Oscar ödüllü “Everything Everywhere All at Once“ filmi, “Transparent” televizyon şovu veya çok satanlar listesinden uzun bir süre düşmeyen “Seninle Başlamadı” (It Didn’t Start With You: How Inherited Family Trauma Shapes) kitabı gibi pek çok farklı alanda ve eserde travma mirası kavramıyla karşılaşıyoruz. Bu yapımlar, travmanın uzun süreli etkisini hatırlatıyor ve şiddetli bir geçmişin ağırlığının bu geçmişi doğrudan yaşamayanlar tarafından da hissedilip hissedilemeyeceği sorusunu akıllara getiriyor. Geçmişin nesiller arası etkilerini “fildişi kuleden halka taşıyarak” yeni bir bakış açısı sağlayan pek çok yapım da ilgi çekmeye devam ediyor. Benim de Seninle Başlamadı kitabıyla anlamaya ve çözümlemeye başladığım travma mirası kavramı hayatımızı şekillendirmede nasıl bir etkiye sahip bu yazıda mercek altına alalım.
Travma Nedir?

Travma; kaza, suç, doğal afet, fiziksel veya duygusal istismar, ihmal, şiddet yaşama veya şiddete tanık olma, sevilen birinin ölümü, savaş ve daha fazlası gibi bir dizi sarsıcı olaya psikolojik bir tepkidir. Olaydan hemen sonra şok ve inkar tipiktir. Uzun vadeli reaksiyonlar arasında öngörülemeyen duygular, geri dönüşler, gergin ilişkiler ve fiziksel semptomlar bulunur (apa.org). Travma, vücudumuzda ve zihnimizde kavga veya benzeri tepkileri tetikleyen bir “alarm” başlatır. Bu artan uyarılma durumu, sakin hissetmeyi zorlaştırır ve diğer durumlarda kolayca yeniden etkinleşebilir. Bazı bireyler travma sonrasında zamanla doğal olarak iyileşirken diğerleri bu etkileri travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi travma ve strese bağlı semptomlarla yaşamaya devam edebilir.
Kuşaklararası Travma Kavramı

Kolektif travma, ırksal travma veya nesiller arası travma olarak karşımıza çıkan kuşaklararası travma kavramı; genellikle tarihsel ve kültürel olayların miraslarının gelecek nesilleri nasıl etkilediğini araştırmak olarak tanımlanır. Daha yaygın olarak ise kolonizasyon, kölelik, savaş, şiddet ve soykırım gibi yıkıcı olayların hayatta kalanların ötesindeki topluluklardaki etkilerini anlatır. Bu miras; bireyleri, aile ortamlarını, toplulukların sosyal ekolojilerini ve daha geniş tarihsel anlatıları etkileyebilir. “Dedesi koruk yer, torununun dişi kamaşır” atasözünde de yine bu kavramın izlerini bulabiliriz.
Kuşaklararası travma biyolojiden, öğrenilmiş davranışlardan ve hatta bir grubun kolektif deneyimlerinden kaynaklanabilir. Benim de fazlasıyla ilgimi çeken travma mirası araştırmalarında, travmanın bir kişinin DNA‘sını etkileyebileceği ve travmatik olayı doğrudan yaşamayan nesillerin sağlığını potansiyel olarak değiştirebileceği öne sürülüyor (Zimmerman, 2023).
Yapılan bir araştırmada çalışmacılar; Holokost‘tan kurtulanların ve çocuklarının, DNA’ya bağlanan ve kalıtsal özellikleri veya hastalıkları etkileyebilen, kimyasal etiketler olan “epigenetik belirteçler” olarak bilinen şeyde değişiklik gösterip göstermediğini araştırdılar. Araştırmacılar, bireylerin ve ailelerin çok ötesine ulaşan pek çok tarihi travma mirası gerçeğini ortaya çıkardılar (Zimmerman, 2023). 120 bin Japon Amerikalının, transatlantik köle ticaretinin ve II. Dünya Savaşı sırasında esir kamplarında gözaltına alınan Japon vatandaşlarının torunları gibi belirli bir grup arasında paylaşılan travma deneyimini, bilimsel bir gerçekliğe kavuşturdular. Aynı zamanda köleliğin ve köle ticaretinin Afrikalı Amerikalılar üzerindeki çok kuşaklı etkisi de travma mirası alanında yapılan oldukça önemli ve şaşırtıcı çalışmalardan biridir.

