İlkokul ve ortaokulda derslerde işlenilen savaş konularından sonra hep artık savaşsız bir dünyada yaşadığımızı sanırdım. Sonra, günümüzde savaşların aynı şiddetiyle devam ettiği gerçeğiyle yüzleştim. Fotoğraflar ise savaşların şiddetini, gerçekliğini ve acımasızlığını kanıtlayan en önemli araç olarak karşıma çıktı. Peki ya efsanevi savaş fotoğrafçılığı günümüzde ne durumda? 1914’ten 2024’e savaş fotoğrafçılığının geldiği durumu bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçirelim.
I. Dünya Savaşı: Savaş Fotoğrafçılığının İlk Anları

28 Haziran 1914’te Sırp bir milliyetçi, ülkesinin Avusturya yerine Bosna tarafından yönetilmesi gerektiğini savunuyordu. Gavrilo Princip adlı bu milliyetçi, Bosna-Hersek’i ziyaret eden Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun varisi Fransuva Ferdinand’ı vurarak öldürdü. Bu olayın ardından kapitalist sistemin ilk cezası olan Birinci Dünya Savaşı başladı. Bu savaş, Büyük Savaş olarak adlandırılması ve birçok ülkenin birbirine saldırması dışında kameraların cephelere taşındığı ilk büyük savaş olarak da tarihe geçti. Bu savaşta ölümsüzleştirilen kareler genellikle cephede can veren askerlerin, sokakta halka baskı kuran teğmenlerin veya karargâhlarda toplantı yapan komutanların fotoğraflarıydı.

Birinci Dünya Savaşı’nda çekilen fotoğrafların birçoğunun ardındaki savaş muhabirinin kim olduğu hâlâ bilinmemektedir. Ancak bu dönemde öne çıkan fotoğrafçılardan biri Ernest Brooks’tu. Hatta ilk İngiliz savaş fotoğrafçısı olarak tarihe geçti. Fotoğraflarında İngiliz askerlerinin yaşadığı zor durumlardan karşı tarafta olan Alman askerlerinin acılarına da yer verdi. Böylelikle gerçekten objektif bir savaş fotoğrafçılığı yaparak durumun acımasızlığını gözler önüne sermeyi başardı.

Büyük Savaş’ın bilinen en ünlü savaş fotoğrafçılarından biri de William Rider Rider’dı. Aynı zamanda teğmen rütbesine sahip Rider, Kanadalı bir fotoğrafçıydı. Ancak, Ernest Brooks’a kıyasla birkaç fotoğrafı savaş esnasında çekilmemişti. Doğal bir ortam, savaş ortamı gibi dekore edilerek asker üniforması giyen kişilere poz verdirilmişti. Bu açıdan bakınca William Rider Rider’ın kurmaca savaş fotoğraflarının günümüze ulaşmasının daha kolay olduğu belli oluyor.
Kurtuluş Savaşı

Bugün, bu yazıyı yazabiliyorsam hepsini Mustafa Kemal Atatürk’e, şehitlerimize ve Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne borçluyum. Cumhuriyetimizin kuruluşunu ise Kurtuluş Savaşı’na borçluyuz. Bu savaşta çekilen fotoğraflar ise her gördüğümde içimi sızlatan ve fotoğraflardaki herkese minnet duymamı sağlayan karelerdir. Cepheye mermi taşıyan, korkmadan silahların önüne atılan, gece gündüz demeden çalışan komutanların yer aldığı fotoğraflar tarihi önem taşırlar. Bu nedenle her savaş fotoğrafı önemlidir ancak ülkemizin kuruluşu açısından Kurtuluş Savaşı fotoğrafları büyük bir önem taşır.

Kurtuluş Savaşı’nda Türk cephesinde çekilen fotoğrafların kaynağına baktığımızda karşımıza en çok çıkan isim Etem Hamdi Tem oluyor. Etem Tem, gerçekten de Kurtuluş Savaşı’nı ölümsüzleştiren sanatçı olmuş. Özellikle ,yukarıda da yer alan, Büyük Taarruz esnasında Kocatepe’de çektiği Atatürk fotoğrafı Milli Mücadele’nin imza fotoğraflarından biridir. Etem Tem’in Kurtuluş Savaşı’ndan birçok fotoğrafı vardı ancak büyük İzmir yangınında hepsi kül oldu.
II. Dünya Savaşı

