Sinemanın doğuşuyla birlikte lgbti+ karakterler de sinemada yer almaya başlamıştır. Ancak tabi ki eşcinsel stereotipleriyle birlikte. Hollywood gibi anaakım sinemalarda güldürü ögesi olarak ya da acınıp korkulacak şekilde lanse edilmiştir. 1960’lardan sonra ise tüm ötekilerin (siyahiler, kadınlar, seks işçileri vs.) protestoları sonucu haklarını elde etmesi, lgbti+ bireylerin görünürlüğünde etki etmiştir.
1980’lerde geliştirilen bir kavram olan kuir; sinemada da kendine yer edinmiştir. Kuir sözcüğü, İngilizce de daha önce lgbti+ bireyleri aşağılamak için kullanılan bir sözcüktür. Türkçe anlam olarak ‘tuhaf’, ‘yamuk’, ‘garip’ gibi kelimelerle karşılık bulur. Lgbti+’lar kendilerine karşı kullanılan nefret sözcüğünü benimseyerek, homofobik olan insanların elindeki en güçlü şeylerden birini elde etmiştir; nefret ve üstünlük duygusuyla söylenen kelimeler.
Günümüzde kuir kavramını sadece lgbti+’lar üzerinden tanımlarsak; daha eksik ve daha az kapsayıcı şekilde tanımlarız. Kuir kelimesi; tüm lgbti+ bireyleri kapsamaz ve tüm heteroseksüelleri de dışlamaz. Kendini kuir olarak gören insanlar sadece heteronormatif düzene değil,toplumun yarattığı normallere karşıdır.
Sizler için kuir sinemanın filmlerinden derlemeler yaptık. İyi seyirler dileriz!
Aşk, Büyü vs. (2019)
Süre: 1 saat 36 dakika
Büyükada’da yetişen Eren ve Reyhan, gençliklerinde büyük bir aşk yaşamışlardır. Aileleri bu ilişkiyi duyar duymaz onları ayırır. Varlıklı bir ailenin kızı olan Eren, yıllar sonra adaya döner ve Reyhan’ı hiç beklemediği bir durumda bulur.
Yönetmenliğini 9, Sofra Sırları gibi filmlerle adından söz ettiren Ümit Ünal yapmıştır. Başrollerde ise Ece Dizdar ve Selen Uçer yer almıştır.
Filmin incelemesini okumak için;
Aşk, Büyü ya da Adına Ne Dersen
Lost and Delirious (2001)
Süre: 1 saat 43 dakika
Sessiz , sakin bir genç kız olan Mary, annesinin ölümden sonra, babası ve yeni üvey annesi tarafından bir kız okuluna yatılı olarak gönderilir. Okulda Paulie ve Tory adında iki genç kızla tanışan Mary onlarla aynı odayı paylaşır ve kısa bir süre sonra iki genç kızın birbirlerine arkadaşlıktan öte duygular beslediğini farkeder. Bu ilişki okulda büyük yankı uyandırır.
Filmin başrollerinde; Piper Perabo, Jessica Paré ve Mischa Barton yer almaktadır. Filmin yönetmenliğini ise; Léa Pool yapmaktadır.
The Half Of It (2020)
Süre: 1 saat 44 dakika
The Half Of It, arkadaşına sevdiği kızı etkilemesi için yardım etmeye çalışırken, kendisinin de aynı kişiden hoşlandığını fark eden genç bir kızın hikayesini konu ediyor. Utangaç bir kız olan Ellie Chu, derslerinde oldukça başarılı olan bir lise öğrencisidir. Okulun futbol takımındaki öğrencilerinden olan Paul, okulun en havalı kızını etkilemenin yolunu arar. Bunun için de Ellie’den yardım ister. Paul’a yardım etmeyi kabul eden Ellie, bu süreçte kendilesi ile ilgili farkında olmadığı gerçeklerle yüzleşir. Ellie, Paul’un etkilemeye çalıştığı kızdan hoşlandığını fark edince, işler içinden çıkılmaz bir hal alır.
Filmin yönetmenliğini Saving Face filmi ile de tanınan Alice Wu yapmıştır. Başrollerinde ise; Leah Lewis, Alexxis Lemire ve Daniel Diemer yer almaktadır.
Filmin incelemesini okumak için;
The Half of It: Her Aşk Hikayesi Romantik Değildir
My Own Private Ohio (1991)
Süre: 1 saat 44 dakika
Portland’ta geçen hikaye sokaklarda yaşayan iki erkek fahişenin hayatlarına ve aralarındaki ilişkiye odaklanıyor. Mike, ailesi tarafından terkedilmiş, hayatı sokaklarda geçmiş, sessiz bir gençtir. Aynı zamanda da narkolepsi hastasıdır. Öte yandan Scott, kendini erkeklere ve kadınlara satmasına rağmen heteroseksüel olduğu konusunda ısrar eden, varlıklı bir ailenin oğludur. Onun için fahişelik, geçinmek için para kazanmak zorunda olan Mike’ın aksine sadece keyfidir. Gizliden gizliye Scott’tan hoşlanan Mike, annesini bulmayı kafasına koymuştur. Onu bulmak için Idaho’ya, oradan da İtalya’ya giden ikilinin bu yolculuk sonrası hayatları tamamen değişecektir.
Gus Van Sant’ın William Shakespeare’in 4. Henry ve 5. Henry oyunlarından uyarladığı film, şiirsel anlatımı ve oyunculuklarıyla izlenmeyi hakediyor. Filmin başrollerinde; Keanu Reeves ve River Phoenix yer almaktadır. 1993 yılında hayatını kaybeden River Phoenix’in önemli filmlerinden biri olan Benim Güzel Idaho’m, oyuncuya Venedik Film Festivali’nde de en iyi erkek oyuncu ödülünü getirmişti.
Girl (2018)
Süre: 1 saat 45 dakika
Yönetmen Lukas Dhont 2018 yılında Cannes Film Festivali‘nde En İyi İlk Film dahil dört dalda ödül kazanan filmi, 2009’da Belçika’da bir gazetede okuduğu haberden yola çıkarak çekmiştir. Filmde profesyonel bir balerin olmak için çabalayan 15 yaşındaki trans birey Lara’nın hikâyesi anlatılıyor. Lara, çocukluğundan beri bir balerin olmayı hayal etmiştir. Yalnızca kadınların kabul edildiği bir bale okuluna girmeyi başardığında hayallerine çok yaklaştığını düşünür. Ancak bir yandan ergenliğin getirdiği bazı gelgitlerle başa çıkmaya çalışırken bir yandan da bale eğitimindeki zorlukları aşması gerekmektedir.
A Fantastic Woman (2017)
Süre: 1 saat 44 dakika
Marina, kendinden yaşça büyük olan sevgilisiyle mutlu bir ilişkisi olan trans bir kadındır. Gündüzleri garsonluk yapan Marina, geceleri ise gece kulübünde şarkı söyleyerek hayatını devam ettirmektedir. Marina’nın bu düzenli hayatı, sevgilisinin ani ölümü ile birlikte tepetaklak olur. Artık Marina, hem geride ve yalnız kalmışlığın ağırlığı hem de kendisini dışlayan, hırpalayan bir toplumla mücade etmek zorunda kalır. Yoldaşının zamansız ölümünden sonra, Marina’ya dair her şey sorgulanmaya başlar. Orlando’nun ölümündeki etkisi, alışılmamış ilişkileri ve en önemlisi de kaybettiği sevgilisinin ardından yas tutma hakkı…
Sebastián Lelio‘nun yönettiği, senaryosunu Gonzalo Maza ile birlikte kalema aldığı filmin başrollerinde Daniela Vega, Francisco Reyes ve Luis Gnecco yer alıyor. 2018 yılında Yabancı Dalda En İyi Film Oscar‘ı kazanmıştır.
