Severance Dizi İncelemesi: Çip Takılarak Ayrılan Zihinler

spot_img

Apple TV+ ‘ın yeni dizisi Severance‘ın yönetmen koltuğunda fazlasıyla aşina olduğumuz bir isim var: Ben Stiller. Dizinin diğer yönetmeni de Aoife McArdle. Senaristliğini Dan Erickson üstlenmiş. Oldukça iyi kurgulanmış ve yazılmış bu dizinin senaryo yazarının ilk senaristlik denemesi olması da dikkat çekici.

Severance‘ın en çok kullanılan Türkçe karşılığı Kıdem Tazminatı, ancak diziyi izlediğinizde buradaki kelime karşılığının ayrılma anlamına geldiğini fark edeceksiniz. Dizi; insanın iş hayatını ve özel hayatını birbirinden ayırması fikrinden yola çıkılarak çekilmiş.

”İşe geldiğinizde özel hayatınızı geride bırakın!” cümlesinin tam olarak karşılığı diyebiliriz, ama bunun distopya versiyonunu düşünün.

Her gün evinden çıkıp işine giden insanlar bir asansöre biniyorlar ve kapı açıldığında ayrılma gerçekleşiyor. Yani beden olarak aynı olmalarına rağmen, zihinsel olarak bir ayrılma yaşanıyor ve zihin tamamen çalışan konumunda başka bir kişiliğe geçiyor. Aynı şekilde akşam işten çıktıklarında da bu ayrılma yaşanıyor ve her şeye karar veren asıl kişiliklerine dönüyorlar. Diziyi izledikçe, çalışan zihinle özel hayatlarını yaşayan zihinlerin birbirlerinden oldukça farklı olduklarını keşfediyoruz. Sanki aynı bedende çoklu kişilik bozukluğu yaşayan bir insanı gözlemler gibi izliyoruz olanları.

Oyuncuların çoğu sinema kökenli oyuncular. Zaten son yıllarda sinema oyuncuları dizi sektörüne de el atarak dizilerin oyunculuk seviyesini de yükselttiler. Bu da öyle dizilerden biri. Nereden bakarsak bakalım diziden kalite akıyor.

Helly R (Britt Lower) karakterinin masada yatan görüntüsüyle başlıyor dizi. Helly R’la olağandışı bir iş görüşmesi yapılıyor ve ardından işe başlaması isteniyor. Bu olağandışı iş görüşmesinde anne adı, göz rengi gibi kişisel sorular soruluyor. Neredeyse her soruya ”bilmiyorum.” cevabını vererek iş görüşmesinden başarılı çıkıyor. Başta mantıksız gelen bu sistemin, aslında ayrışma yaşadığı zihinden tamamıyla kopmuş olduğuna işaret ettiği için başarılı sayıldığını anlıyoruz.

Helly karakteri, neden orada olduğundan habersiz şekilde yaşadıklarını anlamaya çalışırken, seyirci de onun gözünden olanları anlamaya çalışıyor. Orada çalışan herkes durumun bilincinde ve kendilerini içsel olarak ifade ediyorlar. Helly bir içsel olarak orada çalışmak istemediğine karar veriyor ve dizi boyunca Helly’nin oradan ayrılmak için her yolu denemesine tanıklık ediyoruz. Oysaki Helly için bu kararı verenin oradan ayrılmaya hiç niyeti yok gibi görünüyor.

Mark (Adam Scott) karakteri dizinin ana karakteri gibi dursa da her karakterin hikayeye katkısı neredeyse eşit seviyede. Tabii hakkında şimdiye kadar en fazla bilgiye sahip olduğumuz kişi Mark. Karısının kaybıyla işine odaklanmakta sorunlar yaşayınca bu kararı almış. Eskiden öğretmenlik yapan Mark’ı artık Lumon Şirketi‘nin bir çalışanı olarak izliyoruz. İş olarak, bütün gün bir bilgisayar ekranında çıkan kodları düzenleyen bu grubun, bu kodların ne işe yaradığından dahi haberleri yok, ancak bazı fikirleri var elbette.