II. Dünya Savaşı sırasında yaşanan Hollanda Açlık Kışı da epigenetik üzerine oldukça dikkate değer bir olaydır. Almanya’nın savaş sırasında Hollanda’yı işgal etmesinden sonra Hollandalı demiryolu işçileri savaş sonlarına doğru giderek zayıflayan Almanya’yı daha da zora düşürmek için greve gitti. Buna cevap olarak Almanya, Hollanda’ya giren gıda kaynaklarını keserek bir sene boyunca ülkeyi açlıkla cezalandırdı. Dört buçuk milyon insan eşine nadir rastlanır bir kıtlıkla yüzleşti.
Kıtlık sırasında hamile olan kadınların bebeklerinde vücut anomalisi, raşitizm ve büyüme gerilikleri görüldü. Aynı zamanda kıtlıktan sonra obezite, diyabet oranları üç kat fazla yükseldi ve meme kanseri gibi hastalıklara yakalanma riskleri beş kat arttı. Bu oldukça ilginçtir çünkü bu çocuklar doğduğunda ortada artık kıtlık yoktu. Annelerin ve çocukların genleri de kıtlık sırasında değişmeyeceğinden durum oldukça şaşırtıcıdır. Peki, çocukların vücudu ana rahmindeki şartları nasıl hatırlayabiliyor ve gelişimlerini nasıl buna göre düzenleyebiliyor? Burada yapılan çalışmalar da yine epigenetik’e işaret ediyor (Evrim Ağacı, 2022).
Travma Mirası Araştırmaları

Kuşaklararası travmanın varlığına dikkat çeken öncü makalelerden biri, Kanadalı psikiyatrist Vivian M. Rakoff ve meslektaşlarının Holokost‘tan kurtulanlar ve aileleri arasındaki uzun süreli travmatik hafızaya odaklandığı araştırmadır. İlginçtir ki araştırmacılar Holokost’tan kurtulan çocuklar arasında yüksek oranda psikolojik sıkıntı olduğunu 1966 yılındaki araştırmalarıyla belgelediler (Canada’s Mental Health, 1966). Holokost’tan kurtulan çocuklarda ebeveynlerine karşı aşırı koruyucu bir tutum, yüksek kontrol ihtiyacı, hayata karşı savunmacı bir duruş ve olgunlaşmamış bağımlılık gibi belirli davranış kalıpları da bu araştırmalarda gözlemlendi. Hafıza ve Holokost çalışmaları, çocukların ebeveynlerinin travmasının yükünü nasıl taşıdıklarını aydınlattı. O zamandan beri nesiller arası travma çalışması farklı bilimsel yönlerde gelişti ve nesiller arası travmanın etkisini daha iyi anlamamızı sağladı.
Icahn Tıp Fakültesi’nden Rachel Yehuda liderliğindeki çalışmalarda ise Holokost’un dehşetini yaşayan insanların kan örnekleri, savaş sırasında Avrupa dışında yaşayan Yahudilerin kan örnekleriyle karşılaştırıldı. Moleküler analizler yoluyla araştırmacılar önemli bir fark buldular: Holokost’a maruz kalan annelerde stres tepkisinin düzenlenmesinde rol oynayan bir DNA segmentinin aktivitesinde değişiklikler gözlemlendi. Holokost’a maruz kalmayan çocuklar da anne karnında bu değişikliklerden etkilendiler. (Biological Psychiatry, 2016). Bu araştırmanın sonuçları kesin olmaktan uzaktır ancak bir nesle verilen çevresel yaraların diğerine bulaşabileceğini ve yaraların kalıcılığını açıkça göstermektedir. Psikiyatri ve sinirbilim profesörü Yehuda, travma mirasına dair araştırmasında ”Nesiller arası travma ile moleküler düzeyde ilginç bir şeyin olduğuna dair bir işaret olduğu açıktır” dedi.
Kişisel Deneyimler Travma Mirasıyla İlgili Neler Söylüyor?

Stephanie Foo, ismi de oldukça etkileyici olan “What My Bones Know? (Kemiklerim Ne Biliyor?)” anısında cezalandırıcı bir kişisel istismar geçmişini ve karmaşık TSSB teşhisi konduktan sonra travmanın nesiller boyunca nasıl miras alınabileceğini araştırdı. Bir röportajında Foo, ”Hepimiz tarihimizin ürünleriyiz” dedi. “Korkularımızı, travmalarımızı, tik ve güvensizliklerimizi taşıyıp ister depresyon dönemi patates salatası tarifi olsun ister köklü bir terk edilme korkusu olsun, onları bir dereceye kadar çocuklarına aktarmamızın gerçekten şaşırtıcı olduğunu düşünmüyorum.”
Foo’nun büyük büyükannesi ve büyükannesi, II. Dünya Savaşı sırasında Japonların Malezya’yı işgalinden ve İngiltere ile Malaya Acil Durumu olarak bilinen bir savaştan kurtuldu. Foo, röportajında “Travma mirasına inanıyorum çünkü büyük büyükanneannem ve büyükannem hayatta kalmak için umutsuzca acele etmek zorunda kaldılar. Bu durum benim de kendi kariyerimi ve hayatta kalma becerilerimi geliştirmede sahip olduğum koşuşturmaya ve endişeme sebep oldu” dedi.

