Gözleri İntihar Mavi: Yusuf Hayaloğlu

Nazlı Atabey Balkan
Nazlı Atabey Balkan
"...gövdemde sonsuzluğun dilsiz ayini. tanrı kirpiklerinden yürüyordu canıma" -Söylenti Dergi Genel Yayın Yönetmeni-
spot_img
spot_img

Şairliğine şarkılarla şahit olduğumuz, dizelerine sevdayı kazıyan şair!

1953 yılında Tunceli-Ovacık kökenli bir ailenin çocuğu olarak Erzincan’ın Kemaliye (Eğin) ilçesinde doğdu. Parasız yatılı sınavında Türkiye ikincisi oldu. Haydarpaşa Lisesi’nde okudu, üniversite eğitimine evlenince ara verdi. Matbaalarda çalıştı, ardından Yılmaz Güney ile tanışıp Güney Filmcilik’te çalışmaya başladı. 3 yıl kadar burada çalıştı.

Şiirle ve edebiyatla arasındaki aşkı ise herkesten sakladığı bir hazineydi. Şiirlerini yazıp öylece saklıyordu. Bu hazinelerin
ortaya çıkışı, kız kardeşi Gülten’in Ahmet Kaya ile olan ilişkisini abisine anlatmasıyla olmuştu.

Hayaloğlu şöyle anlatır; “kardeşim erkek arkadaşımı seninle tanıştırmak istiyorum abi deyince sinirlendim tabi feodaliz ya… nasıl ulan bana böyle bir şey söylersin ama sonra getir tanışalım dedim oğlum biz demokratız çağdaşız gelsin tanışalım…”

Yusuf Hayaloğlu’nun bilinen tanışma hikayesi ise şöyledir;
“Ahmet Kaya, damatla alakası olmayan bir damat adayı olarak girdi hayatıma. Kız kardeşim Gülten’le işi pişirmişler. Gülten getirip bana tanıştırdı. İlk görüşmeye kucağında rakı şişesiyle gelince daha baştan kanım ısındı. Sonra uzun bir yolculuğa çıktık üçümüz. Resimlerle, şiirlerle, bestelerle beslenen; seyahatlerle, konserlerle, çekimlerle süslenen ve kavgalarla, kırgınlıklarla, ayrılıklarla uslanan ve fakat en derin yürek hücrelerine kadar sızmış muhteşem bir dostluğa yaslanan bir yolculuk bu… Ama heyhat! Olmasaydı sonumuz böyle!”

O günden sonra bir üçlü olurlar. O buna biz üç kişiydik; Bedirhan, Nazlıcan ve ben Suphi diyecektir ilerleyen zamanlarda… Yazdığı şiirleri Ahmet Kaya besteler, şarkı yapar. “Yorgun Demokrat”, “Adı Bahtiyar”, “Ayrılık Hediyesi”, “Hani Benim Gençliğim”, “Başım Belada” gibi pek çok esere imza atarak, bir döneme damga vurdular.

Bir Veda Havası’nda
“kalacak tüm izlerin hayatımda
gözümden bir damla yaş aktığında
bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
kan tarlası gelincik şafağında.”

İyimser Bir Gül’de
“dert etme iyiyim ben
ara sıra mahşer ara sıra yaşama hırsı
dert etme iyiyim ay yar
ay hüznümün tütün sarısı”

Birazdan Kudurur Deniz’de
“birazdan kudurur deniz
birazdan dalgaların sırtından
üst üste fışkıran rüzgarlar
bir intikam gibi saldırınca üstüne.
yüzüne şarkılar çarpar,
yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın

Başım Belada’da
“sevdim inanamayacağın kadar seni esmer kız
kirpiklerimde çırpınan şu tuzlu gözyaşımda
ihanetin adı yok
neylersin ki çember daralmakta
şimdilik hoşçakal yaban çiçeğim
yasal mermisiyle bir komser yaklaşmakta.”

Ayrılığın Hediyesi’nde
“kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni
beyninin içindekileri anlayabilmek ve
yitirmeden yüzündeki anlık
tebessümü
bütün saatleri öylece
dondurabilmek için
çıldırasıya paraladım kendimi”

demiştir.

Talihsiz olaylar sonucu Ahmet Kaya’nın memleketten ayrılmasıyla onun bıraktığı mikrofonu teslim aldı ve aynı yıl “Ah Ulan Rıza” isimli ilk albümünü çıkardı. 2002’de “Gözleri İntihar Mavi” isimli ilk şiir kitabını yayınlamış ve kitabı 48. baskıya ulaşarak bir rekora imza atmıştır. Fakat üst üste gelen ağabeyinin, Ahmet Kaya’nın ve annesinin ölümü ile sıhhatini büyük ölçüde kaybetmiş, her şeye rağmen eserlerini yaratmaya devam etmiştir
İkinci albümü “Bir Acayip Adam”ın da ilki gibi satış rekorları kırmasıyla bu kez Flash TV’de, Radyo Barış’ta, Kral TV’de ve Su TV’de programlar yapmaya başladı. Bir yandan da yurt içinde ve yurt dışında çeşitli konser ve dinletilerle şiirlerini halka ulaştırdı, ödüller aldı.

“sanki bir şakaydı bu, birazdan uyanacaktı, birazdan ateşi karıştırıp bir sigara saracaktı
oysa ölüm sadık kalmıştı randevusuna ah!”
Ardında kitaplar, sayısız şiir ve ölümsüz şarkılara sözler bırakan Yusuf Hayaloğlu yeni albüm ve kitap hazırlığı yaparken 3 Mart 2009 günü “yıldızlar ülkesine” doğru, Ahmet Kaya’nın yanına doğru yola çıkmıştır. Ölümünün ardından, 2010 yılında ailesi geride bıraktığı şiirlerden bir kısmını “Dur… Ağlama Gözlerim” isimli kitapta toplayıp yayınlamıştır.
Kim bilir, belki beraber inletiyorlardır cennetin duvarlarını beraber şarkılarla şiirlerle!

Saygıyla, tanışamamanın burukluğuyla ve çokça sevgiyle anıyoruz!

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.