Bir de şirketten ayrılan Petey karakteri var. Petey, Mark’ın özel hayatındaki haliyle iletişime geçiyor ve Mark’ı Lumon Şirketi’ni sorgulamaya itiyor. Petey’in başına gelenler bu şirketin aslında mutluluk ve kolaylık yerine kötülük saçtığının kanıtı sayılabilir.

Dizide Irving ve Burt‘ün tanışması, yakınlaşması ve birbirlerine aşık olmaları hikayesi de yan hikaye olarak karşımıza çıkıyor. Dışarıdan bakıldığında eşcinsel olarak tanımlanan bazı özelliklere sahip olmamalarına rağmen, bu iki karakterin eşcinsel bir ilişki olarak hikayeye zarifçe konumlandırılması şekli nefisti. Aynı cinse karşı sevgi besleyebilmek için illaki görüntü olarak belirli özellikler olmamalı. Bu rahatsız edici. İnsanlar takım elbise giyip, seslerini yumuşatmadan da gay olabilirler. Kadınlar da saçlarını kısacık kesip, maskülen tavırlar sergilemek zorunda değiller. Herkes aynı görünebilir, ama aynı hissetmeyebilir fikri alt metninde çok güzel yansıtılmış.

Son olarak Harmony Cobel karakterinden bahsedelim. Rolde devleşen isim Patricia Arquette. Kusursuz bir oyuncu olduğunu bildiğimiz Arquette, şirket için tüm kalbini vererek çalışan kişilerden biri. Duygusuz tavırlar sergilediği, adeta bir robot diyebileceğimiz sekanslarına, duygu yükünün fazlasıyla hakim olduğu sekanslar eklenerek onu dizideki en iyi rol ve oyuncu yapıyor. Diziyi sadece Patricia Arquette için bile izleyebilirsiniz.

Diziyi izlerken, Lumon Industries isimli şirketin iş ve özel yaşamı dengeleyen çiplerine maruz kalmayı isteyen izleyiciler olabilir, ama bu yöntem insanın kişiliğinin parçalanması anlamına gelmez mi? Yaşananlar ciddi anlamda çoklu kişilik bozukluğuna işaret ediyor. Kim bile isteye kendisine bunu yapar ki?

Elbette hasar görmüş insanlar… Hayatlarında trajediler yaşayan, yeni şeyler denemeden ölmek istemeyen ya da şirketin işleyişine yön vermek isteyenler…

Bu diziyi çoğu kişi bir korku dizisi izler gibi izleyebilir. Malum son yıllarda komplo teorisyenlerinin en sevdiği konu bu: Çip takılması.

Diziyi izlerken komplo teorileri üreten bu insanlara katılmamak mümkün değil. Peki, bu şirket sadece iş ve özel yaşamı ayrıştıran bir çipten daha fazlasıysa ve şirketin yaptıkları daha karanlık kapılara götürüyorsa insanı? Her şeyden önemlisi içsel olarak işe gitsin diye zihninden ayırdığın insanın kendine özel istekleri varsa ve ona biçilen görevden memnun değilse?

İşte tüm bunları diziyi izleyip karar verebilirsiniz.

Başrollerinde Adam Scott, Britt Lower, Patricia Arquette, John Turturro, Christopher Walken, Tramell Tillman, Zach Cherry gibi isimleri ağırlıyor. Dizinin jenerik kısmı da çok özenilerek yapılmış. Dizinin türü için sadece distopya diyerek geçmeyelim, komedi dozu iyi ayarlanmış bir kara komedi, dram, gerilim ve yoğunlukla distopya diyebiliriz.

Dizinin 9. ve sezon finali bölümü henüz yayımlanmış olmasına rağmen, ödül sezonunda adından fazlasıyla bahsettireceğinden eminiz. Adaylıkla da yetinmeyip ödülden ödüle koşacak gibi görünüyor. Kurgusu, oyunculuk başarısı, hikayesi, çekimleriyle her alanda çok iyi bir iş. Dizinin tek sezonla yetinmeyeceğini de ağır giden senaryosuna bakarak rahatlıkla söyleyebilirdik ki zaten ikinci sezon onayını ilk sezonu devam ederken aldı.

Şimdiden söyleyeyim, hikaye içinde hikayelere hazır olun.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Editor Picks