Massachusett Üniversitesi’nden Ed Tronick ise aktarılanın travmatik deneyim değil, hayatta kalanların kaygısı ve dünya görüşü olduğunu söyledi. Holokost’tan kurtulan birçok kişi, dünyanın her an korkunç şeylerin olabileceği tehlikeli bir yer olduğuna dair bir görüş geliştirdi (Zimmerman, 2023). Holokost’tan kurtulan ebeveynlerin ya da ebeveyn adaylarının çocukları, bu korkuyu sezgisel olarak hissettiler. Tronick’e göre ”kaygı algılayıcıları” olan çocuklar, çevrelerinden ipuçlarını alıp bunlara uyum sağladılar. Tronick, ebeveynlerin davranışlarına yanıt olarak bir çocuğun “tehlikeleri anlamasa bile dünyayı tehlikeli olarak deneyimlemeye başladı” dedi.
Travma Aktarma Mekanizmaları: Biyoloji, Aile ve Sosyal Çevre

Araştırmacılar, travmanın nesiller arası aktarımı hakkında biyoloji, sosyal ve kültürel çevrenin bize neler söyleyebileceğini öğrenmek istediler. Kanıtların bazıları zayıf kalsa da, özellikle travmanın nesiller boyunca belirli bulaşma mekanizmaları söz konusu olduğunda bu tür süreçlerin gerçekleştiğine dair geniş bir kabul vardır. Yaşanan travma elbette çocukların geliştiği çevreyi etkileyen psikolojik, sosyal ve ekonomik zorluklar yaratabilir. Hayatta kalanların fiziksel sağlığı ve refahı, onlarca yıl önce meydana gelen sayısız olaydan etkilenebilir.
Şiddete, travmaya ve strese maruz kalmayı inceleyen araştırmacılar bu sarsıcı deneyimlerin sonraki nesilleri nasıl etkilediği konusunda önemli ilişkiler buldular. Çatışma sonrası çocukların deneyimleri, ebeveynlerinin deneyimlerinden güçlü bir şekilde etkilenmektedir. Araştırmalar, özellikle annelerin yaşadığı çatışmadaki stres ve travmayı, hem çatışmalı hem de çatışmasız ortamlarda çocuklarının sağlık ve refah sonuçlarını etkileyen faktörler olarak gördüler. Hamilelik sırasında yoksulluk, yetersiz beslenme, yüksek kaygıya maruz kalma veya zararlı madde kullanımı gibi bir dizi çevresel ve sosyal maruziyetin anne rahminde (utero) bulaşabileceğini ortaya koyan araştırmalar da mevcuttur (Zerla, 2022). Üreme hattında meydana gelen mutasyonların nesiller boyunca kalıtılabildiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır (Evrim Ağacı, 2022).

Travmanın nesiller arası geçişinin tek bir yolu yoktur, tıpkı travma yaşamanın tek bir yolu olmadığı gibi. Kuşaklar arası travma; köklerini bireyin biyolojisinde, ebeveynlerin deneyimlerinde veya bir toplumun çatışmanın sonrasıyla nasıl başa çıktığı konusunda bulabilir. Uzmanlar, travmanın nesilden nesile aktarılabileceği gibi travmayla dayanıklılığın da aktarılabileceğini belirtiyor. Ancak bu dayanıklılık genellikle travmanın orijinal kaynağına ek, aileler ve toplum yoluyla aktarım yollarının da derin bir şekilde anlaşılmasını gerektirir.
Kaynakça
Biological Psychiatry, Vol. 80, No. 5, 2016.biologicalpsychiatryjournal.com/article/S0006-3223(15)00652-6/fulltext
Evrim Ağacı. (2022, 9 Ocak). Epigenetik: Kız Halaya, Oğlan Dayıya mı Çeker? (Video). YouTube. https://www.youtube.com/watch?v=8pE0j6ykcfc
Health and Welfare Canada, 1966. Canada’s mental health, vol. 14.
Pauline Zerla, 2022. The legacy of trauma: Can trauma be transmitted across generations?.
icsr.info/2022/12/15/the-legacy-of-trauma-can-trauma-be-transmitted-across-generations/
Rachel Zimmerman, 2023. How does trauma spill from one generation to the next?. The Wasgington Post.
washingtonpost.com/wellness/2023/06/12/generational-trauma-passed-healing/
Trauma. American Psychological Association.
apa.org/topics/trauma
Trauma Response: Understanding How Trauma Affects Everyone Differently.
health.umms.org/2022/06/08/trauma-response/
Kapak görseli: vice.com


