- Arkadaşlarımın babaları oğullarına sürekli “Erkekler ağlamaz” diyorlar; bunu dediklerine göre ağlamak doğru değil. Peki ama ağlamak iyi bir şey değilse neden kızlara yasak değil? (sayfa 14)
- Artık iyice farkındayım. Babam bizi erkeklere karşı korumak istiyor. Çünkü bu erkekler kötü yaratıklar. Artık bu gerçeğe ben de iyice inanmaya başladım. (sayfa 15)
- Bir de uyanıyorum ki, çarşaflar kan içinde, nasıl kan gelmiş, sanki tavuk boğazlamışlar, aman yarabbi ben şimdi bu odadan nasıl çıkacağım, çarşafı yıkasam, kurur mu? Temizlikçiler görecek…
“Merak etme” diyor, “bak çarşafın altı naylonla kaplanmış, burası balayı odası kızım…” (sayfa 73)
- Bir cam kavanozda yaşamışlığımla, beynimin içindeki tüm güzel hayallerle, o hayallerin yıkılışındaki şaşkınlığımla… (sayfa 98)
- İdealizm sözcüğünün içinde kasıtlı olarak bir ahlak kavramı vardır ve bu materyalizm düşmanlarının kurduğu bir tuzaktır. Materyalizm düşmanları dünyayı maddeyle değil, bir ruhla açıkladıkları için, gerçekte, yalnız onların bir fikre, bir ideale sahip olabileceklerine herkesi inandırmak isterler… Bu bir safsatadır. (sayfa 138)
- Anlamıyor musunuz siz, kendim olmak istiyorum, kendi adımla anılmak istiyorum ve erkeklerden, evlilikten yalnızca dostluk bekliyorum. Dostluk da saygıda eşitlikle olur, anlamıyor musunuz,eşitliğin olmadığı yerde ikisi de yok. (sayfa 145)
- “Gel” dedi, “bitti artık her şey” dedi. “Yüzün sarı, hasta gibisin” dedi.
Gitmedim.. Yüzü ruhsuz, anlamsız, bakışları donuk. Ona sarılmayı, onunla yatmayı,
onunla uyumayı düşledim.. Ona artık hiç dokunmak istemiyorum, dokunmak istemediğim biriyle ise.. Asla birlikte olamam. Ben kötü kadın değilim… Ben iyi bir kadınım. Gitmedim. (sayfa 150)
- Beni seviyorsan, istiyorsan bana buyurma, beni kendinden küçük görme, biz eşitiz, böyle görmüyorsan giderim. (sayfa 185)
- Kimse kimseden bir şeyler istememeli, beklememeli. Hele hele değişmesini hiç.
Biliyor musun ki, ben değişirsem, senin sevdiğin ben değilimdir artık ve sonra beni sevmezsin. (sayfa 195)