Sanatçımız Erkan Oğur’un müzik anlayışındaki derinliği dilimiz döndüğünce anlatmaya başlamadan önce biraz hayatını anlatmak niyetindeyiz.
Erkan Oğur, 17 Nisan 1954 yılında Ankara’da doğmuştur. Tam adı Mehmet Erkan Oğur’dur. Kendisi aslen Elazığlıdır ve çocukluğu burada geçmiştir. Sonrasında hayatının bu döneminden ‘hayatımın en güzel dönemi’ diye söz eder. Elazığ’da doğayla iç içe geçirmiş olduğu çocukluğunun mutluluğu onda iz bırakmıştır. İlk ve ortaokul eğitimlerini de burada almış aynı zamanda henüz 5 yaşındayken müzikle burada tanışmıştır. Burada aldığı eğitiminden oldukça memnundur çünkü Köy Enstitüsü mezunu olan hocalarından aldığı eğitim ile her şeyi kendilerinin yapmak zorunda oluşlarının getirdiği yaratıcılık ona çok şey katmıştır. Hatta kendisini ortaokul mezunu olarak tabir eder zira burada aldığı eğitimi süresince müzikten diğer sanat dallarına, organik kimyadan matematiğe her şeyi öğrenmiş ve bunu uygulamayla ve sorumlulukla pekiştirmesi üretkenlik ve yaratıcılığını ortaya çıkarmıştır.
Daha sonrasında liseyi Ankara’da okumuş ve Ankara Üniversitesi Fizik Bölümü’nden mezun olduktan sonra fizik mühendisliğini okumak üzere Almanya’nın Münih Üniversitesi’nde eğitimine devam etmiştir. Ancak burada devam eden eğitiminde, müzik ve fizik arasında ikilemde kalmış ve radikal sayılabilecek bir kararla ‘İyi bir fizikçi olacağıma ortalama bir müzisyen olurum.’ diyerek okulunu bırakmıştır. İlkokuldaki müzik hocasının söylemiyle zaten ilkokul mezunu olduğunda o yöreye ait tüm enstrümanları çalabilen Erkan Oğur, İTÜ Devlet Konservatuvarı Müzik Teorisi bölümünden mezun olmuştur.
Erkan Oğur, böyle bir çocukluk ve ilk gençlik döneminden sonra bizim onu tanımamıza vesile olan, doğduğu toprakların ve hayatının izlerini taşıyan müzik hayatına profesyonel anlamda başlamış oluyor. Kendisini bir ‘Müziksever’ olarak tanımlamasına karşın gerçek bir Müzik Ustası oluyor. Ama onun müziğe yaklaşımı, bizim aşinası olduğumuz müzikten başka bir noktada duruyor. Erkan Oğur’un müziğinde daha içte, daha derin ve özcü bir yaklaşım var. Müziğini yaparken bir derdi olduğunu hissediyoruz mesela. Hatta kendisi de müziğinin hüzünlü olarak tabir edildiğinin farkında ve müziğinde kendisini yansıttığını, başka bir şekilde yaparsa içten olmayacağını belirtiyor. Ve şöyle söylüyor: ‘Biz sizi eğlendiremeyiz, sadece eyleriz’. Dediğimiz gibi, Erkan Oğur müziğini yaparken bir derdi olduğunu hissederiz ancak bu dert maddi değil de daha çok ruha ve insan olmanın anlamına, aynı zamanda bilinemezliğine dair gibi. Mesela müziği özgürlük olarak tanımlıyor ve her insanın bir kaçışı olduğundan ya da başka bir deyişle arayışı olduğundan; kendi seçtiği yolun da müzik olduğundan bahsediyor. Buna ister anlam arayışı diyelim, ister başka kelimelerle dillendirelim; somut olmasa da soyut bir gerçeklik olarak karşımıza dikiliyor. Herkesin bildiği bir sır ve kimsenin sınır çizemediği bir sonsuzluk hali.
Erkan Oğur bir röportajında ‘Müzik bizim kafamızın içinde, enstrümanlar sadece sesleri çıkarır der’ ve o aslında tabiatta duyduğu sesleri taklit olarak görür müziği, tıpkı dilbilimcilerin dilleri ifade ederken kullandıkları tabir gibi. Hatta bu görüşü daha 22 yaşında klasik gitardaki sesleri yetersiz bulup perdesiz gitarı icad ederek adını Dünya Müzik Literatürü’ne yazdırmıştır. Tabiatı ve zihnini takip etmek, ondaki yaratıcılığı ortaya çıkarmıştır.
Saf olanı, ait olduğu sesleri ya da ruhu ararken farkında olmadan ama doğal olarak gerçekleşen başarıdır bu. Aslında başarı demekte süslemek olur biraz, tabii olan bir şeyin açığa çıkmasına izin vermektir yalnızca.
İlginçtir; Erkan Oğur, nefes nedir sorusuna farklı gibi görünen ama hayata bakışını ortaya çıkaran cevaplar vererek onu daha iyi anlamamızı sağlamıştır. Nefes onun için; ölüm, hayat, ses, sessizlik, erdem ve erdemsizliktir. Ve sonsuzluk; insanlıktır. Burada ses ve sessizlikten, müziğin onun için önemini anlarız. Ancak son olarak cevaplandırdığı erdem, erdemsizlik ve sonsuzluk kavramları onun hayat felsefesinin kapısını aralar. Erkan Oğur; Yunus Emre’den Mevlana’ya Anadolu’nun kadim öğretilerinden beslenerek kendi ruhunu, varlık sebebini ve bunun anlamını aramaktadır bizce ve bunun hakikatini erdemde ve insanlık kavramında bulmuştur. İnsan olmanın güçlüğünün altından bu hakikatlerin güçlülüğüyle kalkmıştır.
Mesela onunla konuşulduğunda anlattıklarıyla, dinginliğiyle ve aynı zamanda akmaya hazır bir nehir edasıyla ağzından dökülen kelimeleriyle; bazı şeylere vardığını ve onda sabit kalabildiğini bize gösterir. Bize düşen de onun müziğinden ve derinliğinden istifade etmek oluyor bu durumda. Onunla aynı çağda olmanın ve onu bir nebze olsun anlamanın mutluluğunu hissediyoruz. Ve de Ustaya uzun ve müzik dolu bir ömür diliyoruz.
Son olarak Bodrum Gümüşlük’te açılan müzik okuluyla kendi ekolünden öğrenci yetiştirmeye başlamasını mutluluk verici bir gelişme olarak takip ediyoruz.
Erkan Oğur’dan bu kadar bahsetmişken yazımıza tavsiye birkaç parça da eklemeden geçmiyoruz ve eserlerini aşağıya bırakıyoruz. Keyifli dinlemeler.






