Sevgili Söylenti okurları, e-dergi 4. sayımız çıktı!
Her defasında gururla bahsettiğimiz üzere, gelirlerinin yarısını TEMA Vakfı’na bağışlıyoruz ve bugün, Eskişehir Kayı 2 Hatıra Ormanı‘nda 32 ağacımız var?
Okuyan, yazan, emek veren herkese teşekkürü borç biliriz. Hem satırlarımızı okumak hem de fidan bağışımıza destek olmak isterseniz dergilerimizi buradan 5 ₺ karşılığında okuyabilirsiniz.
Bir sonraki sayımıza eser gönderimi için ulaşabileceğiniz adresimiz: soylentidergi@gmail.com
Sizler için, e-dergi 4. sayımıza nefes olan yazar arkadaşlarımızın eserlerinden alıntılar derledik, keyifli okumalar dileriz!
- “Zamanın acımasızlığı yumru gibi oturuyor yüreğime
bir yola geldik ki dönülmüyor da
Öylece durup acılarımızı sarıyoruz kanata kanata” – Nazlı Yaren Atabey - “Bir fotoğrafın hayalini düşlüyorum bu gece. Denizin meltemlerle adını kulağıma fısıldadığı diğer gecelerde olduğu gibi.” – Alperen Tütüncü
- “Pozitif bilimlere inancım mistisizmi gölgede bırakacak derecede baskınken neden mitolojik bir mağarada karanlıkta olmayı seçtim? Platon’un meşhur mağara metaforuna inat, tersine bir yolculukta, batıl inançların koynuna bile isteye, güle oynaya koşuyordum. Ama neden?” – Aslı Kaprol
- “Hem kırmak istemiyorsan terk etmeden gideceksin. Yıkıp dökmeden, sessizce belki de… Karşındaki, bu gidişin basit bir gidiş olduğunu bilecek.” – Aycan Öztekin
- “Bir uçtan bir uca
Yalnızız
Ve yalınız” – Aylin Alçı - “sandık altı kalan tozlu gri antika
anneleri çağrıştırıyor yarım saat arayla.
çağrışım başı minik haplar,
ardında büyük beyaz su bardağı.” – Ece Özer - “Sen iyi bir insansın. Metin abi de iyi bir insan. Ama bu ikinizin evlenmesi için bir sebep değil… Sevdikleriyle evlenmeli insanlar.” – Emre Ocaklı
- “Bir kez kuruldu mu hayaller her an gerçekleşme umudu doğuyordu, kırılacağına keşke hiç kurulmasaydı dedirtiyordu.” – Eylül Büşra Bayar
- “ben ne vakit ellerine tutundum, sevda ağırlaştı bileklerinde;
yol üzeri bir poligonda göğsümü araladım
ve içimi açtım sana vurularak.” – Eylül Yudum Altay - “sen ‘canını yakamam’ dediğin her şeyin canını alan,
hangi cihan, harbinde göğsüme ilişir?
hangi sulh, çarmıhta bileklerimi ovar?” – Fulya Ordu Yürük - “Hayatı sadeleştirmenin güzelliğine 20 yaşımda vardım. Nesneleri, insanları azaltmanın büyüsüne kapıldım. Saçlarımı kısacık küt kestirip bağışladım. Bir insana umut oldum böylelikle; hayata dair umudumun en kırılgan noktasında.” – Zeynep Gizem Eskici
- “Özür dilerim tüm sevdiklerinden; şu kadar ufak hayatında birden büyümek zorunda kaldıkları için. ‘Anne! Lütfen ölme!’ derken yardımınıza koşamadığım için, bundan sonra aklıma her düşüşünüzde kafamı eğip utanacağım için özür dilerim.” – Hatice Rumeysa Bayram
- “Şimdi dökülüyorlar
Kopmuş bir kolyeden dökülen inciler gibi
Ama şarkılar
Onlar hep eksik” – Kübra Gaburga - “her ayrılık bir umudu eskitirdi
ah, umutsuzluk çok eskiydi!” – M. Ali Pınarbaş - “Yıllar boyu süre geçimsizlik, yorgunluk ve sıkıntıdan sonra beni şimdi ayakta tutan sadece bir kadının sıcak samimiyeti.” – Muhammed Aktaş
- “Bir ağıt vardı safi, o da boğazıma çöken
Kürek ağladı, ben ağladım, toprak ağladı
Ölmedim dedim, ölmek bile gelmedi elimden” – Muhammed Pehlivan - “Mavilerin üstünde kan var
Toprağın altında yaşaması gereken umutlar
Yüzlerin yarısı kırgın diğer yarısı tatminkâr” – Nazmiye Hamiş - “Çocuk gülüşlerinden başkentler inşa ederiz
Çiçekler ekeriz annelerin ellerinin değdiği tüm yerlere
Anne eli değmiş bir dünyaya uyanırız belki de” – Rober Kovalski - “Her sokak hatırlatacak şimdi seni
Durayım o vakit,
Yürüdükçe uzuyor yollarım..” – Rümeysa Boğa - “Bir yol boyu yürüyelim seninle
Sen yürüdüğün bir sokakla ikiye bölerken şehri
Cümle cümle kırılsın tekilliğimiz
Sen, ben, biz” – Tayfun Tatar - “Kafamın içindeki odalarda yalın ayak gezerken ayağıma zincirlenmiş ölümleri sürüklüyorum. Etrafta ölüm kokusu, kan kokusu, katran kokusu haricinde her gün içimde açan bir çiçeği vakit öğlene varmadan solduruşumun çürük kokusu da var.” – Tahir Durmuş
- “‘Hayatım’ diye karşılık vermenin zorluğu, dili yatkın olmadığı için değildir. Hayatı sevimsiz bulduğu için söyleyemez adam.” – Umut Kaygısız
- “Birinin satranç tahtasında vezirken bir başkasının satranç tahtasında piyon olabilirsiniz. Piyon olarak başladığınız oyundan vezir olarak ya da rezil olarak çıkabilirsiniz.” – Zeki Aydın
Söylenti E-Dergi 4. Sayı, 2020


