Yeryüzüne Dayanabilmek İçin, edebiyatımızın “Gamlı Prensesi” Tezer Özlü’nün yurt dışındayken Türkiye’deki dergilere gönderdiği yazılarından oluşuyor. Kardeşi Sezer Duru tarafından derlenen bu eser; dünya edebiyatı, sinema ve tiyatronun Tezer Özlü’nün hüzünlü ruhuna nasıl yansıdığını bizlere aktarıyor. Peki, Tezer Özlü yeryüzüne nasıl dayanmıştır?
Tezer Özlü yeryüzüne dayanabilmek için, kendimize bile anlatamadığımız gerçekleri yazdı. İçinde bulunduğumuz bu anlamsız hayatı anlamlandırmanın, hayatın acı gerçekleriyle baş edebilmenin yolu, yazmaktan geçiyordu onun için. Bu eserindeki yazılar da başarıya ulaşmasının ardında sıkı bir kültür- sanat takipçisi olmasından kaynaklandığını ispatlıyor.
Tezer Özlü’nün sözleriyle neden yazdığı daha bir anlam kazanıyor.
“Neden yazılır? Dünya acılı olduğu için yazılır. Duygular taştığı için yazılır. İnsanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir. Ama insan bir kez bu zavallılığından sıyrılmayagörsün, o zaman yaşamı kendi egemenliği altına alabilir. İşte böylesi bir egemenliği bir iki kişiye daha anlatmak için yazı yazılır. (Ya da kendi kendine kanıtlamak için). Çünkü, insanın kişisel özgürlüğü, kendi dünyasına egemen olmasıyla başlar. Dünyasına egemen olan insan, acıları coşkuya, bunalım yaratmaya, sevgisizliği sürekli aşka dönüştürebilir. Ben dünyama egemen olmayı edebiyatla öğrendim.”
Bir yazar düşünün ki yaşamla ve ölümle hesaplaşmak için yazıyor. Daima insan olmanın savaşını veriyor. Toplumun kokuşmuş yanlarına, insanların iki yüzlülüklerine başkaldırıyor. Özgün olan birçok yazar gibi o da yaşarken anlaşılmaya mecburdu. Ancak iç dünyasında hayatla hesaplaşan, boşluk içinde sürüklenen Tezer Özlü’nün değeri ölümünden sonra anlaşıldı.
Oysa o küçücük yaşamına ne çok şey sığdırmıştı. Çocukluğun Soğuk Geceleri ve Yaşamın Ucuna Yolculuk kitaplarında hüznüne, acılarına, başkaldırılarına derinden ortak olduğumuz bu kitap kendisini daha yakından tanımanın kapılarını aralıyor. Çünkü bir insanın anlamanın yolu, dünyaya onun gözünden bakmaktan geçiyor aslında.
Franz Kafka’dan Stefan Zweig’a, Cesare Pavese’den Werner Herzog’a birçok sanat insanının görüşleri, yazıları ve yaşamlarından kesitlere yer verilmiş bu kitapta. Aynı zamanda uluslararası festivallerden kitap fuarlarına birçok sanatsal etkinliğe katılan yazar, katıldığı organizasyonla ilgili düşüncelerini paylaşırken, sanatla ilgilenen birçok kişiyle yapmış olduğu röportajlara ve etkinliklerdeki film, kitap ve tiyatro oyunlarının detaylarına yer vermiş. Tezer Özlü’nün entelektüel birikiminin tadına doyamayacağınız bu kitap, sizlerin de bulunduğunuz iklimlerin sınırlarını aşmanıza olanak sağlayacaktır.
Tezer Özlü 18 Şubat 1986’da henüz 43 yaşındayken aramızdan ayrıldı. Belli bir ülkesi olmayan insanlardan biriydi o, yaşamı boyunca kendi olmanın mücadelesini verdi.



Böylesine güzel duygulara sahip bir yazarı fark edememiş olmak bir kayıp…Emeğinize sağlık
Kesinlikle öyle.. Çok teşekkür ederim 🙂