Orlando (1992)
Süre: 1 saat 34 dakika
400 yıllık zaman dilimini hiç yaşlanmadan, iki farklı cinsiyette yaşayan İngiliz aristokrat Orlando’nun öyküsü. Sally Potter’ın cinsel kimliği sorguladığı filmde, Kraliçe Elizabeth’in haznedarı bir erkek olarak hayata başlayan Orlando, inişli çıkışlı, arayışlar içerindeki yolculuğunun ortasında mucizevi bir şekilde bir kadına dönüşüyor. Virginia Woolf’un romanından uyarlanan, fantastik öğelerle bezenmiş, keskin mizah ve çarpıcı imgelerle yüklü bir macera.
Filmin yönetmen koltuğunda Sally Potter oturmaktadır. Filmin başrolünde ise Tilda Swinton yer almaktadır.
Filmin incelemesi için;
Suni Cinsiyet Rollerinin Yıkımı: Orlando
Zenne (2011)
Süre: 1 saat 39 dakika
Doğulu muhafazakâr bir ailenin çocuğu olan Ahmet, cinsel kimliğini saklamadan zennelik yapan Can ve Alman fotoğrafçı Daniel’in İstanbul‘da kesişen dostluk hikayesini konu alan film, birbirinden çok farklı olmalarına rağmen hayatları kesişen 3 kişinin dramasını beyazperdeye taşıyor.
Ülkemizin hala kanayan yaralarından biri olan cinsel kimliğini açıklama, özgürce yaşama ve yaşayamama temalarına odaklanan film, ‘erkek olmak’ ile bir tutulan askerlik tabusuna parmak basıyor.
3 sene önce bir cinayete kurban giden Ahmet Yıldız‘ın yakın arkadaşları olan M.Caner Alper ve Mehmet Binay tarafından çekilmiştir. Yıldız’ın gerçek hayat hikâyesinden uyarlanan yapımın başrollerini Kerem Can, Erkan Avcı ve Giovanni Arvaneh paylaşmaktadır.
Le Fate Ignoranti (2001)
Süre: 1 saat 46 dakika
Antonia ve kocası Massimo, Roma yakınlarında mütevazi bir hayat süren sıradan bir çifttir. Ancak bu sıradan yaşam Massimo’nun ani bir trafik kazasında hayatını kaybetmesi üzerine değişir. Antonia, Massimo’nun ofisinden gelen kişisel eşyalarına göz gezdirirken esrarengiz bir tabloyla karşılaşır. Bunun üzerine kocasının sağlığında kendisini aldattığından şüphelenmeye başlar ve bilinmeyeneri çözmek için esaslı bir araştırmaya girişir. Fakat elde ettiği sonuç zannettiğinden de ilginç olacaktır.
Ferzan Özpetek filmografisinin başarılı filmlerinden biri olan Cahil Periler, yurtdışında bir hayli sükse yapıp büyük bir gişe hasılatı elde etmişti.
120 battements par minute (2017)
Süre: 2 saat 23 dakika
1990’ların başlarıdır, AIDS yıllardır öldürmektedir. Act Up-Paris de AIDS ile mücadele için kurulan sivil örgütlerden biridir. Nathan’da toplumun bilgisizliği ve duyarsızlığı ile mücadele veren, ilaç şirketlerinin çıkarcılığına karşı savaşan bu gruba katılmıştır. Şiddetli tartışmalar, eylemler ve coşkulu dans partilerinin kendisine yeni yer edinen Nathan, grubun radikal gücü Sean’a aşık olur. Yaşadığı tutkulu aşk ve AIDS karşı verdiği mücadele kendisini yeniden inşa etmesine neden olacaktır.
Robin Campillo‘nun yazıp yönettiği filmin oyuncu kadrosunda Nahuel Pérez Biscayart, Arnaud Valois, Adèle Haenel, Antoine Reinartz, Félix Maritaud gibi isimler yer alıyor.
