değişen şeritler ve değişmeyen şeyler.

Nazlı Atabey Balkan
Nazlı Atabey Balkan
"...gövdemde sonsuzluğun dilsiz ayini. tanrı kirpiklerinden yürüyordu canıma" -Söylenti Dergi Genel Yayın Yönetmeni-
spot_img
spot_img

 Otobüsün camına başımı yaslayıp dinlediğim şarkı gibi biraz da hayat, en ufak tümsekte başım cama sertçe çarparken daha iyi duyuyorum şarkının sesini!

 

Ertelenen her şeyle en iyi yüzleştiğimiz andır aslında bu yolculuklar. Öyle ya, tokat gibi çarpar yüzüne gerçekler. Hele ki hava soğuksa, bir gidiş yetiyorsa hayat boyu bir ruhu üşütmeye, çabuk geçmez içindeki o çekmecelere saklamak istediğin his.

Üstelik kasım geliyor, bilirsin kasım affetmez öyle her şeyi

Şimdi sonbahara, avuçlarıma düşüveren bir sarı yaprağa anlatacağım olan her şeyi. Neler neler olmadı ki


İçimden şarkılar türküler geçerdi o öyle baktığında.

Söyleyemediğim her şey, var gücüyle çarpardı kalbimin duvarlarında yankı yaparak. Sonra bir kaşını kaldırışında yürekte çıkan hezeyan doldururdu boş sayfaları, dünyanın ekseni yerinden oynar gibi- bir daha eskisi gibi olmayı bırakıverirdi her şey.
Üzülmüyorum, üzüntülü anlara artık inanmıyorum. Hayatın en güzel hediyesi avuçlarımdayken bir şeylere şikayet etmenin hadsizlik olacağını düşünüyorum. Caddelerde koşup, öyle dönüp dolaşıp beni bulan bütün mucizelere şükrediyorum.
Şeritler değişiyor yollar geliyor yollar gidiyor.

Küçükken bu yoldaki şeritlerin sonu yok mu der dururdum, şimdi anlıyorum yerdeki o uzun ipin ucunda sen varsın, ve o yollar seni bana getirecek.
Bakma bu dağlar bu denizler aramızda engel değil hepsi şahit bize, hepsi seni bana getirecek.
Sonra bekliyorum, biliyorum ki beklemek beklenenle doğru orantılı. Beklenen beklediğine değerse beklemek güzel diyordu bir şair, “beklenen benim ölümüm-kalımım”, bekliyorum.
Sahi kaç sevinç sığar bir şehrin sınırlarına, kaç sarılmaya şahittir otobüs terminalleri… Biri gelir ve alalade bir şehri dünyanın merkezi ilan eder ya, öyle bir şey.
Geldin ya, şehrin kokusu bile değişti. Geldin yerle gök bir oldu, geldin yıldızlar ayaklarımızın altında. Ve gözlerinin rengine dönüşüverdi dünya.
Ama şimdi biliyorum, ve bilmek yetmiyor eminim artık…


Karanlığın en güzel rengine- bir çift uçurum olan gözlere- hapsolan ruhu o uçurumdan hiçbir aydınlık çıkaramaz.

spot_img
Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.