Arthur Schopenhauer’den Aşkın Metafiziği

spot_img

     Arthur Schopenhauer’ın Aşkın Metafiziği adlı eserinin Türkçe tercümesi Selahattin Hilav tarafından yapılmıştır. 1818 yılında yayımlandığı bilinen kitap birçok felsefi tartışma masalarının konuğu olmuş ve üstünde hala teorilerin atıldığı bir kitaptır. Peki Schopenhauer ne anlatmak istedi bize bu kitapta?

   Birçok insanın okurken tahammül edemeyip bıraktığı kitap kimileri için oldukça tutarlı ve makuldür. Shopenhauer, Aşkın Metafiziği adlı eserinde aslında aşkı tamamen fizik koşullarında yani ‘akılcı’ boyutuyla ele alarak bazı söylemlerde bulunuyor. Bu da bir erkeğin kadından beklentisini, bir kadının bir erkekten isteğini ana başlık alarak aslında herkesin kafasını karıştırıyor. Shopenhauer aynı zamanda aşkın tamamen insan geninin bir gerekliliği olduğunu ve üremenin ‘aşk’ diye tasvir edildiğini vurguluyor. Yani insan soyunun devamı için bilinçaltında kurgulanan her düşüncenin tamamen evrim biyolojisinde yer aldığını söyleyerek aşk terimini yerle bir eden ifadelerde bulunuyor. Ya da insanoğlunun aşk diye tanımladığı şeyi o tamamen biyolojik gereklilik olarak tanımlıyor. Bu elbette felsefede kesin bir yargıya varılmayacak bir kavram. Aslında insan türünün kendi iradesi altında olmadan tamamen bilinçsel gerçekleşen bu olay şartlarımızda ki bilim boyutunda gayet anlaşılabilir ve tartışılabilir. Çiftleşme isteğinin zamanla romantizm çerçevesinde değerlendirilerek aşk halini almış olmasına son derece basit moleküler tepkimelerin eylemsel gerekliliğini, evrimin oluşturduğu ve insanı köleleştiren bir durum olduğunu söyleyen Schopenhauer aynı zamanda “arzu” ilkesini ele alarak insanın neden kendisine benzemeyen birinin peşinden gittiğini, mutsuz olacağını bildiği halde neden sürekli aynı tercihlerde bulunduğunu “aşk” kavramı altında sorulan bütün sorulara bilimden yola çıkarak insanın kendinde bulunmayana gittiğini, iki genin ortaya çıkarabileceği tabiri caizse daha az kusursuz nesillerin devamı için istemsizce oluşturduğu bir davranış hatta belki de bir refleks olarak değerlendirir.

    İnsanların içgüdüsel davranışlarının esiri olduğunu farkında olarak ya da olmadan onlara teslim olduğunu iddia ederken doğanın beklentisini karşılamak olduğunu ileri sürüyor. Kadın ve erkeğin fiziksel özellikleri üzerinden belli çıkarımlarda bulunan Schopenhauer, “en sağlıklı çocuk” bilincinde yapılan davranışlar olduğunu özetlerken, bir aşkta beklenilenin entelektüel bir sohbetten daha çok, hayvansal içgüdülerin tatmini olduğunu belirtir. Negatif bir bakış açısına sahip olan Schopenhauer bu eseriyle kendinden hala sık sık söz ettirerek subjektif bir açıdan insanoğluna başarılı bir analiz-tezi hediye etmiştir.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Sevilme İhtiyacının Gölgesinde: Onay Kompleksi ve Sosyal Kimlik

Kendi ışığınla var olmak, sevilmeden de sevebilmek ve onaysız yaşam, özgürlüğün ve içsel huzurun sessiz zaferidir.

Amy Winehouse – Rehab ve Psikoloji Çerçevesinde İncelenmesi

Kendini inkârın sesi: Amy Winehouse'un Rehab'ı bir kadının içsel direnişini ve kırılganlığını anlatan dürüst bir itiraf.

Çamurda Doğan Saflık: Nilüfer Çiçeği ve 5 Eser İncelemesi

Nilüfer çiçeğinin Doğu’dan Batı’ya uzanan anlamsal yolculuğu ve bu yolculuğun sanat üzerindeki büyüleyici izleri.

Hailey Bieber Stil İncelemesi: Çabasız Şıklığın Öncüsü

Hailey Bieber, minimalist ama iddialı stiliyle sade şıklığı bir güç ifadesine dönüştürüyor.

Bakü Seferi ve Kafkas İslam Ordusu

Osmanlı ordusunun Kafkasya’daki son seferi, Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu’nun Bakü’yü kurtararak Azerbaycan’ın bağımsızlık yolunu açtığı zaferdir.

“The Beach At Sainte Adresse” Tablosunu Anımsatan Şarkılar

Monet'nin The Beach At Sainte-Adresse isimli eserini anımsatan şarkılara birlikte göz atalım!

Dijital Dünyada Görünmez Yönlendiriciler: Algoritmalar Nasıl Çalışıyor?

Algoritmalar nasıl çalışır? Arama, öneri ve yapay zeka sistemlerini örneklerle öğrenin; etik ilkeler ve pratik ipuçlarıyla dijital rehberiniz.

İstanbul Mimarisi: Cercle d’Orient

Beyoğlu'nun kalbi olan Cercle d'Orient ya da Büyük Kulüp, ilginç tarihi ve mimarisiyle bize çok şey anlatıyor.

Love or Duty Tablosunun Hikâyesi – Aşk Uğruna Kutsal Yemini Bozmak

Aşk ve inanç arasında sıkışmış bir rahibenin hikâyesini, Gabriele Castagnola’nın tartışmalı eseri Love or Duty üzerinden keşfeden dramatik bir sanat incelemesi.

Madeleine de Proust Nedir?

Hepimiz kimi zaman kendi kendimize veya çevremizin etkisiyle geçmişe bir yolculuk yapabiliyoruz. Yüzyıl öncesinde yazılmış bir kitap da tam olarak bu konuyu ele alıyor ve sonrasında bambaşka kapılar açılıyor. İşte Proust ve ünlü madleni.

Editor Picks