Matematik.. Hayatımıza ilkokul zamanları bir daha çıkmamak üzere girmiştir. Girdiği gibi de ülkemizde genelde ön yargılı bir ders, bilim olmayı başarmıştır.
Aslında öyle bir bilimdir ki matematik, kimilerinin hiç sevmemesine okulda dersi olduğu zaman matematiğin kurucusu olan Descartes’e beddualar yağdırmasına rağmen kimilerinin gerçekten kalbini verdiği ve kendini adadığı, adadığı müddetçe de hayatını alt üst edebilecek kapasitede bir bilimdir.
Ama öyle kötü bir alt üst ediş değildir bu hem ne demiş Şems-i Tebrizi “Hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. “Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden iyi olmayacağını?”
İşte tam olarak matematiğin köklü geçmişinin ve geleceğinin insanlar üzerindeki etkisini yaşatabileceği değişimleri anlatmaya çalışıyor bu roman. Matematik gibi geniş bir konuyu işlerken tabii ki sadece matematik biliminden yararlanmıyor Engin Yıldırım; romanın içinde tarih, felsefe, fizik, teknoloji gibi birçok konuya da bilgilendirici şekilde değiniyor. Evrenin yani kozmosun içindeki biz insanların ne kadar küçük olduğunu küçük olsak bile büyük görevlerimiz değerlerimiz olduğundan bahsetmekten de geri kalmıyor. Sonsuzluk ve ölümsüzlük kavramının hem filozoflarca hem günümüz bilim insanlarınca tartışıldığını onların fikirlerini ve teorilerini de bolca görüyoruz. Okurken çoğu yerde onlarla fikir alışverişi yapıyoruz hatta.
Konusuna gelirsek matematikçi bir üniversite hocasının her yıl kendisine eğitmek istediği çömez adı verdiği bir öğrenciyi seçmesiyle başlıyor. Birlikte çıktıkları bu yolda tam anlamıyla matematiğin ve sonsuzluğun dünyasını araştırırken kendi dünyalarında kayboluyorlar. Sonsuzluğu hem kendisi kavramaya çalışan bir öğretmen hem de öğrencisi çömeze kavratmaya çalışırken biz okurlar hem eğlenip hem öğrenmekteyiz. Çoğu hissi gördüğümüz bu romanda bir sayfada aşk, sevgi, umut, hasret duygularıyla gülümserken bir sonraki sayfada hayatın gerçekleriyle baş başa kalıp hayatı sorgulayabiliyoruz.
Gerçek hayatında da matematik hocası olan Engin Yıldırım matematiğe olan aşkını kendisine sığdıramayıp bunu kendi kalemiyle diğer insanlara açmak istemiş ve okurlarınca da bunu başarmıştır. Matematiğe ön yargısı olan her insanın bakış açısını değiştirebileceği ve matematiği sevenlerin de nefesini keseceği bir yapıttır. Ama bizce asıl gizem romanın içine roman saklamış denilecek kadar anlamlı olan “Bir Bölü Sonsuz” başlığında gizlidir.
Kitabı okurken satırlarında sonsuz kez kaybolmak dileklerimizle iyi okumalar Söylenti okurları!
