1- [Tezer Özlü’den Ferit Edgü’ye]
Daha çok yitiriyorum düşüncelerimi. Olmayan düşüncelerimi. Uyuyabilmem için bir neden yok.
…
Uyanmam için de bir neden yok.
Bu kelimeleri alt alta, yan yana dizmem için de. Bir gece. Diğerleri gibi. Bir ben. Diğer benler gibi. Bugün eski ben’lerimden biri olduğumu duydum. Karşılıklı gülsek.
Gülebilir miyiz dersin?
Gülebilir misin?
…
Kafamdan geçenleri yazamam. Bir şey geçmiyor çünkü.”
(s.11)
2- “Belki de ben bugün ilk defa her şeyin sonundayım.
Gene bir yığın günler geçip gidecek ve ben kendime, işte bugün ilk defa her şeyin sonundayım mı diyeceğim?
Korkuyorum. Korkuyorum. Korkuyorum.”
(s.12)
3- “Ben beni bunaltıyor.
Ben’in yazdığı bu satırlar canımı sıkıyor benim.”
(s.15)
4- “Sevgili Ferit,
…
Bahar günlerinin özlemi içindeyim. Yazı yazmak güç veriyor bana. Hele okumak -hiç okuyamıyorum. Bol bol uyuyorum.
…
Hiç değişmiyormuşum ben, hep aynı imişim. Ne değişebilir? (Anlamıyorum)
(s.25)
5- “Ben en çok seni kavrayabiliyorum. Nasıl anlatayım. Senden başka hiçbir insanı tam anlamıyla, bütünüyle kavrayamıyorum. Öykülerini ve çevirilerini ve yazılarını da iyi anlıyorum. Diğer kişilerle aramda hep bir boşluk kalıyor. (…) Galiba en çok da seni seviyorum.”
(s.26)
6- “Ferit’ciğim,
… tüm bu güzellik senin dediğin gibi, “Bir tek sözcükle gökyüzü korkunçtu ve onunla her şey”e dayanıyor.”
(s.27)
7- “Bu hafif depresyon halini sevmiyorum diyemem, zevk verici, keyif verici bir hastalık bu.”
(s.27)
8- “Sevgili Ferit,
…
Kitaplar beni hiç ilgilendirmiyor, canım hiç okumak istemiyor, ama birisi bana okusa, dinlerdim. Her şeyi konuşarak yapmak istiyorum. Konuşarak yazı yazmak, konuşanları dinlemek. Şu sıralar en çok sesleri seviyorum. En çok seslere ihtiyacım var. Müzik veya insan sesleri.”
(s.29)
9- “Sevgili Ferit’ciğim!
…
Uzun süre kimseye bağlanmadan kendi özgürlüğüm içinde yaşayacağım ve kimsenin sinirlerimi bozmasına izin vermeyeceğim. Birlikte olacağım erkekten saygı bekliyorum, yoksa ben kendi yaşamımla, kendi dünyam ile mutluyum.”
(s.37)
10- “Sevgili Tezer,
‘Bir İntiharın İzinde’ yürüyorum on gecedir. (…) Bana yaşamın ucuna yapılan yolculuk gerek. Bu yolculuğun bir türü olur mu?
Kitabına ne güzel yakışırdı YAŞAMIN UCUNA YOLCULUK.”
(s.40-41)
11- “Sevgili Ferit,
…
Yaşamımın bu önemli döneminde beni hiçbir şey sözlerin kadar yüreklendiremezdi. (…) Mektubun, yaşamımın en sevindirici olaylarından biri. Sen her şeyi iliklerinde duymuşsun, ben başka ne diyeyim.
…
ve ben gerçek bir yazma krizi içinde yazdım, yeryüzünden hiçbir şey algılamadan, edebiyat dışında, duygular dışında. Bu yüzden, YAŞAMIN UCUNA YOLCULUK, dediğin gibi iyi bir ad.”
(s.44)
12- “Sevgili Tezer,
…
Bugüne değin, nice hak ettiğin bir armağan veremediysem sana, yalnızca bu işleri bilmediğimden bir, ikincisi sana layık bir armağan bulamayışımdandır.”
(s.47)
13- “Yaşadığımız sürece bir şeyler yapmak zorundayız.”
(s.53)
14- “Yaş mı, baş mı, içinde bulunduğumuz koşullar, dağılmışlığımız mı, bilmiyorum, duyarlılığı arttırıyor. Bir göz yaşları eksik. Belki o da var, için için akıyor.”
(s.60)
15- “Çünkü her şeyi biliyorum ve hiçbir şey bilmiyorum.”
(s.62)
16- “Aslında özlememeyi öğrenmiş bir insanım. Ama biz hepimiz doğuştan nosthalgia’ya tutulmuş insanlar değil miyiz?”
(s.63)
17- “KOPUKLUK. YAŞAMDAN, İNSANLARDAN, GEÇMİŞTEN KOPUKLUK. Gelecekle de hiçbir ilgisizlik. Nerede olacağımı, hangi kentte oturacağımı, nereye gideceğimi hiç bilmiyorum. Şimdi burada durgunluktayım. Mutsuz değilim. Mutlu olmak ya da mutsuz olmak, bilmiyorum.”
(s.66)
18- “Bir inde değil ama, in kadar küçük bir evde oturmak da istiyorum ara sıra. Tam melankolik olmadımsa da bir ölçüde oldum.”
(s.67)
19- “En iyisi zamana bırakmak. Zamana, o geçmek bilmeyen ya da inadına göz açıp kapatıncaya değin ayların, yılların geçtiği zamana…”
(s.77)
20- “Sevgili Tezer,
…
Öyle anlar oluyor ki yazmaktan utanıyorum.
Yazmadığımsa ise (…) iç-denge diye adlandırdığım, o kafamda mı, yüreğimde mi olduğunu bilmediğim bir denge bozuluyor ve çevreme karşı kırıcı hatta saldırgan oluyorum.”
(s.82)
21- “Kabuğumdan çıkmak istiyorum. Buna son defa ihtiyacım var. Sonra yeniden dönebilirim kabuğuma. Değişmiş olarak.”
(s.88)
22- “Sevgili Ferit,
İçerik açısından hemen hemen tüm sözcükleriyle benim sana yazacağım mektubu sen yazıp bana gönderiyorsun. Bu durumda susmak yerine, ben de hemen gene daktiloya oturuyorum.”
(s.95)
“Her şeyin Sonundayım”*
Tezer Özlü – Ferit Edgü Mektuplaşmaları.
Sel Yayıncılık.
Çok değerli satırlar… Yüreğinize emeğinize sağlık