Bize bu yaşımıza kadar Osmanlı padişahları tarihi yönüyle verildi, siz de takdir edersiniz ki Osmanlı padişahları genelde savaşçı özellikleriyle karşımıza çıkarılmıştır.
Bu yazımda size bazı padişahların öne çıkan diğer yönlerinden, özellikle şair yönlerinden bahsedeceğim.
Hepinizin Muhteşem Yüzyıl dizisinden bildiği Kanuni Sultan Süleyman, çok iyi bir şairdir. Muhibbi adıyla yazar. Hürrem’e olan aşkını hepimiz biliyoruz. Size onun Hürrem’e yazdığı şiiri göstereyim;
Celis-i halvetim, varım, habibim mah-ı tabanım
Enisim, mahremim, varım, güzeller şahı sultanım
Hayatım hasılım, ömrüm, şarab-ı kevserim, adnim
Baharım, behçetim, rüzum, nigarım verd-i handanım
Neşatım, işretim, bezmim, çerağım, neyyirim, şem’im
Bugünkü dil ile;
Benim birlikte olduğum, sevgilim, parıldayan ayım,
Can dostum, en yakınım, güzellerin şahı sultanım.
Hayatımın, yaşamımın sebebi Cennetim, Kevser şarabım
Baharım, sevincim, günlerimin anlamı, gönlüme nakşolmuş resim gibi sevgilim, benim gülen gülüm,
Gördüğünüz gibi Kanuni, sadece seferleriyle değil, şiirleriyle de başarı kazanmıştır. Fatih Sultan Mehmet özellikle resme, şiire ve müziğe önem vermiştir. Fatih`ten sonraki birçok padişahın devrinin ünlü şairleriyle boy ölçüşecek nitelikte şiirlere imza atmıştır. ‘Avni’ mahlasıyla şiirler yazan Fatih`in aruzu ustaca kullandığı dil çok başarılı bir şiir dilidir.
Sert ve acımasız bir padişah olarak bilenen Yavuz Sultan Selim’in şiirleri, ‘bir cihanı iki hükümdara’ çok gören bir padişahın kaleminden çıkmışa hiç benzemiyor. Şiirlerinde ‘Selimi’ mahlasını kullanan Yavuz Sultan Selim, aşka tutsak, melankolik, acı çeken bedbaht bir insan olarak karşımıza çıkıyor. Peki bu nasıl olmaktadır? Eline kalem alan padişahlar bu denli nasıl değişebilir?
Şairler arasında duygularını ifade etmede en başarılı kişi Cem Sultan’dır. Şiirlerinde vatan hasretini, aşk, tabiat, dini ve tasavvufi konuları işlemiştir.
Görülüyor ki, Osmanlı Devleti’nin padişahlarından bazıları karşımıza sanatkârane bir ruh ile çıkıyor. Bir Devlet yönetmeden önce, belki de insan ruhunu yönetmelidir kişi. Şüphesiz sanatkâr padişahlar bunu başarmıştır. Devlet yönetmeden önce insanların kalplerine dokunabilmek daha mı önemlidir? Şu günlerde belki de açıp okumak hepimize iyi gelecektir. Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi geçmişi olmayanın, geleceği de olmaz. Bu yazıyı Muhibbi’nin şu sözüyle bitirmek istiyorum.
‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi`