Kahve Tüketimi ve Kafeler
Kahve tüketiminin başlangıcına ilişkin olan net tarih bilinmese de, kahve ile ilk karşılaşılan yer Etiyopya olduğu bilinir. Yemen’den, Hicaz ve Kahire’ye oradan da kervanlarla Suriye’ye uzanan yolculuğunu İstanbul’da tamamlayan kahve, gündelik hayatımızda 16. yüzyıldan itibaren yer almaya başlamıştır. İstanbul’da bilinen ilk kahvehaneler ise 16. yüzyılın ortalarında yurt dışından gelen malzemelerin ticaret merkezi olan Tahtakale’de konumlanmıştır.
Çoğunlukla uyanık kalmak için kullanılan kahvenin yorgunluk giderme ve dinç kalmamızı sağlaması da bilinir özelliklerindendir. Günümüzde kullanım niteliği sayesinde sosyalleşme aracı olarak kullanılmaya başlayan kahve artık yalnızca belli bir kesimin değil geniş çevreler tarafından bilinen ve tüketimi yaygınlaşan birleştirici unsur olma niteliği kazanmıştır.
Kahvenin tüketimi ilk başlarda kahve ocağı, kahvehane ve kahve dükkanları olarak 3 farklı satış noktasına ayrılmaktaydı. Buralar, Avrupa’daki kafelerle benzerlik gösterdiği gibi kültürel birikime katkı sağlayıp düşünsel, edebi ve sosyal açıdan sözlü iletişimin kurulduğu ayrıca keyifli vakit geçirilen mekanlar haline gelmiştir. Kafeler, evdeki planlı ve kısıtlı imkanlarıyla yaşayan insanlar için dışarda vakit geçirilmesi konforlu alanlar haline gelmiştir.
Sanat ve Kafe
Kafeler, sanat eserlerine de konu olmayı başarmıştır. Özellikle birçok sanatçı Batıdan Doğuya gitmiş ve Doğunun kaynaklarına erişim sağlamıştır. Avrupa tarafından keşfedilen Doğu ve unsurları sanat eserlerine de konu olmuştur. Oryantilizm olarak ifade edilen sanat anlayışla beraber birçok eser meydana gelmiştir. Özellikle kahvehane ve kahvehanelerin modern biçimi olan kafeler, birçok ressamın tablolarının önemli unsurlarından olmuşlardır.
Kafe temalı bazı sanat eserleri de bu yazımızın konuğu olacaklardır.
1.Vincent Van Gogh – Kafe Terasta Gece
Van Gogh ”Kafe Terasta Gece”yi 1888 yılında çizim sehpasını, Fransa’da bir kafenin karşısındaki köşeye kurarak resmetmiştir. Post-empresyonist akımın önemli temsilcilerinden olan Van Gogh, kafenin olduğu sokağı kişisel anlatımıyla ve kendine has dokunuşlarıyla tasvir etmiştir. Yıldızlarla dolu, karanlığa inat parlayan bir gecenin bizi karşıladığı bu tabloda tabloda. Mevsim bilinmese de tabloya baktıkça renkler içimizi ısıtmakta ve ortaya çıkan görüntü ressamımızın hayatıyla zıt olacak şekilde keyif ve huzur vermektedir.
Parke taşlarına vuran ve oradan yansıyan renkler de tabloya bir bütünlük sağlamaktadır. Sanatçımız kafeyi kendi gördüğü renklerle resmetmiştir ve hiç siyah renk kullanmamıştır. Van Gogh ömrü boyunca yalnızlık çekmiş ve büyük arkadaş gruplarıyla eğlenme hayali kurmuştur. Bu yüzden bu tabloda her zaman hayalini kurduğu sosyalleşme ortamını çizmiştir. Van Gogh’un tam yerinde çizdiği bu kafe günümüzde “Cafe van Gogh” adıyla halen Fransa’da Arles’in Forum Meydanı’nda hizmet vermektedir.

2.Vincent Van Gogh – Gece Kahvesi
1881’de Van Gogh tarafından resmedilen bu tabloda bir kafenin iç mekân tasvirini görmekteyiz. Van Gogh burada yalnızlığı ve mutsuzluğu işlemiştir. Baş köşede asılı duran saatten, saatin gece yarısına gelmekte olduğunu görüyoruz. Kafede tek tük kalan insanların da kafedeki havayla uyumlu ruh hali içinde, başları önlerine eğik oturduklarını görmekteyiz. Gündüzün canlılığı yerini gecenin dinginliğe bırakmış. Ancak burada huzurlu bir dinginlikten söz edememekteyiz. Saat kaça kadar açık kalacağını, daha ne kadar orada oturacaklarını bilmediğimiz insanların tasvir edildiği tabloda, sosyalleşme amacından ziyade bir izolasyon havası görmekteyiz.

