19. yüzyılın sonlarına doğru sanat çevresi yeni bir döneme tanıklık etti. Post-Empresyonizm adı verilen bu yeni akım, köklü değişimleri de beraberinde getirdi. Empresyonizmin odaklandığı konu anlık izlenimlerken, Post-Empresyonizm daha derin ve duygusal olana yöneldi. Sanatçıların bu akıma yönelmelerinin sebebi belki de Post-Empresyonizmin bu yönü olabilir. Vincent van Gogh, Paul Cézanne, Paul Gauguin ve Georges Seurat’nın öncülük ettiği Post-Empresyonizm akımı, sanat tarihini etkileyerek döneme yeni bir bakış açısı kazandırdı.

Renklerin ve Duyguların Ötesinde
Post-Empresyonizm sanatı modern sanatın gelişiminde önemli bir rol oynayarak ardından gelen dönemlere öncülük etti. Empresyonizmin anlık görüntülerinin aksine, Post-Empresyonizm‘de kullanılan sembolik fırça darbeleri dönemin sanatında etkili oldu.

Post-Empresyonist sanatçılar, kullandıkları renkleri daha duygusal şekilde ifade ederek bir tarz geliştirdiler. Işık ve gölge oyunlarıyla duygusal tepkiyi uyandırmaya çalışarak renkteki düzeni sağladılar.
“İnsanlığı, insanlığı ve yeniden insanlığı resmetmek istiyorum.” – vıncent van gogh
Post-Empresyonizm kendinden sonra gelen; Fovizm, Kübizm ve Soyut Ekspresyonizm gibi sanat akımlarını da etkiledi. Fovizm döneminin sanatçıları, Post-Empresyonizmdeki canlı ve duygusal renk kullanımını benimsediler. Kübizm ve Soyut Ekspresyonizmde de aynı bireysel bir bakış açısı vardı. Onlar için sanat yalnızca görsel değil, duygulara da ifade etmeliydi.
Post-Empresyonizm Sanatçıları
Vincent van Gogh

Vincent van Gogh, Post-Empresyonizm sanat akımının en önde gelen figürüdür. Hollanda doğumlu olan sanatçı, yaşamı boyunca bini aşkın; yağlı boya, suluboya ve eskizler bıraktı. Sanatçının içinde bulunduğu psikolojik sorunları, sanatında duygusal ifadeyi yakalamasını olanaklı kıldı.
Tuvalinde renkleri daha ön planda tutmak isteyen sanatçı, zıtlıklardan faydalanarak (komplementer renkler) resimdeki etkiyi daha fazla arttırmıştır. Bu durumu Van Gogh’un “Yıldızlı Gece” adlı tablosunda görebiliriz.

Yıldızlı Gece (The Starry Night), Van Gogh’un Saint-Rémy-de-Provence’ta yer alan akıl hastanesinde kaldığı dönem ortaya çıkardığı eseridir. Onun fırçasından dökülen boyalarda sıklıkla gördüğümüz doğa manzarasıyla bu eserinde de karşılaşırız. Zira sanatçı içsel karmaşasını, derin ve kıvrımlı fırça darbeleri ile bize bu şekilde sunar.
Paul Cézanne
Paul Cézanne, Post-Empresyonizmin bir diğer öncülerinden biridir. Perspektif ve renk kullanımındaki gösterdiği yeni yollar, onu bu dönemin gelişiminde önemli bir sanatçı olarak kılmıştır.

Paul Cézanne’ın “Les Grandes Baigneuses” adlı eseri Post-Empresyonist anlayışı yansıtan iyi bir örnektir. Sanatçı, eserinde doğal bir ortamda gördüğümüz figürlerin dengeli bir biçimde doğanın bir parçası olduğunu bize yansıtır. Sıkı bir kompozisyona sahip olan bu eserde, Cézanne’nın figürleri kullanış başarısının yanı sıra renklerin geçişlerindeki ışık ve gölge oyunlarıyla da karşılaşırız.
Paul Gauguin
Paul Gaugin, Paris doğumlu bir sanatçıdır. Gençlik yıllarını fırtınalı denizlerde geçiren sanatçı; sanat dünyasına adım atmadan önce, hesaplar ve rakamlarla da uğraştığı bir dönem geçirmiştir. Bunların ardından sanata olan ilgisini fark eden Gauguin, kendini sanatın efsunlu kollarına bırakmıştır.

Paul Gauguin’in “İsa’nın Sarı Kristi” adlı eseri, sanatçının dini temalara olan ilgisini gösteren önemli bir örnektir. Sanatçının bu eseri, dini temalara yaklaşımın kişisel bir ifadesi olabileceğini de gösterir.
Eserin merkezinde yer alan İsa figürünün çarmıha gerilişinde kullanılan renk ve arka planda kullanılan koyu tonlar kontrast oluşturarak biçimin daha ön plana çıkmasını sağlamıştır. Böylelikle sanatçı, kutsallık ve manevi anlamı renklerle vurgulamıştır.
Georges Seurat
Fransız ressam Georges Seurat, Post-Empresyonist sanatçıların bir diğeridir. Özellikle Noktalama Tekniği (Pointillisme) ile tanınır. Bu teknik, küçük ve düzenli bir biçimde oluşturulan renk noktalarının yan yana yerleştirilmesi ile oluşan bir görüntüdür. Ayrıca eserlerinde simetri ve dengeye de önem veren sanatçı modern bir ifade yakalamaya çalışmıştır.

Sanatçının başyapıtı olarak nitelendirilen “Un dimanche après-midi à l’Île de la Grande Jatte” (La Grande Jatte Adası’nda Bir Pazar Öğleden Sonrası) noktalama tekniğine (pointillisme) verilebilecek en iyi örnektir. Seine nehri kıyısında gördüğümüz figürler, huzurlu bir Pazar gününde vakit geçirmektedir. Sanatçının uygun kompozisyonla bir araya getirdiği bu şekiller, adeta estetik bir görüntü oluşturur. Doğru tonlarda kullanılan ışık ve gölgelerin oyunu izleyiciye sakin bir Pazar gününü betimler.
Post-Empresyonizm, derin duyusal izlenimleri ile modern sanata büyük katkı sağlamıştır. Sanatçıların bireyselliğini destekleyerek, kendi tekniklerini yaratmalarını olanaklı kılmıştır. Sonraki sanat akımlarının doğuşunda da temel oluşturarak, sanat tarihinde önemli bir geçiş dönemi olarak yerini almıştır.
Kaynakça
Britannica. “Post-Impressionism”. Web. Erişim Tarihi: 15.06.2024.
The Art Story. “Post-Impressionism”. Web. Erişim Tarihi: 15.06.2024.
Good Reads. “The Letters of a Post-Impressionist Quotes”. Web. Erişim Tarihi: 16.06.2024.
Britannica. “The Starry Night”. Web. Erişim Tarihi: 16.06.2024.
Philadelphia Museum of Art. “The Large Bathers”. Web. Erişim Tarihi: 16.06.2024.
Buffalo AKG Art Museum. “Le Christ jaune (The Yellow Christ), 1889″. Web. Erişim Tarihi: 17.06.2024
Larousse. “Un dimanche après-midi à l’Île de la Grande Jatte”. Web. Erişim Tarihi: 17.06.2024