Dünya’nın en kanlı savaşı olarak bilinen İkinci Dünya Savaşı; geride bıraktığı iç savaşlar, soykırımlar ve ölümlerle hafızalara kazındı. Bu dönemden kalan fotoğraflar ise kameraların gelişmesiyle daha yüksek çözünürlükte çıktı. Ayrıca kameraların küçülmüş olması da savaş muhabirlerinin daha fazla sayıda kare yakalamasına imkan tanıdı. Bu dönemden geriye kalan en acı fotoğraflar ise Nazi Soykırımı’ndan oldu. 1939 yılında Almanya’nın Polonya’yı işgaliyle geri dönüşü olmayacak birçok katliam yaşandı.

İkinci Dünya Savaşı’nda ünlenen en önemli savaş fotoğrafçılarından biri Robert Capa’ydı. O dönem çalıştığı Life dergisi için Afrika, İtalya ve Sicilya’daki en gerçekçi anları fotoğrafladı. Robert Capa, hiçbir zaman cephede askerlerin yanında olmaktan çekinmeyen gerçek bir savaş muhabiriydi. Magnum Fotoğrafçısı olmayı hak etmesine yol açan ilk fotoğrafları bu dönemde çekti.

İkinci Dünya Savaşı’nın savaş fotoğrafçılığında yol açtığı bir diğer yenilik de kadın savaş muhabirlerinin aktif görev almış olmasıydı. Bu kadın savaş fotoğrafçılarından biri de Margaret Bourke – White’tı. Moskova’daki Alman işgalinin en gerçekçi anlarını fotoğraflamakla kalmayıp Almanya’da savaş vaktinde fotoğrafçılık yapan ilk kadın oldu. Cephe fotoğraflarına sık rastlanmasa da İkinci Dünya Savaşı’nın şehirlerde ve halkta yarattığı etkileri tüm çıplaklığıyla ölümsüzleştirdi.
Vietnam Savaşı

Her savaş kanlı, acımasız ve korkunçtur. Ancak Vietnam Savaşı, geride kalan fotoğraflarıyla bana kalırsa en acımasız savaşlardan biridir. Fotoğraflarına bakmak beni fiziksel olarak dahi acı duymaya itse de bu yazıda mutlaka yer vermeliydim çünkü savaş fotoğrafçılığı tarihinde büyük bir yeri bulunuyor. Vietnam Savaşı, televizyonlarda ve gazetelerde fotoğraflarına yer verilen ilk savaştı. Bu açıdan savaş fotoğrafçılığında yeni bir dönemin açılışını da sağladı. Bunun yanında renkli savaş fotoğraflarının ilk örnekleri de bu savaşta ortaya çıktı.

Vietnam Savaşı, çocuklara ve sivillere yapılan işkenceleriyle hatırlanan bir savaş oldu. Bu nedenle fotoğrafları da en az yaşananlar kadar acımasızdı. O kadar acı bir savaştı ki yeri geldiğinde saldıran taraf olan Amerikan askerleri Vietnam halkına yardım etti. Savaş’tan geriye kalan fotoğraflarda da hem işkence yapan acımasız askerler hem de halka acıyan çaresiz askerler objektiflere yansıdı. Böylelikle bir savaşın sivillerde bıraktığı hasar tüm objektifliğiyle yansımış oldu. Profesyonel savaş fotoğrafçıları Vietnam Savaşı’nda adlarını tarihe kazıdılar.
ABD – Afganistan Savaşı

21. Yüzyıl’ın ilk büyük savaşı ABD’nin Afganistan’la savaşı oldu. Bu savaşın fotoğrafları hem savaş öncesi dönemle hem de savaş esnasında çekilen fotoğraflarla öne çıktı. Dünya Ticaret Merkezi, İkiz Kuleler’in saldırısı tüm gerilimi savaşa dönüştürdü. Henüz 2021’de sona eren savaş, 20 yıllık süreciyle savaş fotoğrafçılığının gelişimini gösteren bir belgesel niteliği taşıdı.