Filmin incelemesi için;
Kalp Atışı Dakikada 120: Aşk, Dostluk, Aktivizm ve AIDS
La mala educación (2004)
IMDb: 7,4
Süre: 1 saat 46 dakika
İspanyol sinemasının nevi şahsına münhasır yönetmenlerinden biridir Pedro Almodóvar. Gerçekten de birbirinden sıradışı yapımlarla sadece Avrupa’da değil; okyanus ötesinde de hatırı sayılır bir izleyici kitlesine ulaşmayı beceren yetenekli bir sinema adamı. Kötü Eğitim‘de de İspanya’daki tuhaf hayatlar arasında bir yolculuğa davet ediyor sinemaseverleri. Bu defa iki erkek çocuk, Ignacio ve Enrique, 60’lı yılların İspanya’sındaki bir katolik okulunda öğrencidirler. Burada geçirdikleri zaman boyunca aşkı, sinemayı ve korkuyu keşfedeceklerdir. Okulun müdürü ve edebiyat öğretmeni Peder Manolo, bu keşiflerin hem şahidi olur, hem de bir parçası… Üç karakter yıllar sonra, 70’lerde ve 80’lerde, iki kez daha aynı mekanda bir araya gelecekler. Bu karşılaşmalar aralarından birinin yaşamı ve ölümü için belirleyici olacak.
Filmin incelemesi için;
Kötü Eğitim: Almodóvar Sinemasına Bakış
Moonlight (2016)
Süre: 1 saat 51 dakika
İnsan ilişkileri ve insanın kendini keşfetmesi hakkında bir film olan Ay Işığı, genç siyahi bir adamın çocukluğundan yetişkinliğe kadar Miami‘nin zor bir mahallesinde, hayatta kendine yer edinme savaşını ve büyüme hikayesini anlatıyor. Chiron‘un hayatının 3 ayrı dönemini anlatan film kahramanın annesi ile ilişkisine, okul hayatına, romantik ilişkisine, iş hayatına ve uyuşturucu satıcılığı yapan Juan ile olan ilişkisine değiniyor.
Onlarca ödüle ve adaylığa layık görülen filmin yönetmenliğini ve senaristliğini Barry Jenkins üstleniyor. Oyuncu kadrosunda ise Mahershala Ali, Shariff Earp, Duan Sanderson, Janelle Monáe ve Naomie Harris gibi isimler bulunuyor.
Filmin incelemesi için;
Film Analizi: Moonlight -Ay Işığı-
Tom Boy (2011)
Süre: 1 saat 22 dakika
10 yaşındaki başkarakter Laure’nin yeni taşındığı mahalledeki yeni arkadaşlarına kendini erkek olarak tanıtmasıyla gelişen durumları ele alır. Laure, evde ailenin büyük kızı olma görevini üstlenirken, oyun arkadaşları arasında Michael olarak, hissettiği, istediği kimliği yaşamaya başlar. Zamanla ikisinin arasında kalışının ve yakın zamanda bu oyunun bozulacağı gerçeğinin dramı, başta Laure ya da Michael’ı canlandıran Zoé Héran olmak üzere, çocuk oyuncuların samimi ve doğal oyunculuklarıyla hayat buluyor. Filmin yönetmen koltuğunda ise usta yönetmen Céline Sciamma yer almaktadır.
