Müzik bir sanat biçimi olmakla beraber aynı zamanda da bir iletişim aracıdır. Müzik tarihiyle birlikte insan kültürüne bakıldığında, en eski toplumlarda bile müziğe rastlarız. Zira müzik; insanın ruhu ve varoluşu için asla vazgeçemeyeceği bir yanı temsil etmektedir.
İlk müzik büyük ihtimalle yüreğin çarpması, gök gürültüsü ya da kuş cıvıltısı gibi doğal seslere dayanıyordu. Dünyada ilk kez müzik kavramının ne zaman başladığı tam olarak bilinemiyor. Ancak el çırparak, ıslık çalarak veya taşları birbirine vurarak çıkartılan seslerin zaman içinde belirli bir ritimle tekrarlanmasıyla müziğin başladığı sanılıyor.
Müzik aletleri, doğanın ahengiyle hayatın nabzını simgeler. Telli sazlar cennet seslerini temsil ederken davul ve diğer vurmalı enstrümanlar da çoğunlukla vahiy, çoşku ve ilahi hakikatle ilişkilendirilir. Bazı sazlar ulusların sembolü haline gelmiştir, bazıları da savaş, ruhsal esenlik ya da kutlamayla özdeşleşir.
Bazı uzmanlara göre ise müzik, insanları 30.000 yıl önce Avrupa’da soyları tükenen ‘Neandertaller’den ayıran bir etken olarak düşünülüyor.
Bilinen En Eski Müzik Aleti: Flüt
İlk müzik aletlerinin kamış, kemik, deri, ahşap ve fil dişi gibi doğal malzemelerden yapıldığı biliniyor. Bugüne kadar bulunan en eski müzik aletleri kemik veya
mamut dişinden yapılan flütlerdir.
Çin’de bir mezarda bulunan ve kuş kanat kemiğinden yapılan flüt, M.Ö. 6.000’lerden kalmıştı ve çalışır durumdaydı. Almanya’da Tübingen Üniversitesi arkeologlarından N. Conard, 2008’de Taş Devri’nden kalan flütleri buldu. Mağarada bulunan bir flüt 35 bin yıl
önceden kalan Karbon-14 analiziyle ölçüldü. Akbaba kanat kemiğinden yapılan bu flüt 20 santimetre uzunluğundaydı ve üzerinde 5 delik vardı.
Hindular için Krişna’nın flütü herkese seslenen ebediyetin sesidir. Pasifik’te flüt ruhların sesi, Hristiyanlar içinse tanrısının özlemiyle yanan ruhun simgesidir. Çin mitolojisinde de ahengin temsilidir.
Sümer ve Hititler’de Müzik
Sümer mezarlarında 1920’de, dünyanın en eski arp, ikili flüt, lir ve zilleri
bulundu. Aletlerinin yaşı 2.500 yıl olarak ölçüldü. M.Ö. 2.000’den kalan bir
Sümer kil tabletinde lir üzerine takılan farklı tellerin isimleri yazılıydı. Bu
belge, o dönemde farklı ses tellerinin kullanıldığını kanıtlamış oldu.
Dönemin en gelişmiş ülkeleri olan Sümer, Hitit ve Mısır’da
müziğin de aynı düzeyde geliştiği ve saraylarda saygı gördüğü anlaşılıyor.
Arp
Yahudilik ve Hristiyanlıkta Kral Davud’un amblemi olan ‘arp’ kutsal müziğin sembolüdür ve çoğunlukla meleklerle özdeşleştirilir. Keltlerin baba tanrısı Dagda, mevsimleri doğru sırada tutan sihirli bir arp çalardı. Arp Galler ve İrlanda’nın amblemidir. Arp’ın telleri de bir sonraki yaşama uzanan merdiveni simgeler.
Birçok araştırmacıya göre, ilk telli çalgıların ok yayından çıkan sesten meydana geldiği söylenir. Bu sesten hoşlanan avcı yayına bir ip daha ekleyerek iki farklı yükseklikte müzikal ses elde etmiştir. Böylece insanoğlunun büyük buluşu olan ilk telli çalgının temeli ortaya koyulmuştur.
Gitar
Gitarın tarihinin izi 4000 yıl öncesine kadar sürülebilir. Eski bir Grek çalgısından geliştirildiğine dair iddialarla birlikte, Mağribilerin İspanya’ya getirdikleri ‘ud’dan köken aldığına dair iddialar da bulunmaktadır.. İlk telli çalgıların en eskilerinden biri olan tambur, gitarın atası olarak görülür.
En Eski Gitar ve Tulum Figürü Alacahöyük’te Bulundu:
Alacahöyük’te M.Ö. 1300’den kalan Hitit kaya kabartmasında üç cambaz ve iki müzisyen vardır. Müzisyenlerden biri gitar diğeri ise tulum çalmaktadır. Buradaki gitar, günümüzdekilere çok benzer. Gövdesindeki küçük delikler, sapındaki
çok sayıda perde ve püskülü dikkat çekicidir. Kaya kabartmasının ve gitarın replikaları ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
Davul
Dünya’nın en eski müzik aletlerinden biri olan vurmalı sazlardan biridir. Tasviri sanattaki ilk örneklerine Sümerler’e ait kabartmaların üzerinde rastlanmakta (M.Ö. 3. binyıl) ve elle çalındığı görülmektedir. Daha geç dönemlere ait bir Hitit kabartmasında da (M.Ö. 1. binyıl) iki kişi tarafından ve yine elle çalınırken resmedilmiştir. Buradan, davulun çok uzun bir süre elle çalındığı, tokmağın ise daha sonradan ilave edildiği anlaşılmaktadır.
Davulun diğer adları; köbürge, küvgür, tuğ, tavul, tabıl (babl)dır. Davul çalanlara davulçu, tabilzen, tabbal gibi adlar verilirdi.
Gök gürültüsüyle özdeşleşen davul evrenin yüreğini simgeler. Kozmik dansında Şiva davulun ritmini vurur. Davul insanları duaya çağırır ve çoğunlukla savaşan askerlere eşlik eder.
Kaynakça: Semboller & İşaretler, Alfa Yayıncılık









