Avusturyalı yazar Zweig’ın bu romanı da diğerleri gibi psikolojik tahlil ve insanın kendiyle yaptığı yüzleşmelerle dolu.
”Kendini her şeyde hissedebiliyordu, onun için eskiden cam gibi saydam olan dünya şimdi aniden kendi gölgesiyle kararak bir aynaya dönüşmüştü”
Kitap Irene isimli asil bir kadının kocasını aldatma hikayesi,sonrasında çektiği acılar,acılar ve hesaplaşmalar nedeniyle benlik dönüşümü üzerine kurulmuş.
”İçinde hala acıyan bir yer vardı, ama iyi şeyler vaat eden bir acıydı bu,tamamen kapanmadan önce kabuk tutarken yanan yaralar gibi sıcak, ama yumuşak bir acı.”
Zweig kadının dünyasını “Bir kadının yaşamından yirmidört saat” ve “Bilinmeyen bir kadının mektubu”ndaki gibi döktürmüş.
”Hiç bir değeri , en ufak çekiciliği yoktu; hafızasında en ufak bir yer dahi kaplamiyordu. Dudaklarını onun dudaklarına nasıl degdirmisti, anlamıyordu. Birkez bile olsun onun söylediği hiçbir kelimeyi dinlemediğine dair yemin edebilirdi. Onun kollarına kendisini ne itmiş olabilirdi? Kendi kalbinin, hatta aklının bile anlam veremediği böylesine bir gönül macerasına onu hangi çılgınlık sürüklemisti? Bu ilişkiyle ilgili herşey kendisine bir yabanciydi. Irene kendisine bile yabancilasmistı.”
Kitabın isminden gördüğümüz gibi insanın korkularını,bu korkuların nedenlerini,iç sohbetlerini okuyucuya öyle bir geçirmiş ki okurken iç sesinizin de yorum yaptığını duyabilirsiniz.
”Ama bazen nemli ya da fırtınalı havalarda görülen basıklık, insanın mutluluğunu kurcalamayı seven bir şey, içten gelen bir mutsuzluktan daha kışkırtıcı olabiliyor ve birçok kadın için, ruhsal doygunluk , umutsuz bir durumda memnuniyetsizliğe dayanabilmekten daha yıkıcı bir hal alabiliyordu.”
Kitabın sonundaki sürpriz Stefen Zweig’a yakışır şekilde olmuş.
Zweig’ın tüm kitapları duygu yüklü ve içsel hesaplaşmalı oluyor.
Yazarın tüm hayatı “Hitler” baskısından kaçmakla geçmiş. Bu yüzden romanlarında o konargöçer hayatı ve bir yere ait olamama hüznünün buhranını görebiliriz. Yine de faşizm sanatı engelleyememiş. Zweig’ın intihar mektubundaki şiirsellik bile buna bir kanıttır. Son nefesinde bile bizi etkilemeyi başarmış
“Bütün dostlarımı selamlarım! Hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızıllığını görmek nasip olsun!
Ben her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum!”
22/11/1942