Pablo Picasso’nun, “Tanrısal bir yetenek” olarak tanımladığı İtalyan asıllı Yahudi ressam Amedeo Modigliani, yalnızca 35 yıl yaşadı. Fakat bu 35 yıl öylesine verimliydi ki bugün bile eserleri hala tartışılmakta ve milyonlarca dolardan alıcı bulmakta.
1884 yılında İtalya, Toskana’da dünyaya gelen Amedeo Modigliani, henüz 11 yaşındayken verem oldu. Uzun süren tedavi sonrası hastalıktan kurtulan, fakat 3 sene sonra tifoya yakalanan ressam, liseyi bırakmak zorunda kaldı. Maddi açıdan zor bir süreç geçiren aile, Amedeo’nun tekrar vereme yakalanmasıyla büyük bir çöküş yaşadı. Veremi ikinci kez yenip 17’sinde Güzel Sanatlar Fakültesi’ne kaydolan İtalyan ressam, okulu bitince Paris’e taşındı.
Resim, alkol ve uyuşturucuyla başlayan Paris günleri, umarsız bir yapıya sahip olan Modigliani’ye “Hızlı yaşa, genç öl” mottosunu benimsetti ve ressam için hareketli günler başlamış oldu. Para için resim yapmaya başladı ve buradan kazandığı parayı, bir diğer tutkusu olan heykeltıraşlığa harcadı.
Sene 1909 olduğunda yakın arkadaşı Paul Alexandre, Modigliani’ye bir portre siparişi verdi. Alexandre’nin isteği üzerine, yasak aşkı Barones Marguerite de Hasse de Villers’in portresini yapacak olan ressam, 92 x 65,6 cm’lik kanvas üzerine yağlı boya tablosuna başladı. “L’Amazone” (İngilizce’siyle “Woman in Yellow Jacket”) adını verdiği bu eser, seneler sonra 25 Milyon Dolar’dan faza bir ücretle alıcı bulacaktı.
Ceket, gömlek, kravat, şapkası ve eldivenleriyle maskülen bir kadınla karşılaştığımız bu portrede en dikkat çekici nokta, modelin ince ve sivri yüz hatları. Modern bir binici kadın resmeden Modigliani, modelinin yüz hatlarını öyle profesyonelce detaylandırmış ki, kıyafetinin erkeksiliğine rağmen tüm cinselliğiyle bize bakan bir kadın görmekteyiz.
Sarının koyu tonlarıyla tamamladığı binici ceketi ve koyu yeşil arka planıyla “L’Amazone” adlı tablonun sol alt kısmına imzasını atan Modigliani, eserini birkaç haftada tamamlayıp Barones’e sundu. Sevgilisinin sipariş ettiği tabloyu gören Barones, portredeki kadını kendine benzetmediyse de bu durum memnuniyetsizlik yaratmadı. Zira Barones, yasak aşkının duyulmasını istemiyordu ve Modigliani’nin tablosundaki kadının kendisi olduğunu kimse anlamayacağı için eseri kabul etti.
