Geçmiş Şimdi Gelecek | 20 Alıntı

spot_img

Banyoya kıstırdığı bir kadınla, neye uğradığını şaşırttığı gencecik bir öğrenciyle empati kuramayan bir adam, insanın derin çelişkilerine, kaygılarına ne dereceye kadar “gerçekten” nüfuz edebilir? Bunca riya, sözcük ve metafor dağlarının arasından sızıp eserin ruhunu kirletmez mi? En basit, ilkel sorunlarını çözememiş kişinin kurduğu dünya bu çiğlikten nasıl münezzeh olacak?

Alçak adamların yüksek edebiyatı – Zehra Çelenk – Gazete Duvar

Gazete Duvar’da Hasan Ali Toptaş’ın ve edebiyat dünyasındaki diğer taciz konularını ele aldı.

Bu yazının üstü “edebi” kişiliğini kullanarak kadınları taciz eden Hasan Ali Toptaş hakkında olduğu için üstü çizilmiştir.

Hasan Ali Toptaş’ın öykülerinden oluşan Geçmiş Şimdi Gelecek’te yazarın, 1987’de kitaplaştırdığı Bir Gülüşün Kimliği, 1990’da kitaplaştırdığı Yoklar Fısıltısı ve Ölü Zaman Gezginleri bölümleri yer alıyor. Yazar, ilmek ilmek işlediği satırlar arasında damaklarımızda şiirsel bir tat bırakıyor. Biz de bu şiirsel anlatıdan bazı satırları sizlerle paylaşıyor, keyifli okumalar diliyoruz!

  1. “İnsan, gençliğini geçmişe uğurlayınca en çok kendi kendisiyle hesaplaşıyor.” (s.9)
  2. “.. yoksul bir gülüş değildi yüzümü ışıklandıran, yaşamak gibi genel bir nedenden alıyordu rengini. Ya da ben öyle sandım.” (s.10)
  3. “O güldükçe aynanın içinde akşam satıcıları mısır patlatıyor düpedüz.” (s.11)
  4. “Dikenli bir sessizliğin içinde hızla eksiliyordum.
    Gülüşüm gülüşündü çünkü.” (s.13)
  5. “Yoksa dokunmayı o kadar kolay mı sanıyorsun sen? Hastamızla, sakatımızla hepimiz hasret çekmiyor muyuz dokunmaya, dokunulmaya?” (s.24)
  6. “Varlığının bilincine varılsın ya da varılmasın, her insanın içinde bir orkestra vardır, diye düşünürüm ben. Vardır var olmasına da; kimisi şefini bulamadığı için insan ömrü boyunca bir tek nota çalamaz, kimisi de ilkel çalgılardan oluştuğu için insanı alıp bir yerlere götüremez.” (s.26)
  7. “Bedeni eksik, aklı eksik bunca inanın sefilliğine ortak olmak, yaşamın boyutunu iki üç kilometrekareye indirgemek, dahası, acının sürekliliğinde akmak, dağıttı içimdeki orkestrayı.” (s.28)
  8. “İstiyordu ki, sevincine şaşkınlığı büyüsün herkesin. Sorsunlar yüreğinin neden çiçeğe durduğunu. İçinin sevinç yağmurlarıyla nasıl sırılsıklam olduğunu düşünsünler…” (s.34)
  9. “Gökyüzü gibi bir sesti. Her şey vardı içinde. Yaprak hışırtısından çinkolu tınlamalara, gitar çırpınışından kanarya susuşuna kadar her şey…” (s.40)
  10. “Zaman, yeleleri vıcık vıcık ter içinde kalmış, koşmaktan damarları şişmiş deli bir süvari atı mıydı?” (s.44)
  11. “Tanrım, aptal çarpı aptal eşittir ben miyim?” (s.50)
  12. “Sağır bir karanlıkta, içimi aydınlık tutarak binlerce yıl oturmuştum tek başıma, özlemlerimi tespih yapıp, vermiştim yüreğimin eline.” (s.58)
  13. “Şu anda ayna karşısında değilim ama, kesinlikle biliyorum ki, yüzümde hüznün aritmetiği var. Çünkü içim hüzünler evi..”  (s.61)
  14. “Gelecekteki her günüm beni elleri boş bekliyorsa, geçmişin eteklerine tutunmak neyimi kurtarabilirdi?” (s.65)
  15. “İnsan kendinden başka nereye gidebilir?” (s.69)
  16. “İçimden kopan her yaprak beynime aylar sonra düşüyor; gecikmişliğin bayat kokusundan anlıyorum bunu. Bazen, yaşlılık diyorum, kendimizden oluşan bir coğrafyada silahsız ava çıkmaktan başka bir şey değil. Kendine yorgun ve eli boş dönüyor insan.” (s.78)
  17. “Suskun insanın içi sözcük kuyusudur derler..” (s.79)
  18. “Sonra, ayrıntıları bol bir yaşam çıktı karşımıza, ya da ayrıntıları görmeyi öğrenerek geneli gözden kaçırdık ve günlük yaşantının hiçbir yere çıkmayan daracık sokaklarında kendimizi yitirdik.” (s.80)
  19. “Onlar için ölüm, iki nokta arasında yıllarca gidip gelmek olmalıydı.” (s.101)
  20. “Hiçbiri yoktu duyguların. Ne yalnızlık, ne yabancı, ne hasret. Kargaşa bile yoktu beynimizde, belki de bu yüzden hiçbir şey başaramayacaktık.” (s.109)

      Geçmiş Şimdi Gelecek

Hasan Ali Toptaş

Everest Yayınları

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.