Bong Joon-ho: Janr Sinemasının Dahi Yönetmeni

Nur Sarıoğlu
Nur Sarıoğluhttps://twitter.com/nrozges
Merhaba ben Nur. Sinema bölümünde okuyorum. Annem hem bir şair hem de bir sinefildi. Çocukken bu huyuna o kadar hayran kalırdım ki yavaş yavaş etkilenmeye başladım. Önce bir masal yazdım sonra bir öykü ve tiyatro oyunu sonra senaryo ve en sonunda izlediğim filmlerin eleştiri ve analizini. Elbette bunları hep amatörce yaptım. Şuan ise Söylenti Dergi'de içerik yazarıyım.
spot_img
Editör:
Berfin Sayarsoy
spot_img

Bong Joon-ho, 14 Eylül 1969 yılında Güney Kore’nin Daegu şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası Bong Sang-gyun grafik ve endüstriyel tasarımcı, annesi Park So-young ise ev hanımıdır. 4 kardeşi olan Bong, ailenin en küçüğüdür. Bong, 1988 yılında Yonsei Üniversitesi’nde sosyoloji eğitimi almaya başladı. 1990 yılında ise 2 yıllık zorunlu askerlik hizmeti için okulunu yarım bıraktı ve 1992 yılında üniversiteye geri döndü.

Bong, üniversitede arkadaşlarıyla Sarı Kapı adlı bir film kulübü kurdu. Bu kulüp kapsamında Bong ilk kısa filmlerini çekti. Yonsei Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Kore Film Sanatları Akademisi’nde iki yıllık bir programı tamamladı. Akademide yer aldığı dönemde birçok 16mm film çekti. Akademiden sonra birçok yönetmenin yanında farklı görevleri üstlendi. Seven Reasons Why Beer is Better Than a Lover filminde senarist, Pak Ki-yong’un ilk filmi Motel Cactus’te senarist ve yardımcı yönetmen olarak çalıştı. Phantom the Submarine’de ise filmdeki dört senaristten biri olarak yer aldı.

Okja filminin kamera arkasından Tilda Swinton ve Bong.

2000 yılında ilk uzun metraj filmini, Barking Dogs Never Bite, çekti. 19 Şubat 2000 tarihinde vizyona giren film, olumlu eleştiriler aldı. Ticari başarı elde edemese de İspanya San Sabastiân Uluslararası Film Festivali’nin yarışma bölümüne davet aldı. Slamdance Film Festivali ve Hong Kong Uluslararası Film Festivali’nde ödüller kazandı. 2003 yılında ise Cinayet Günlüğü filminin senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendi. Filmin uluslararası ilk gösterimi San Sabastiân Festivali’nde gerçekleşti ve film bu festivalde En İyi Yönetmen dâhil olmak üzere 3 ödül aldı.

2011 yılında Bong, 27. Sundace Film Festivali’nde jüri üyesi, Cannes Film Festivali’nin Altın Kamera’sında jüri başkanı 2013 yılında Edinburgh Uluslararası Film Festivali’nde ise jüri başkanı olmuştur. Aynı yıl ana dili İngilizce olan ve Hollywood yıldızlarından Snowpiercer filmini çekmiştir.

Fotoğraf: Getty Images

2019 yılına geldiğimizde ise senaryosunu ve yönetmenliğini yaptığı Parazit filmi ile Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü’nü kazandı. Film, 92. Oscar Ödülleri’nde 6 dalda aday oldu ve En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Uluslararası Film, En İyi Orijinal Senaryo Ödüllerini kazandı. Aynı zamanda Parazit, Oscar tarihinde İngilizce olmayan ve En İyi Film ödülü alan ilk filmdir. Senarist Jung Sun-young ile evli olan Bong, Mickey 17 filmi ile 2024 yılında tekrardan bizlerle sinemada buluşacak.

Janr Sineması

Janr yani tür filmleri, belirli bir filmin türünü ve tipik anlatı yöntemlerini kullanarak onları pekiştiren filmlerdir. Tür sinemasında çokça gördüğümüz dram ve komedi gibi geniş başlıkların hemen altında bilim kurgu, fantezi veya korku gibi başlıklar yer alır. Janr filmlere baktığımızda görüntü tasarımı, ses tasarımı, müzik seçimleri genelde benzer olur ve anlatı kalıplarının dışına çıkmaz. Genellikle ana akım sinema, yani Hollywood, bu standartları oluşturur ve genel izleyici kitlesi ile arasında bir anlaşma yapar. Böylece izleyici alışık olduğu filmleri izler.

Bong ve Janr

Son zamanlarda janr sinemanın en önemli temsilcilerinden olan Bong, farklı türlerde filmler yapsa da kendi anlatısını oluşturmayı başarmıştır. Film akışı sırasında ani tür değişimleri ile izleyiciyi şaşırtması, Bong’un sinemasının en önemli özelliklerindendir. Joon-ho’nun filmlerinde kara mizahı, politik göndermeleri, taşlanan hükümeti, eşitsizliği kendine has şekilde görmekteyiz. The Host (2006) filmindeki cenaze sahnesinde insanlar ağlarken karakterden birisinin yaptığı bir absürt hareketle kahkaha atmaya başlamamız kara mizahına, yine aynı filmde hükümetin etkisiz kalması ve halkın kendi kendine bir şeyler yapmaya çalışması onun politik diline örnektir. Aynı zamanda kurgular akıcı bir şekilde yapıldığı için filmlerin izlenilirliği çok yüksektir.

