Ev

İlkan Balkan
İlkan Balkan
Genel Yayın Yönetmeni - Mais la pluie sera alaimisema!
spot_img
spot_img

Bir yola çıktım; sabah henüz ayılmış, hafif bir sis ve kırağı çimenlerin üstünde. Uykum da var tabi, esneye esneye yolda yürüyor ama uykuyu da pek önemsemiyordum. Ben bu sabah aylardır gitmediğim evime gidiyor, artık ona kavuşacağımı biliyordum. Sabırsızdım, koşasım da vardı ama diyorum ya, sabah henüz ayılmış, ben ayılamamıştım. Havadaki ıslaklık yüzümü üşütüyordu. İçim ise evime, yurduma kavuşmanın sıcaklığı ile soba gibi yanıyordu. Hele ki kalbim, sanki o sobanın üstündeki kestane gibiydi.

Yatağımı düşünmek, yatağımın üstünde saatlerce yattığımı düşünmek beni motive ediyor, yolumun sanki aynı hızda gitsem bile daha çabuk biteceğine inandırıyordu. Evimin sıcaklığı ne bu ayaz gibi içime oturuyor ne de o evin huzuru bu sisli havanın puslu, kirli havası gibi bana zarar veriyordu. Anlam veremediğim, ben evime yaklaştıkça sisler dağılıyor, onun camlarından içeri girip her yeri ısıtacak güneş de kendini gösterip yolumu aydınlatıyordu.

Yolları yürüye yürüye aşıp, sonunda kavuşuyordum. Kollarını açıyordu, ben de açıyordum tabi. Evime sarılıyor, öpüyor, tekrar sarılıyordum. Yuvamda, ait olduğum yerde, kollarında, koynunda olmak, 23 yıl yaşadığım bir beton sürüsünden daha yerleşik olduğum bir bedende olmak; kalbimin bir sineğin kanadı gibi hızlı, bir kelebeğin uçuşu gibi heyecanlı atmasına sebep oluyordu. Evimin dünyaya açılan pencereleri ile, gözleri ile bana bakıp, hiçbir şey dememesine rağmen, yazılmış – söylenmiş tüm sevda dizelerini mırıldanıyordu. Ben böyle bir huzuru yıllarca kafamı koyduğum yastıkta hiç hissetmemiştim. Kokusu üstüme sindikçe, ben benliğimi kaybediyor, evimin bir parçası oluyor, yuvamın en değerli eşyası gibi hissediyordum. Saçlarını parmaklarımın arasında gezdirdikçe, bir yaz akşamı pencereden giren rüzgar gibi mutlu oluyor, evimin elinden tutuyor, kokusunu içime çeke çeke öpüyordum.

Bir garibanın yanında taşıdığı kartonu, bir zenginin çatısı yerden gözükmeyen koca binalardaki dairesi, bir işçinin elindeki yaralar, bir askerin elindeki silah evi oluyorsa, elbette bir insanın bedeni benim yuvam, kalbi geniş bir salon, gözleri tüm dünyadan kaçarken perdesini çektiğim pencerelerim oluyordu.

İnsan sevdiğinin kalbine yerleşiktir bence. Depremler, seller, yangınlar, müteahhitler yıkar da binaları, kim yıkabilir insanın ölümüne inandığı gerçeği. İnanın bana, insan kendini güvende hissettiği, dünyanın tüm kirliliğinden arındığı yerde yaşar, barınır; doğar, büyür, ölür.

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.