Hasan Ali Toptaş – Gölgesizler | 18 Alıntı

spot_img

Banyoya kıstırdığı bir kadınla, neye uğradığını şaşırttığı gencecik bir öğrenciyle empati kuramayan bir adam, insanın derin çelişkilerine, kaygılarına ne dereceye kadar “gerçekten” nüfuz edebilir? Bunca riya, sözcük ve metafor dağlarının arasından sızıp eserin ruhunu kirletmez mi? En basit, ilkel sorunlarını çözememiş kişinin kurduğu dünya bu çiğlikten nasıl münezzeh olacak?

Alçak adamların yüksek edebiyatı – Zehra Çelenk – Gazete Duvar

Gazete Duvar’da Hasan Ali Toptaş’ın ve edebiyat dünyasındaki diğer taciz konularını ele aldı.

Bu yazının üstü “edebi” kişiliğini kullanarak kadınları taciz eden Hasan Ali Toptaş hakkında olduğu için üstü çizilmiştir.

1- “… kadınların bakışlarında derin bir boşluk görmüştü bir an ve sonraki yıllarda, sık sık anımsamıştı bu bakışları; her kadının gözünde bir erkeğin kaybolup gideceği bir boşluk bulunduğuna inanmıştı.”
(s.17)

2- “O her şeyin mutlaka bir iz bırakacağına inanıyordu; izsiz şey olamazdı; kuşların bile izi vardı gökyüzünde, sözcüklerin dişte, bakışların yüzde.”
(s.42)

3- “Burada bir yerde izler olmalıydı, en azından onu iten ya da çekip götüren her neyse onun izleri… Farklı eksikliklerin içine gizlenmiş bir fazlalık belki, bir eksiklik… Bu, bir boşluk bile olabilirdi.”
(s.42)

4- “Hiç anımsamıyorum, dedim; demek ki unutmuşum.
Yine unutacaksın kuşkusuz, belki bir kez daha soracaksın.
Desene yaşam tekrarlardan oluşuyor…

Tekrarlardan değil, dedi; tekrarların tekrarından.”
(s.51)

5- “Kayıplardan korkuyordu çünkü; her yana dağılıveren bir belirsizlikti onlar, görülüp denetlenmesi, hatta düşünülmesi bile zordu.”
(s..52)

6- “Düş gibi bir şey yani… Koşarsın koşarsın da varamazsın hani; içindeki umut, varamadığın kadar büyür. Sen bakarsın ışıltıyla. İleriye uzanırsın (uzanmak istiyorsun yalnızca), uzandıkça da kolların uzar babam uzar… Gene de boşluğu avuçlarsın hep; düşünü düş yapan boşluğu…”
(s.59)

7- “Sıcakmış üstelik, güneş daha yakındaymış sanki ve kuşsuzmuş gökyüzü, yani mavisi eksikmiş kuşlar kadar.”
(s.61)

8- “Deniz çölün düşüymüş belki, ya da çöl denizin; bilmiyor.”
(s.61)

9- “Düşünce insanın içine düşünce, yolun yarısı tamam. Yani varılır bir yere, önceki noktada değilsindir artık ve dönemezsin. Dönsen de eksik.”
(s.63)

10- “Şunu unutma ki, yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur.”
(s.77)

11- “Uzaklardaydım yani, sözcükler ya da sayfalarca uzaklardaydım.”
(s.98)

12- “Herhalde kendi varlığına karışarak yok olmak en akıllıca yöntemdi.”
(s.103)

13- “Daha doğrusu herkesin, asla görüp göremeyeceği halde görmek istediği kayıp bir yüzü vardır.”
(s.106)

14- “Yalnızlığımı paylaşan yapayalnız bir canlıydı o çünkü; ulaştığı ufka gölge düşürmeden sessizce beklemeliydim.”
(s.131)

15- “Sevmek bir insanın erişebileceği en yüksek mertebedir, … , ne mutlu sana ki oraya ulaşabilmişsin…”
(s.136)

16- “Aynı yolda yürümekten başka çaresi olmayan tuhaf birer yaratıktı insanlar; tekrarın tekrarlananın örtüsü olduğunu anlayamadan, aynı el sallayışların, aynı gülüşlerin, aynı yürüyüşlerin ya da aynı oturuşların içinden geçe geçe damaklarına bulaşan uzak bir serüven tadıyla dönüp dolaşıp aynı noktada yaşıyorlardı.”
(s.158)

17- “Hem öyle bir bunalıyorum ki, çekip gitmek geliyor içimden; çekip gitmek ve bir daha hiç mi hiç dönmemek…”
(s.174)

18- “Olmamışlarsa bile görmezlerdi beni, sanki yokmuşum gibi yanımdan geçip giderlerdi.”
(s.204)

Gölgesizler
Everest Yayınları

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

İsmail Bilgin – Enver Paşa Bir Adanmışlık Öyküsü | 50 Alıntı

İsmail Bilgin bu eserinde, Enver Paşa’nın yaşamını ilkesel bağlılık ve tarihsel temsil çerçevesinde ele alarak dönemin düşünsel iklimini yeniden yorumlamaktadır.

Edip Cansever’in Şiirlerine Yansıyan Hiçlik Travması

Edip Cansever, İkinci Yeni’de bireyin travma, boşluk ve hiçlik duygusunu işler. Şiirlerinde varlıkla yokluk arasında sıkışan ruhsal boşluktaki bireyleri anlatır.

Viyana’da Bir Hafta: Sanat, Tarih ve Lezzet Dolu Gezi Rehberi

Viyana; sanat, müzik ve tarihle iç içe bir şehir. Sarayları, müzeleri, kafeleriyle görsel bir şölen sunuyor. 1 haftada keşfedin, aşık olmaya hazır olun!

İnsanlığımı Yitirirken Neden Bu Kadar Eleştirildi?

Bu yazımızda, Dazai’nin İnsanlığımı Yitirirken romanını psikolojik yönleriyle ele alıp eleştirilme sebeplerini inceliyoruz

Duygusal Farkındalık Üzerine: İçindeki Ben’e Sarılmak

Duygusal farkındalık, kendi benliğimize sarılmanın ilk adımıdır. Bastırılan her duygu benliğimizi içimizdeki zindanlara mahkum eder. duygularımızı fark etmek pusulayı bizlere çevirir.

Nasıl Popüler Oldu: Skyfall

Adele'in kült parçası Skyfall'un zirveye tırmanma öyküsüne bir bakış.

Taxi Driver Filminden Unutulmaz Replikler

Taxi Driver filminin yalnız adamı Travis Bickle'ın adım adım delilikten ''sözde'' kurtarıcılığa evrildiği hikayesinin unutulmaz repliklerini derledim.

Cumhuriyet Aydınları: Zafer Toprak

Zafer Toprak, Aydınlanma ve Kemalizm'i buluşturarak Türkiye'nin modernleşme sürecine yön veren seçkin bir tarihçiydi.

Misery Film Analizi: Sapkın Tutku

Stephen King'in aynı adlı eserinden uyarlanan Misery, fanatizm ve tutku kavramlarına yönelik bir gerilim sunuyor.

Codependent (Bağımlı İlişki) – Meredith Grey & Derek Shepherd (Grey’s Anatomy)

Grey's Anatomy, Meredith ve Derek çifti üzerinden codependent (bağımlı ilişki) kavramını örneklerken, aşkın bazen kişisel hedeflere ve benliğe zarar verebileceğini görüyoruz.

Editor Picks