Parazit filminden bir kare

Hollywood filmleri ile büyüyen Bong, Hollywood anlatısını kendine uyarlayarak anlatır. Hollywood filmlerini izlerken izleyici, filmin sonunu az çok tahmin eder. Filmin sonunda da izleyicinin tahminleri onu şaşırtmaz ve izleyici tatmin olur. Ancak Bong, izleyiciye istediği sonları ve tatmin hissini vermekten kaçınır.

Hayvanseverlik

Bong, hayvansever bir yönetmendir. Barking Dogs Never Bite ile Okja filmlerinde hayvan sevgisini bizlere gösterir. Barking Dogs Never Bite, Türkçe adıyla Havlayan Köpek Isırmaz, filminde köpekler üzerinden farklı karakterlerdeki insanların ilişkilerini irdeler. Film, 3 karakterin etrafında döner: Köpeklerden rahatsız olan bir profesör, köpekleri seven ve onlar için çabalayan ofis sekreteri, köpekleri öldürüp yiyen bir evsiz.

Okja filminden Mija (An Seo Hyun)

Okja (2017) filmi için ise vegan dostu bir film diyebiliriz. Hollywood yıldızlarını gördüğümüz bu filmde başrol süper domuz Okja ve onun bakıcısı küçük kız Mija’dır. Film birkaç sahnesi ile izleyiciyi rahatsız etse de sonu ve mesajı arasında bir tutarsızlık olduğunu düşündürür. Ancak aslında fark etmemiz gereken şey kesinlikle filmin mutlu bir sonu olmadığıdır. Filmin incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.

Katil Kim?

Bir cinayetten yola çıkarak anne-oğul ilişkisini son derece ustalıkla anlatıldığı Mother (2009) filmi, kimi zaman mizah kimi zaman dram kimi zaman ise polisiye yoğunluklu bir üslupla anlatılıyor. Kapitalizmin dünyanın her yerine ulaşabileceğini ve otorite karşısında zayıfın ezileceği göstererek Bong, tekrardan toplumsal bir eleştiri yapıyor.

Cinayet Günlüğü filminden Dedektif Park (Song Kang-ho)

Yine aynı şekilde bir dedektiflik filmi olan Cinayet Günlüğü ise izleyiciyi bazı yerlerde absürt bir anlatıyla bazı yerlerde yoğun dram unsurlarıyla bazı yerlerde ise gerilimle baş başa bırakıyor. Gerçek bir olaydan esinlenen film, her saniyesinde izleyiciyi merakta bırakıyor. Aynı zamanda filmde karakter gelişimi başarıyla yansıtılıyor. Ancak Bong, izleyenlerin film boyunca istediği gerçeği ve finali vermiyor.

Sınıfsal Farklıklar

İklim krizini önlemeye çalışan insanlık, başarısız olmuştur. Tüm dünya buzullarla kaplanmış, insanlar vagonlarda yaşamaya başlamıştır. Snowpiercer, sınırlı kaynakları elinde tutan zenginlerin sisteminde sıkışmış, sosyal olarak güvensiz bırakılmanın ışığında ortaya çıkabilecek bir devrim hikâyesini anlatmaktadır. Film, radikal bir politik duruş sergilemektedir. Filmin incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.

Fotoğraf: Mubi. Snowpiercer filminden Curtis (Chris Evans) ve MAson (Tilda Swinton)

Aynı şekilde yine sınıfsal farklılığın işlendiği Parazit filmi iki aile üzerinden bunu anlatmayı başarır. Parazitin zenginin işine muhtaç fakir mi yoksa fakirin kaynaklarını çalan zengin mi olduğuna dair bir soru sormamızı sağlayan bir aile çatışmasını anlatır. Ayrıca film, hem genel izleyiciyi hem de festival izleyicisini bir araya getirir. Parazit ile ilgili yazımızı buradan okuyabilirsiniz.

Güney Kore’nin dahi yönetmeni Joon-ho, günümüzde kendine has anlatısı olan yönetmenlerin arasında yer almaktadır. Yeni bir üslup ve sınırları belli olamayan bir yönetmen izlemek istiyorsanız size önerimiz Bong Joon-ho’dur.

Kaynakça

  • “Bong Joon-ho’s Dystopia Is Already Here The Korean director’s ruthless, bleak new film Parasite is the most fun you’ll have in theaters this fall.” Vulture. WEB. 15 Ocak 2020
  • “An Interview with Bong Joon-ho”. Korean Film. WEB. 14 Şubat 2008
  • “The Bong Joon-ho Page” Korean Film. WEB. 28 Şubat 2008
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.