Stefan Zweig gibi toplumun ruhunu analiz edip bunu romanlarında ustalıkla işleyen bir yazardan gelen bu Freud kitabı, Freud’u bir parça da olsa anlamamız için çok güzel bir fırsattır.
Kitap Freud’un öğrencilik yıllarıyla başlıyor, dönemdeki temel düşüncelerden, kapalı zihinlerden, psikoloji biliminin ne kadar geride olduğundan ve ne kadar basitçe ele alındığından bahsediyor Zweig, böyle bir ortamdan Freud gibi parlak bir zihnin çıkmasının aslında ne kadar başarması zor bir durum olduğunu anlatıyor inceden inceden.
Birçok önemli kişiyle, en önemlisi Viyana Okulu ile çatışmasının ardından Dr. Josef Breuer ile tanışması, hipnozu keşfetmeleri ile Freud’un psikoloji bilimine atılması başlıyor ve bu girişten sonra kitap Freud’un 4 temel fikrini çok derine girmeden yüzeysel bir biçimde güzel bir akıcılıkla açıklanması ile devam ediyor.
1- Biliçaltı
Bu terim o dönemde yok sayılan bir tabirdir ancak Freud için her zaman çok önemli olmuştur, aslında bütün fikirlerinin çıkış noktası bilinçaltı diyebiliriz. Bilincin arka bahçesi, aslında gerçeklerin saklandığı yer denilebilir bilinçaltı için.
“Freud üstüne basa basa tüm ruhsal eylemlerin başta bilinçdışı hadiseler olduğunu iddia ediyor.”
2- Rüyalar
Rüyaların aslında bilinçaltının yansıması olduğunu ilk fark eden kişi de, anlaşılacağı üzere Freud olmuştur. Freud için rüyalar, kişinin ruhsal analiz için önemli veriler olmuştur her zaman, danışanlarında / hastalarında rüya analizi yaparak belli başlı bilgiler elde etmeye çalışmıştır ve başarılı da olmuştur.
“Rüya, gün boyunca baskılanan, hatta insanın bilinçli olarak kendisini mahrum ettiği arzuların dışavurumundan başka bir şey değildir.”
3- Psikanaliz
Psikanaliz dendiğinde akla Freud’un gelmesinin sebebi, yine bu tekniği de Freud’un keşfetmiş olmasıdır. Freud, bilinçaltında gizlenen bilgileri gün ışığına çıkarmanın kişiye iyi geleceğini, hastalıkların iyileşmesinde önemli bir etkisi olacağını savunur. Dil sürçmelerinin, ses tonunun yükselmesinin, alçalmasının, konuşmada oluşan tutuklukların ve daha bir sürü şeyin bilinçaltının konuşmak istediğine işaret ettiğini öne sürmüştür. Psikanaliz tekniği hastayla konuşarak, doğru soruları sorarak kişinin bilinçaltını görünür kılmasını, kendi gerçekliklerinin farkına varmasını sağlar.
“Psikanaliz, bireyin kendi kişilik malzemesinden yola çıkılarak hastalığın tedavi edilmesi konusunda yapılmış ilk metodolojik denemedir.”
4-Cinsellik
Cinsellik, Freud’a taş atılacaksa atılan ilk taş olmuştur her zaman. Her şeyi cinselliğe bağlayan bir Psikanalizci gibi görünür, birçok fikrini bununla ilişkilendirir çünkü. Ancak şunu unutmamak lazım, bunları yaptığı çıkarımlardan, konuştuğu hastalarından aldığı bilgiler doğrultusunda fark edip cinselliğe bağlar yani temelde kendi düşüncesi değildir, gözlemlerinin sonucudur. Aslında demek istediği tek şey, toplumun kişiyi cinselliğini bastırmaya zorladığı, bunun da hastalıklara yol açtığıdır.
“Bazı insanlar haz dürtülerini doğanın önerdiği biçime eksiksiz olarak aktarmakta kararsız kalırlar. İşte bu vakaların sebepleri her bir birey için ayrı ayrı araştırılıp açığa çıkartılmalıdır.”
Görüldüğü gibi, Stefan Zweig adeta, işte çamur attığınız Freud bunların öncüsüdür, bir teşekkürü hep hak eder der gibidir. Freud dönemin zor koşullarına baş kaldırıp, tüm bunları büyük bir cesaretle ve dobralıkla ortaya çıkarmıştır. Ona her zaman bir teşekkür borçluyuzdur, fikirlerine tam anlamıyla katılmasak da.
Kitaba gelecek olursak, çok güzel bir başlangıç kitabı olduğunu düşünüyorum Freud’u anlamak, psikolojiye ucundan kıyısından bir şekilde giriş yapmak için, oldukça akıcı, anlaması kolay ve eğlenceli bir kitap.