Şeker Portakalı, yazar José Mauro de Vasconcelos’un kaleminden çıkan ve milyonlarca okurun yüreğine dokunan eşsiz bir hikaye. Zeze’nin masum dünyasında, çocukluk yaralarının, sevgi arayışının ve hayal gücünün izlerini sürerken, her sayfa bizi derin bir duygusal yolculuğa çıkarıyor. Bu kitap, sadece bir çocuğun büyüme hikayesini anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda hayatın en saf hallerini, acının ve sevginin en dokunaklı anlarını önümüze seriyor. İşte bu yüzden, kitaptan derlediğimiz en etkileyici alıntılar, hem Zeze’nin yaşadıklarını daha yakından hissetmemizi sağlıyor hem de bu unutulmaz eserin ruhunu gözler önüne seriyor.
“Dodo, ne hüzün ne tasa öldürür adamı!…” (Sayfa 9)
“Garipti, çünkü ben herkesle her zaman konuşurdum. Ama yanıt verme işini içimdeki kuşun yüklendiğini düşünürdüm. (Sayfa 34)
“İçimde konuşan küçük kuşum değildi: Yüreğim olmalıydı bu.” (Sayfa 45)
“Uyuyalım. İnsan uyudu mu her şeyi unutur.” (Sayfa 49)
” ‘Ağlama yavrum,’ dedi. ‘Hep böyle duygulu bir çocuk olarak kalacaksın, pek çok ağlama fırsatı bulacaksın hayatta.’ ” (Sayfa 59)
“- Ağlamak kötü bir şey mi?
– Ağlamak hiçbir zaman kötü değildir, budala. Neden sordun?
– Bilmiyorum. Bir türlü alışamadım. Sanki yüreğim boş bir kafes…” (Sayfa 68)
“Öldüğünü görmek istiyorum bir zindanda.” (Sayfa 78)
“Ah, bir mihrap dikebilsem adına.
Işığımsın, düşlerimsin.
Biricik sevgilimsin benim…” (Sayfa 88)
“İnsan yüreğinin, bütün sevdiklerini içine alabilmesi için çok büyük olması gerektiğini bilmelisin.” (Sayfa 121)
“Annem bana karşı çok iyidir, biliyor musunuz? Beni dövmek istediğinde, bahçeden küçük dallar koparır ve yalnızca bacaklarıma vurur.” (Sayfa 122)
“İnsan senin karşında son sözü söyleyemez.” (Sayfa 128)
“Boşuna zahmet etme, Godòia. En güzeli ilk yapılan balondur. İlki başarılı olmazsa bir daha yapamaz insan ya da yapmak istemez.” (Sayfa 135)
“Gerçek olan, acımasız bir biçimde nedenini bilmeden dayak yiyen küçücük bir hayvan olarak iç yaramı bir türlü geçirmeyi başaramadığımdı.” (Sayfa 140)
“Sonra seni başka bir biçimde öldürdüm. Yani, seni yüreğimde canlandırarak öldürdüm.” (Sayfa 145)
– Güzel bir köşe var. Yiyecek bir şeyler götürürüz. En çok ne istersin?
– Seni, Portuga. ” (Sayfa 147)
“Ey kaynak, bırak beni, diyordu,
Çiçek ağlarken.
Tepelerde doğdum,
Denize doğru götürme beni.” (Sayfa 152)
– Elimden gelse, seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.
– Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?
– Gider gibi yaparız. ” (Sayfa 157)
“Ben canavar değilim. Kalpsiz bir mağara adamıyım.” (Sayfa 160)
“Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş atmak değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi.” (Sayfa 169)
“Bazıları için ölmek kolaydı. Uğursuz bir trenin gelmesi yetiyordu, tamamdı bu iş. Ama benim için göklere uçmak ne kadar güçtü. Herkes engel olmak için bacaklarımı tutuyordu.” (Şeker Portakalı sözleri Son Sayfa)



Nen var Zeze?
Hiç. Şarkı söylüyordum.
Şarkı mı söylüyordun?
Evet.
Öyleyse ben sağır olmalıyım.
İnsanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim♥.