu anlatır. Mustafa herkese hoşgörü ve sevginin biçimlendirdiği bir insan yaşamının değerinden bahseder. Bu yolculukta ona ev işlerini yapan Kamila ve onun kızı Almitra eşlik eder. Bu üçlü Mustafa’nın sözlerinin isyana teşvik ettiğini düşünen makamlardan kaçınmalıdır.
“Tıpkı karın altında düş kuran tohumlar gibi kalbinde baharın hayalini kurar. Sonsuzluğun kapılarının yer aldığı bu hayallere güven. Çünkü ölüm rüzgarın altında çıplak durmak ve güneşe doğru gitmekten başka nedir? Ve nefes almayı bırakmak onu azgın dalgalarda özgür bırakmak değil de nedir? Yükselebilir, genişleyebilir ve engelsiz bir şekilde Tanrıyı arayabilir.”
IMDb: 7.1
5. Mutluluğa Boya Beni (Le Tableau, 2011)
Rengarenk bir tuval içinde üç farklı sosyal sınıf yer alıyor. Bunlar resmedilip renklendirilmiş Toupin’ler, çizimleri yarım kalan Pefini’ler ve eskiz halindeki Reuf’lar. Toupin’ler gücü ele geçirip diğer alt sınıfları esir alınca ortalık karışıyor. İçindeki küçük dünyasıyla bir tablonun bile içinde savaş barındırabilmesi oldukça korkutucu ve çarpıcı bir etki yaratıyor. Farklı sosyal sınıfların üç karakteri, ressamı bulmak için bitmemiş tablolarından kaçıyor ve ressamın geri dönüp tamamlamasını umuyorlar.
“Bizim tablolarımızdaki insanlar onları terk ettiğini düşünüyorlar.”
IMDb:7.4
6. Mary ve Max (2009)
Sıradışı bir mektup arkadaşlığı öyküsü. Kahramanlarımız Melbourne banliyölerinde yaşayan sekiz yaşında ve yalnız bir kız çocuğu olan Mary ile New York’ta yaşayan kırk dört yaşındaki kırk dört yaşındaki obez bir erkek olan Max. Hayata geldiğimiz andan itibaren ailemiz de dahil seçemediğimiz her şey altında ezilirken, kusurlu olsa dahi bizim seçtiğimiz arkadaşlar belki de kurtarıcımız olurlar.
“Aşkın mantığı ona salatalı sandviç kadar yabancıydı. Yıldızlar bile daha mantıklı geliyordu.”
IMDb: 8.1
7. Saniyede 5 Santimetre (Byôsoku 5 senchimêtoru, 2007)
Bu melankolik anime birbirine bağlı üç bölümden oluşmakta. Biz Takaki adındaki genç adamın hayatını acımasız kışlar, duygusuz teknolojiler ve sonunda da yetişkin yükümlülüklerine ve sorumluluklarına sahip olduğu sürece kadar, sevgisinin narin yapraklarını test ederek izliyoruz.
” Kiraz çiçeğinin açılma hızı saniyede 5 santimetreymiş. Aynı kar yağıyormuş gibi değil mi? Seneye kirazların çiçek açışını yine birlikte izleriz değil mi? ”
IMDb: 7.6
8.Persepolis (2007)
İran Devrimi sırasında erkenden olgunlaşmak zorunda kalmış ve açık sözlü İranlı bir kızın yetiştiği ortamı görüyoruz. O sürecin şartları altında fakat ruhu ve karakteri bunlara ait olmayan kızımız kendi benliğini bulma mücadelesi veriyor.
“- Michael Jackson! Batı yozlaşmasının bir sembolü!
-Sandığınız gibi değil hanımefendi. Bu.. Bu.. Malcolm X!”
IMDb: 8
9.Hayata Uyanmak (Waking Life, 2001)
Bir adam rüyalarını çeşitli insanlarla paylaşır ve evrenin amaçlarını ve anlamlarını tartışırlar. Varoluşçuluk ile bağlantılı olarak özgürlük, farkındalık, bireysellik, rüyalar ve gerçeklik gibi alt başlıklar üzerine de fazlasıyla sorgulamalar yapılıyor. Bir rüyanın gerçek olmadığı ya da içinde bulunduğumuz gerçekliğin bir rüya olmadığının ayrımına nasıl varabiliriz?
“Geride kalmış olan hayatıma bakarmışım gibi. Uyandığım hayat onun anılarıymış gibi.”
IMDb: 7.8
10. Ateşböceklerinin Mezarı (Hotaru no haka, 1988)
Küçük bir oğlan ve onun küçük kız kardeşi, II.Dünya Savaşı sırasında Japonya’da hayatta kalmak için insanlarla, açlıkla, gururla ve kimsesizlikle mücadele ediyor. Yine ve yeniden en kötü barış bile savaştan daha iyidir mantığını kabullenmemek elde değil. Öylesine, ufacık bir suçunuz dahi olmadan ölebilirsiniz. Açlıktan ölebilirsiniz. Ve en acısı bu dünyanın umurunda olmayacak.
“Bak! sana pirinç getirdim Setsuko… Setsuko.. Ve bir daha asla uyanmadı..”
IMDb:8.5
Ek Kısa Film Önerisi: 91 Santimetre (Skhizein, 2008)
150 tonluk bir göktaşı çarptıktan sonra Henry kendisinden tam olarak 91 cm uzakta yaşamaya başlar. Hayata bir de bu açıdan bakmak için izlemenizi tavsiye ederim.
IMDb: 8.1
Ek Dizi Önerisi: Love, Death and Robot (2019)
Bilim kurgu, fantezi, korku ve komedi gibi çeşitli türleri kapsayan animasyonlu kısa öyküler koleksiyonu. Bir yoğurdun dünyayı ele geçirmesine hazır olun. Her bölümü defalarca izlemeye değer.
IMDb: 8.6