J’ai tué ma mère (2009)
Süre: 1 saat 36 dakika
Özellikle muhafazakâr toplumlardaki varlıklarıyla büyük çatışkılar yaşayan eşcinseller, görece uygarlaşmış toplumlarda da büyük sıkıntılar çekiyorlar. İşte Xavier Dolan‘ın yazıp yönettiği bu ilginç filmde, bir annenin homoseksüel evladıyla kurduğu ya da kuramadığı gerilimli ilişkinin yansıması aktarılıyor. Cannes 2009’da bir hayli ses getiren “Annemi Öldürdüm”ün merkezinde eşcinsel lise öğrencisi Hubert var; onun en yakınındaki, aynı zamanda da en uzağındaki insan ise biricik annesi Chantale! Aralarındaki aşk-nefret ilişkisi öyle boyutta ki çocuk, okuldayken annesinden ölmüş gibi bahsedebiliyor. Birlikte olduklarında ise mekan gözetmeksizin didişiyorlar. Hubert, annesinin yalan ve dolanlarından bıkmış, suçluluktan bunalmış, onu hor görmekten kendini alamıyor. Bu aşk/nefret ilişkisinin kafa karışıklığıyla Hubert ergenliğin derin sularına sürükleniyor.
Dönersen Islık Çal (1993)
IMDb: 7,5
Süre: 1 saat 39 dakika
İstanbul‘un en görkemli mevkilerinden biridir Beyoğlu, İstiklal Caddesi… Ancak gece olup ışıklar sönmeye başladığında bin türlü pislik belirir bu karanlık sokaklarda… Toplumdan dışlanmış, ötekileştirilmiş insanların dramı işte böyle anlarda yoğunlaşır. İşte doğuştan kaybedenlerden biri de kirli bir barda barmenlik yapan bir ‘cüce’dir. Cücenin yolu bir gün bir fahişelik yaparak geçinen bir travestiyle kesiştiğinde bu iki dışlanmış, iki istenmeyen insan arasında kadere ve hayata meydan okuyan bir dostluk başlar. Bu dostluk kendilerini öteleyen topluma karşı yapılmış bir başkaldırı niteliğindedir.
90’lı yıllarda sıkça karşılaştığımız karanlık atmosferli ve melankolik filmlerden biri olan yapıt özellikle başrollerindeki Fikret Kuşkan ve Mevlüt Demiryay‘ın performanslarıyla ilgiyi hak ediyor.
A Single Man (2009)
Süre: 1 saat 39 dakika
Hollywood sinemasında uzun yıllar boyunca bir tabu olarak varlığını sürdüren eşcinsellik olgusuna bakış açıları, özellikle doksanlı yıllar sürecinde çekilen cesur filmler yoluyla olumlu anlamda değişmeye başladı. İşte benzer minvalde bir içeriği olan bu film de, hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından övgüyle karşılandı. “Tek Başına Bir Adam” adlı bu dramın yönetmeninin, dünyaca ünlü moda tasarımcısı Tom Ford olması da enteresan bir ayrıntı olarak göze çarpıyor. Christopher Isherwood’un aynı adlı romanından uyarlanan filmde, orta yaşlı, eşcinsel bir İngilizce öğretmeninin uzun yıllar birlikte olduğu sevgilisinin ölümünün ardından yaşadığı bir günü anlatılıyor. İlk uzun metraj denemesi olduğu için Tom Ford’un finansmanını bizzat karşıladığı bu filmdeki performansıyla Colin Firth, En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar’a adaya gösterildi.
Call Me By Your Name (2017)
Süre: 2 saat 12 dakika
1983 yılı yazı sırasında 17 yaşındaki Amerikalı-İtalyan Elio Perlman; günlerini ailesinin İtalya’nın kuzeyindeki 17. yüzyıldan kalma villasında klasik müzik yaparak, okuyarak ve arkadaşı Marzia ile flört ederek geçirmektedir. Elio, Greko-Roma kültüründe uzmanlaşmış seçkin bir profesör olan babası ve onu elit kesim meyveleriyle, doğal lezzetlerle şımartan, çevirmen olan annesi Annella ile bir arada olmaktan ziyadesiyle memnundur. Elio’nun olgunluğu ve entelektüel birikimi, onu tam teşekküllü bir yetişkin gibi gösteriyor olsa da, özellikle kalpteki konularda onun hakkında hala masum ve biçimlenmemiş olan çok şey vardır. Bir gün, doktorasını sürdüren büyüleyici bir Amerikalı bilim adamı olan Oliver Elio’nun babasına yardım etmek göreviyle yıllık yaz stajyeri olarak villaya gelir. Güneşin ışıltılarının arasında Elio ve Oliver hayatlarını sonsuza dek değiştirecek bir yaz boyunca yeşermekte olan arzunun güzelliğini keşfedeceklerdir…
Ünlü yönetmen Luca Guadagnino‘nun senaristlerinden biri olduğu ve yönettiği filmin oyuncu kadrosunda ise Armie Hammer,Timothée Chalamet, Elena Bucci, Vanda Capriolo, Amira Casar, Timothée Chalamet, Victoire Du Bois ve Esther Garrel yer alıyor.