Yirmi yıllık süreçte sivillerin de kameralarla savaşı fotoğraflayabilmesi savaş fotoğrafçılığının değerini azaltmaya başladı. Ancak cesareti ve doğru anı yakalayabilme yetenekleriyle bazı savaş muhabirleri isimlerini dünyaya duyurmayı başardı. Bu fotoğrafçılardan biri de fotoğraflarıyla Pulitzer Ödülü kazanmış Tyler Hicks’ti. Amerikan bir fotoğrafçı olmasına rağmen savaşın Afganistan tarafını fotoğraflamasıyla büyük bir cesaret örneği gösterdi.
Rusya – Ukrayna Savaşı

Rusya ve Ukrayna’nın 2022’de başlayan savaşı 2020’li yılların ilk savaşıydı. Savaşıydı diyorum ancak ne yazık ki bu savaş hala devam ediyor. Rusya, Ukrayna’ya saldırdığından beri Ukrayna’nın yaşadığı zulme tanıklık ediyoruz. İlk günlerinde sadece bu savaştan bahseden medya artık alt yazılarda bile bu savaşa değinmiyor. Sivillerin fotoğrafladığı savaşın ise bir kahraman fotoğrafçısı öne çıkıyor.

Rusya ve Ukrayna’nın iki yılı aşkın süredir devam eden savaşında öne çıkan en önemli savaş fotoğrafçılarından biri Paolo Pellegrin oldu. İtalyan foto-muhabir Paolo Pellegrin, iki yıldır Ukrayna’da savaşı en yakınından takip etti. Yaşanan acımasızlıkları, sivillerin yaşadığı zorlukları fotoğrafladı. Aynı zamanda bir Magnum Fotoğraf Ajansı üyesi olan Pellegrin, Ukrayna’da çektiği fotoğraflarla kariyerinde önemli bir iz bıraktı. Ukrayna’da çektiği savaş fotoğraflarından beni en çok etkileyeni yukarıdaki fotoğraf oldu. Toplu bir mezarın fotoğrafını çeken Pellegrin, insanların bir mezarının dahi olmadan gömüldüğü gerçeğini tüm çıplaklığıyla sundu.
Filistin – İsrail Savaşı

1948’den beri aralarındaki savaş asla bitmeyen iki ülke Filistin ve İsrail oldu. Kudüs’ü paylaşamamaları bir genel neden olarak görünse de iki ülke birçok sorundan dolayı savaşa devam etti. En büyük çaplı savaş ise 7 Ekim 2023’te İsrail’in Filistin’e saldırısıyla başlamış oldu. Gözlerimizin önüne serilen fotoğraflar sivillerin, özellikle çocukların, yaşadığı acıları filtresiz bir şekilde gösterdi. Ancak bu savaşın fotoğraflanmasında savaş fotoğrafçılığına dair büyük bir fark yaşanıyor.
Birinci Dünya Savaşı’nda profesyonel fotoğrafçılar savaş anlarını kaydediyorlardı. Vietnam Savaşı’nda fotoğraflar medyaya yansımaya başladı. İlerleyen yıllarda Afganistan ve ABD Savaşı’nda hem siviller hem de savaş muhabirleri fotoğrafları çektiler. Günümüzde ise Filistin – İsrail Savaşı’nda foto-muhabirler geri planda kalırken sivillerin çektiği fotoğraflar öne çıkıyor. Bu açıdan bakınca savaş fotoğrafçılığının dünden bugüne geldiği durum örnekleriyle kanıtlanmış oluyor. Sosyal medyanın ulaşılabilirliği, yüksek çözünürlüklü kameralara sahip telefonlar ve sivillerin sesini duyurma isteğiyle bu fark yaşanıyor. Şu anda savaş fotoğrafçılığının sivillerin sadece sosyal medya paylaşımları yaparak gerçekleştirmesi ise savaş fotoğrafçılığı tarihinde yaşanan bir değişimi deneyimlediğimizi gösteriyor.
Kaynakça
Günaydın, Meryem. “Arşidük Fransuva Ferdinand Suikastı, 28 Haziran 1914”. Akademik Bakış 8. 15 (2014): 1.
”Lieutenant William Rider Rider in the Great War”. CEFRG. Web. 02.10.2024
”Milli Mücadele’nin Fotoğrafçısı Etem Tem’in Anıları Kitap Oldu”. Yeditepe Üniversitesi. Web. 02.10.2024
“The Photography of Margaret Bourke-White”. The Atlantic. Web. 02.10.2024
”Tyler Hicks | World Press Photo”. World Press Photo. Web. 02.10.2024
”War Seen Up Close”. Magnum Photos. Web. 04.10.2024