Nuri Bilge Ceylan’ın Unutulmaz Filmi – Kış Uykusu

spot_img


Nuri Bilge Ceylan’ın 2014 yapımlı filminde başrolde Haluk Bilginer, Demet Akbağ ve Melisa Sözen’i görüyoruz. Filmin genel bir olay örgüsü yok, hayatta yaşanan sıradanlıklara ve bunlar arasında sıkışıp kalmış insanlara odaklı bir yapım. Alışık olduğumuz Nuri Bilge Ceylan tarzını tabii ki bu filmde de görüyoruz. Objektifler, kullanılan renkler, mekanlar. Aynı zamanda Altın Palmiye ödülüne layık görülen en uzun film olması dikkat çekici. Film, Aydın ve Nihal’in mutsuz evliliklerini anlatmanın yanı sıra; sınıf çatışmalarını, iki kardeş arasında kısır döngü haline gelmiş eleştiri iştahını, Aydın’ın herkesten uzak kendi dünyasında gidip gelmelerini ve sık sık kendiyle konuşurken mutsuzluklarıyla nasıl hesaplaştığını da gösteriyor. Aydın bulunduğu yerde herkes tarafından saygı gören ve aynı zamanda insanları tedirgin eden biri, birkaç kişi dışında. Birkaç kişinin başında elbette Necla (kardeşi) ve Nihal (eşi) geliyor. Kapadokya’da bir otele sahip olan Aydın aynı zamanda kültürel birikim ve kibire sahip. Kışın gelmesiyle birlikte hem kendisi hem de kasaba insanıyla olan yüzleşiyor. Ahlak, namus, kibir gibi kavramlarıyla Çehov felsefesine yer veren Ceylan, sınıfsal insan analizi yaparak toplumsal birçok soruna değiniyor. Bu film sadece Nihal ve Aydın ilişkisinden ibaret değil tabii ki. Aynı zamanda Aydın ve İsmail ilişkisinde hiyerarşik yapı ve mülkiyet ilişkisi üzerine giderek bir başka sınıftan ailenin iç çatmasını gösterirken, bir başka aileden çocuk-baba ilişkisinde psikolojik alt yapılarını da inceliyor. Dikkat çeken başka bir mesele ise, filmde kullanılan tek müziğin Schubert’ın 20 numaralı piyano sonatı olması. Peki burdaki mesaj ne? Aslında seyirciye dingin bir ruh hali benimsetmek isteyen Ceylan aynı zamanda bütün karakterlerin aynı derece yorgun olmasını anlatmak istemiş. Nuri Bilge Ceylanın kusursuz olan bu yapıtı sinema tarihi için sanat filminin Türk sinemasındaki yerini genişletirken, biraz da “Eternity and A Day” filminin sinematografisini anımsatmıyor değil. Film afişinin tasarımının ise Dostoyevski’nin ilk romanın kapağından esinlenildiği biliniyor.

Filmi henüz izlememiş olanlar varsa şunu da söylemek gerekir ki; “IMDB Top 250” listesinde yer almış ilk yerli filmdir. Oyuncu kadrosundan yönetmenine kadar en iyilerin bulunduğu film, hayatınıza katacağınız en iyi üç saat olabilir.


Alıntılarla Kış Uykusu;


“Karşımızdakini olduğu gibi görmeyip onu tanrılaştırmak, sonra da sanki böyle bir tanrı olabilirmiş de olmuyormuş diye ona kızmak.”

“Herkes tarafından kabul görmüş pozitif değerlere sahip çıkarak kendini sevdirmeye çalışıyormuş gibi.”

”Kafasında daha fazla fikir barındıran biri, diğerlerinden daha eylemci sayılır. Hiçbir şey yapmasa bile.”

“Ben evim, odam, kitaplarım neredeyse kendimi oralı hissederim; başka bir yere de ihtiyaç duymam. Ya bu insanın kendine bir dünya yaratabilme, kendini oyalayabilme yeteneği ile ilgili bir şey. Sıkılmak ne demekmiş ya? Sıkılmak için hiçbir zaman bir saniye vaktim olmadı benim. Ayrıca sıkılmak denen duygunun son derece lüks bir duygu olduğunu düşünüyorum bugünkü şartlar altında.”


“Nihal gitmedim, gidemedim. Artık yaşlandım mı, kafayı mı oynattım yoksa başka bir adam mı oldum, nasıl istersen öyle düşün. Bilemiyorum. Ama birkaç gündür içime yerleşen yeni adam gitmeme izin vermiyor. Ne olur sende gitmemi isteme. Anladım ki artık beni İstanbul’a çağıran bir şey yok. Her yerde olduğu gibi orada da her şey yabancı bana. Bilmeni isterim ki senden başka yakınım yok. Seni her dakika, her saniye özlüyorum. Ama gururum elvermediği için hiçbir zaman söyleyemiyorum. Senden ayrılmanın benim için ne derece korkunç hatta olanaksız olduğunu çok iyi biliyorum. Tıpkı artık beni sevmediğini bildiğim gibi. Biliyorum eski günlere dönemeyiz. Gerekte yok buna. Beni bir uşağın gibi bit kölen yanına al. Ve hayatımıza senin istediğin gibi de olsa devam etmemize izin ver.”

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Rose Adası’nın İnanılmaz Hikâyesi Film İncelemesi: Bir Mühendisin Ütopyası

68 kuşağının rüzgârını arkasına alarak kendi bağımsız ada devletini kuran İtalyan mühendis Giorgio Rosa'nın gerçek hayat hikâyesini işleyen, eğlenceli, ilham ve umut dolu bir film.

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.