Filmin incelemesi için;
Büyülü Bir Yaz Aşkı Hikayesi: “Call Me By Your Name”
C.R.A.Z.Y (2005)
Süre: 2 saat 9 dakika
Beaulieu ailesinin dördüncü çocuğu Zachary‘dir. Annesi Laurianne, “Noel gecesi” doğan ve saçında beyaz tutam bulunan Zachary’in İsa tarafından kutsanmış bir çocuk olduğunu düşünür. Annesinin korumacı tavrına karşı, hayat Zachary için hiç de kolay değildir. Hiç anlaşamadığı erkek kardeşleri ve oğullarından beklentisi büyük olan babası Zachary’in özgür yaşamı için sorundur.
Farklı giyim tarzı ve Tanrı yerine David Bowie‘ye dua etmeyi tercih eden Zachary’in esas sorunu içten içe hayran olduğu babasıyladır. Maço bir erkek sayılabilecek homofobik babası Zac’in yeterince erkeksi olmadığını düşünmektedir. Zachary gizli bir eşcinseldir ancak iç dünyasında kendisiyle çatışmakta ve aile ve toplum baskıyla birlikte eşcinselliğini kabullenmek istememekte ve bu yönüyle gizli bir homofobiktir.
Todo sobre mi madre (1999)
Süre: 1 saat 41 dakika
Madrid‘te yaşayan yalnız bir anne olan Manuela, henüz 17 yaşındaki oğlunun doğum gününde hayatını kaybetmesine tanık olur. Genç Esteban, başarılı bir yazar olmayı ve bir gün babasının kim olduğunu öğrenebilmeyi umarak yaşamıştır. Oğlunun günlüğünü okuduktan sonra Manuela, Barcelona’ya gidip oğlunun babasını aramaya koyulur. Bu süreç yaşayacakları aşk, dostluk ve keder dolu anlara sebep olur.
İspanyol sinemasının dahi yönetmeni Pedro Almodóvar’ın uluslararası arenada da büyük yankı uyandıran, hatta Oscar kazanan yapıtı son derece hüzünlü ve de eğlenceli bir başyapıt.
Filmin incelemesi için;
Annem Hakkında Her Şey: Aile Kavramına Bakış
Portrait de la jeune fille en feu (2019)
Süre: 2 saat 2 dakika
18. yüzyılda, bir ressamın modeliyle aşkını anlatıyor. Ressam Marianne’a, manastırdan henüz çıkan ve evlenmek üzere olan genç Héloïse’in portresi sipariş edilir. Ancak Marianne, bu portreyi Héloïse’dan habersiz çizmelidir. Bu kısıtlamanın önüne geçmek için Marianne, gönülsüz gelin adayı Héloïse’i önce gözlemler sonra da onunla yakınlaşır.
Yüzyıllar boyu gözardı edilen ve yapıtları unutulan kadın ressamlardan esinlenen yönetmen Céline Sciamma’yı yönettiği Tomboy ve senaryosunu yazdığı Kabakçığın Hayatı ile tanıyoruz.
Filmin incelemesi için;
Portrait of a Lady On Fire: Feminist bir Orpheus Hikayesi
Kaynaklar
https://mubi.com/tr
https://www.beyazperde.com/
https://www.sinemalar.com/






















