Refik Anadol, 1985 yılında İstanbul doğumludur. Bilgi Üniversitesi’nde Fotoğraf bölümünü bitirip Görsel İletişim Tasarımı yüksek lisansını yaptıktan sonra ikinci olarak Kaliforniya Üniversitesi’nde Design Media Arts bölümünde yüksek lisans yapmıştır ve şu anda Los Angeles’ta yaşamaktadır. Sanatın, bilimin ve teknolojinin giderek yükseldiği bu zamanlarda ürettiği sanat eserleri ile başarısını ve adını bütün dünyada duyurmuştur. Dijital sanat ile mimariyi birleştirmekle birlikte veri ve yapay zeka temelli sanat eserleri üretmektedir. Işığın ve algoritmalarının mimariler üzerindeki görünümü ile oluşturduğu görseller üzerine çalışmalar yapmıştır. Aynı zamanda mimarinin, sanatında hikayeler oluşturmasına izin verir. Şimdiye kadar Arşiv Rüyası, Veri Kumaşı, Eriyen Hatıralar gibi projeleri ile ses getirmeyi başarmıştır. Eserlerini üretirken kendisine bilimin ilham kaynağı olduğunu söyler.
Eriyen Hatıralar, rüyalar ve hafıza konusuna odaklanan ve hatırlamayı adeta görselleştiren bir projedir. Bu projesi 100 binin üzerinde izleyici ile rekor kırmıştır. Walt Disney konser salonunda yaptığı Rüya Görebilme projesi de izleyicilerden büyük beğeni toplamıştır. Şimdiye kadar ise eserleri Kanada, ABD, İsviçre, Türkiye, Almanya ve Avustralya’da sergilenmiştir. Uluslararası alanda başarısı görülen sanatçı, Microsoft araştırma ödülü alan ilk sanat projesi ile bir ilke imza atmıştır ve Bill Gates’in de dikkatini çekmeyi başarmıştır.
Refik Anadol, bu projelerini gerçekleştirme isteğindeki ilham kaynağının küçük yaşlarda izlediği 1982 yapımı Blade Runner adlı film olduğunu söyler. Bu filmden sonra sinemaya olan ilgisi de artmıştır. New York’ta açtığı Makine Halüsinasyonları ile ilgili bir sergide New York’u anlatan 113 milyon fotoğrafın yapay zeka tarafından rüyalara dönüştürülmesini konu almıştır. Fotoğrafların hikayeye dönüşmesi ile bu sergideki katılımcılar bir nevi geleceğin sinemasını deneyimlemiştir.
Eserlerinde rüyalara ve hikayeler konusuna önem veren sanatçı, bu konuların yanı sıra eserlerinde doğa ve enerji israfı ile ilgili konulara da vurgu yapmıştır. Enerji kullanımı ve insanların dünyaya verdiği zarar konusuna dikkat çekmek isteyen sanatçı, projelerinde bu zarara ve israf konularına da yer vermiştir.
Işığın, bilimin, teknolojinin ve mimarinin böylesine büyüleyici bir sanat eserine dönüşmesini sağlayan Refik Anadol, eserlerinde dijitalleşmenin daha da arttığı yakın geleceğe ilişkin ipuçları da veriyor. Eserlerinde fiziksel dünyanın ötesinde, gerçeklik sınırlarının aşıldığı hikayeleri katılımcılar ile buluşturuyor. Anadol, 12 kişilik ekibi ile Los Angeles’ta projelerine hızla devam ediyor. “Yakın gelecekte yapay zeka, sinirbilim ve mimariyi buluşturduğum birçok hayalimi gerçekleştirme şansım olacak gibi gözüküyor.” diyerek de sanatını ve hayallerini başarılı bir şekilde hayata geçireceğinin müjdesini veriyor.