3. Alexandre Gabriel Decamp – Türk Kahvehanesinde
19. yüzyıl’da yaşamış olan Fransız ressam Alexandre Gabriel Decamps, Oryantilist resmin öncülerindendir. Doğu’nun zengin kültürel konularından yararlanmak isteyen Decamps; Osmanlı İmparatorluğu’nu gezmiş, hatta 1 yıla yakın bir süre Anadolu’da yaşamıştır. “Doğu’nun Kaşif’i” olarak anılan sanatçı, eserlerini, gözleme dayanan ve toplum yaşamını yansıtan sanat anlayışıyla çizmiştir. Türk Kahvehanesinde adlı eserinde olduğu gibi Doğu kültürüne ait unsurlar tablolarına önemli esin kaynakları olmuşlardır.
Bu eserde, kişilerin yüzleri tam olarak seçilmese de kültüre özgü giyim tarzları açıkça fark edilebilmektedir. Tabloda canlı bir sahne sunan ressamımız koyu tonları tercih etmiş, aydınlatması olmayan bu kahvehaneye, üst pencereden vuran ışıkla loş bir mekân tasvir etmiştir. Bizlere tanıdık gelen ögeleri ustalıkla işleyen sanatçı sayesinde, bizim bildiklerimiz onun gördükleriyle birleşince, halk hikayesinden alınan bir görüntüye benzeyen bu tablo ortaya çıkmıştır.

4. Paul Gauguin – Gece Kafe’de, Arles
Paul Gauguin’in 1888 yılında resmettiği bu eser, günümüzde Moskova’da bulunmaktadır. Önceden yakın arkadaşı olan, daha sonra fikir ayrılıklarına düştüğü ve arasının açıldığı Van Gogh’la ortak tasvir özellikleri bulunan ressamımızın diğer çizimlerinde olduğu gibi, orijinal adıyla “Night Cafe, Arles’’ adlı bu eserinde de kullandığı sıcak renkleri, post-empresyonizm akımının etkisini, abartılı el ve yüz figürlerini görmekteyiz. Tabloda gece vakitlerinin tasvir edildiği bu kafede, bir umursamazlık havası hakimdir. Resmin orta kısımlarına konumlandırılan bilardo masasıyla kimse ilgilenmemektedir. Artık, eğlencenin yerini durgunluğa bıraktığı bu saatlerde dumanlar, masaların üzerinde adeta bu durgunluğun dağıtıcısı gibi gezmektedirler.

5. Edouard Manet – Kafe Köşesi Konseri
1879’da Edouard Manet tarafından resmedilen Kafe-Konser Köşesi adlı bu eser, sosyal yaşamı tasvir eden kafe sahneleriyle sosyal hayatın bir parçasını betimlemeyi amaçlamıştır. Sanatçı Paris’teki kafelerin, müzik salonlarının hareketli enerjisini tasvir etmek istemiştir. Modern şehrin ruhu burada açıkça sergilenmektedir. Edouard Manet’in kendi hayatında da önemli yere sahip kafeler, eserlerine sık sık tema olmuştur. İzlenimcilik akımıyla çizilmiş olan bu eser, Paris’in modernizasyon dönemine ayna tutma görevi üstlenmiştir. Sanatçının tabloyu resmettiği dönemde artık Paris şehrinin sokakları güçlü renklerle canlanmış, kafelerle, eğlence mekanlarıyla dolmaya başlamıştır. Salt kendi gördüğünü bizlere aktaran Edouard Manet, burjuvazi ve kent yaşamı hakkında bizlere de gözlem yapma imkanı sunmuştur.

6. Guy Pene du Bois – Bir Kafede Sabah Vakti Paris
Amerikalı ressam Guy Pene du Bois, bu eserini 1926 yılında resmetmiştir. Ressamımız, eserlerine sıklıkla yaşadığı toplumu ve çevresindeki kültürü taşımıştır. Günlük yaşam temaları ve insanların toplandıkları yerleri resmetmiş, aynı zamanda kentsel gerçekçilik geleneğinin öncülerinden olmuştur. “Bir Kafede Sabah Vakti Paris” isimli bu tablosunda da benzer unsurları görmekteyiz. Eser, sabahın aydınlığını, sakinliğini ve resimdeki insanların dinçliğini bizlere de net bir şekilde yansıtmaktadır. Farklı şekillerde dışarıda vakit geçirmek isteyen insanların ortak noktası olmuş olan bu kafenin bir bölümünü görüyor olsak da sabah vaktinin iç açıcı havası tablonun genelinde hissedilmektedir.

Kaynakça
- GÖKTEPE, M. (2020). Resim Sanatında Kahve ve Kahvehaneler Konusu Üzerine Bir Çalışma. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi(50), 397-430.
- DAŞÇI, S. (2010). Doğu’nun Kaşifi; Alexandre Gabriel Decamp. Sanat Dergisi(9), 142-156.
- https://www.istanbulsanatevi.com/category/konular/insan-yasam/cafe-bar/


