İnsanın ideal düzen arayışı; zaman içinde yazıya geçirilmiş, edebi yapıtlara da yansıtılmıştır. “Ütopya” denildiğinde akla ilk gelen örneklerden biri Platon’un “Devlet” isimli yapıtıdır. Sokrates’in çeşitli konularla münasebet kurduğu diyaloglarının yer aldığı bu eserden sizler için yirmi alıntı derledik!
1- “…insanlardan kötülük görenlerin doğruluklarından bir şey kaybetmeleri kaçınılmaz.” (syf:33)
2- “…herhangi bir kişi eğrilikler yaparken yakalanacak olursa, cezasını görür, pek çok da ayıplanır; çünkü çeşitli yolsuzluklarda bulunanlar, tapınak soyan, insan tüccarlığı yapan, duvar delen, soygunculuk, hırsızlık edenler, işledikleri suçlara göre ad alırlar. Ama yurttaşlarının mallarına el sürmekle kalmayıp onları köleliğe de sürükleyenlere bu çirkin adlar verilmez.” (syf:46)
3- “…doğrunun ne olduğunu bilmedikçe, doğruluğun bir iyilik olup olmadığını; kendisinde doğruluk bulunanın bahtsız veya bahtlı olup olmadığını nasıl kestirebilirim!” (syf:62)
4- “İkisine de, doğru adama da eğri adama da, her istediğini yapma olanağı verelim, sonra da arkalarından gidelim ve hırs onları nereye götürecek bakalım. Kuşkusuz, başkalarından daha çok elde etmek istediği için, doğruyu eğriyle aynı hedefe doğru giderken suçüstü yakalarız…” (syf:65)
5- “Babalar oğullarına doğru adam olacaksın derler, doğruluk yolunu gösterirler; veliler de hep öyle yaparlar, fakat doğruluğu doğruluktur diye değil, insana ün kazandırdığı için överler, doğru görünüp böylece yüksek mevkiler, evlilikler ve Glaukon’un demin sayıp döktüğü, yani doğruya ününden dolayı nasip olan şeyleri elde etmelerini isterler.” (syf:70)
6- “…siz hepiniz kendinize doğruluğun övgücüleri diyorsunuz; ama eğriliği kötülerken, doğruluğu överken, yalnızca onların verdiği ün, şeref ve ödülü gözetiyorsunuz. Doğrulukla eğriliğin, insanlar ve tanrılardan gizli iken, insanın ruhunda kendi başınayken ne olduğuna gelince, hiçbiriniz şiirlerinizde de günlük konuşmalarınızda da, birinin, ruhu rahat bırakmayan felaketlerin en büyüğü, ötekinin ise ruhun en büyük nimeti olduğunu yeterince göstermediniz. Sizler hepiniz, bunu bize baştan söyleseydiniz, bizi buna genç yaşımızda inandırsaydınız, haksızlık edilmesin diye birbirimize bekçilik etmezdik. Her insan felaketlerin en büyüğüyle aynı çatı altında yaşamaktan korkar, kendi kendisinin bekçisi olurdu!” (syf:74)
7- “Köpek, gördüğünün dost veya düşman olduğunu, ancak tanıdık olup olmadığına göre kestirir. Demek ki öğrenme yetisi vardır, çünkü evdeki insanla yabancıyı, onu tanımasına veya tanımamasına göre ayırt eder.” (syf:88)
8- “…her şeyin en önemli noktası başlangıcıdır.” (syf:90)
9- “İnsanlar, felsefeyle uğraşırlarsa başları ağrıyacak, başları dönecek diye hep korktukları için, felsefe bu dertlere neden oluyor, felsefeden uzak durmalı, der. Böylece bu aşırı bakım, nerede olursa olsun erdemle uğraşmaya, erdemi araştırmaya her bakımdan engel olur. Çünkü insana hastaymış duygusu verir, vücutta durmadan ağrılar, sızılar duyurur.” (syf:129)
10- “…haşinlik ruhun gücünden gelir, ama bu ruh gücü doğru geliştirilirse cesaret doğurur. Bir yay gibi gereğinden çok gerilirse, doğal olarak katlanılmaz bir sertlik çıkar ortaya.” (syf:133)
11- “…bir kent, ötekilerin bütün zenginliklerini kendinde toplarsa, sakın bu zenginlik zengin olmayan için tehlikeli olmasın, dikkat et.” (syf:147)
12- “… asıl akılsız olanlar, kötülükten başka şeyleri gülünç sanan; çılgın ve kötü huylu adamın halini değil de, başka şeyleri alaya alıp, ortalığı güldürmeye çalışan, güzelliği de bayağı ciddi ciddi iyiliğin dışında arayan kişilerdir.” (syf:187)
13- “Filozoflar devletlerde kral olmadıkça ya da bugün kral ve yönetici dediklerimiz gerçek ve ciddi anlamıyla filozof olmadıkça, siyasal güçle filozofluk aynı kişide birleşmedikçe, bugün bu işlerden yalnız birine ya da ötekine kendini veren birçok yaratılışlar böyle davranmaktan alıkonulmadıkça, ne sitelerin, ne de insan soyunun dertleri bitip tükenmeyecektir.” (syf:217)
14- “Devletler en akıllı kişilere karşı o kadar insafsız davranırlar ki, bunun dünyada bir benzerini daha bulamazsın.” (syf:233)
15- “Zengin olsun yoksul olsun, hasta olan hekimin kapısını, öndere ihtiyacı olan da kumanda edebilecek kimsenin kapısını çalmalıdır. Gerçekten yararlı olabilecek bir önder yönetilenlere gidip de buyruğuma girin diye yalvarmaz.” (syf:235)
16- “… doğru ve güzel şeyleri koruyacak olan, bunların ne bakımdan, ne yönüyle iyi olduklarını bilmezse, değersiz bir koruyucu olur; hatta diyebilirim ki hiç kimse, önce iyiyi bilmedikçe, doğru ve güzel şeyleri bilemez.” (syf:257)
17- “Ölçülülük, yüreklilik, ruh büyüklüğü ve erdemin öbür çeşitleri bakımından da çarpık doğmuş olanla dürüst doğmuş olanı ayırt etmekte çok dikkatli olmalıyız. Yoksa körü körüne adam seçen kişiler ya da devletler, topalları ve zayıfları dost tutmuş veya yöneticiliğe getirmiş olurlar.” (syf:294)
18- “… özgür insan hiçbir şeyi köle gibi öğrenmemeli. Bedene zorla yaptırılan işlerin bedene bir zararı olmasa da zorla öğrenilen hiçbir şey kafada kalmaz.” (syf:295)
19- “…zevkin en hoşu, ruhun bilen yanının zevkidir ve bu yanı ağır basan insan en tatlı hayatı yaşar.” (syf:355)
20- “…akı bilmedikleri için kırı, karanın tersi sanan kimseler gibi, zevki bilmedikleri için acı yokluğunu acının karşıtı sayarlar.” (syf:359)
Platon – Devlet
Karınca Yayınları


