Kimsin Sen?’Sofinin Dünyası

Elif Darıcı
Elif Darıcı
"ben seninle karşılaşacağımı bilsem başka türlü yetiştirirdim kendimi"
spot_img

Okuruna felsefe ilgisi uyandıran, felsefeyi sevdiren bir kitap “SOFİNİN DÜNYASI”.

Sofinin Dünyası 1991 yılında Jostein Gaarder tarafından ele alındı. Oslo Üniversitesi’nde Felsefe Tarihi okuduktan sonra öğretmenliğine başlayan Gaarder, kendisini felsefeye ve felsefenin insanlar tarafından sevilmesine adadı. Yazarın dünya çapında tanınmasını sağlayan eseri ise Sofinin Dünyası oldu.

Gaarder, esasında idealist olan bir öğretmendir ve okullarda felsefe eğitiminin yeterli olmadığını düşünmektedir. Felsefeyi öğrencilere ve genç kuşaklara en iyi şekilde nasıl öğretebilirim düşüncesiyle roman içinde roman denilebilecek bir kurguyla   felsefeyi, felsefecilerin ve felsefe ekollerinin düşüncelerini, vardıkları sonuçları teori ve kuramlarını ele aldığı aslında felsefe öğretisi olan Sofinin Dünyasını kaleme almıştır.

Her ne kadar kitabın amacı yazarın öğrencilerine ve genç kuşaklara felsefeyi sevdirmek, ilgi uyandırmak olsa da günümüz itibariyle Sofi’nin Dünyası, okullarda ders kitabı niteliğinde okutulan ve her kuşağa hitap eden, “canlı” niteliğine haiz bir yapıt olarak raflarda yerini almaktadır.

“KORKARIM HİÇBİR ŞEY GERÇEK DEĞİL”

Yazar, felsefe 101 niteliğinde olan eserinde mitolojiden başlayarak, Demokritos’tan Descartese, Locke’dan Hegel’e, Kierkegaard’dan Freud’a uzanan felsefe zincirini her insanın anlayabileceği düzeyde kaleme almıştır ve yazar tarafından okuruna net bir şekilde bilgileri aktarılmıştır. Bu bakımdan da eser, temel amaç olarak felsefe tarihini ve önemli felsefeciler ile onların görüşlerini anlatmayı amaçlamış,  felsefe tarihini eğlendirerek öğretmek maksadı ile  bir roman kurgusu içinde felsefi konuları, görüşleri ekolleri anlatmıştır. Adeta “eğlendirerek felsefeyi nasıl öğretebilirim” düşüncesiyle kaleme alınan ve 41 dile çevrilen bu yapıt dünyada en çok satanlar arasında yer almaktadır.

Gaarder, felsefi sorular sorarak herkese düşündürmeyi ve eleştiri yaptırabilmeyi amaçlamıştır.  Roman bir sonraki satırda ne olacak diye merak uyandıran olay örgüsü içinde tüm felsefe tarihini Antik Yunan felsefecilerinden başlayarak, İskandinav mitolojisini, Antik Yunanlı filozofları, Helenistik dönem  filozoflarından modern felsefeye kadar  inerek  günümüze kadar gelmektedir. Aynı zamanda eser olay örgüsü ve  filozofları, ekolleri, görüşleri ve kuramları anlatan başarısı ile edebiyat  ve  mistik tarihin başyapıtlarından biridir.

Kitabı özetleyecek olursak; annesi ile sıradan bir hayat yaşan 15 yaşındaki Sofi, okuldan eve geldiğinde posta kutusunda adına gelmiş bir mektup olduğunu görür. Mektubun kendi adına olduğuna şaşırmıştır. Ancak asıl kendisini “girdaba” sürükleyecek olan “kimsin” sorusu ile kim olduğunu ve varlığını sorgulama sürecine girmiş bulunmaktadır. “Kimsin” sorusu, Sofi için sonun başlangıcı olmuştur. Peki ama KİMSİN Sofi?

Sofi’nin posta kutusuna gelen mektup sadece bir kerelik değildir. İlerleyen günlerde Sofi her birinin içinde değişik ve düşündürücü soruların bulunduğu zarfları posta kutusunda bulmaya başlamıştır. Mektupları okudukça kim olduğunu ve varlığını sorgulama süreci başlamış, sorular içerisinde sorular sorarak kendi benliğini, filozofların ekolleri ve kuramları doğrultusunda bulmaya çalışmaktadır. Her gelen mektupta felsefenin başlangıcını, filozoflara dair bilgilerin yer aldığını fark etmiş ve aslında kendisinin “felsefe kursu”nda olduğunu düşünmeye başlamıştır. Peki ama bu kursun hocası kim Sofi?

ALBERTO KNOX! Sofi ile uzunca bir süre sadece mektupları ve telefonları ile iletişime geçen, Sofi’nin felsefe kursu hocası Alberto Knox. Alberto tarafından kaleme alınan her bir mektupta birbirleri ile bağlantılı olan sorular vardır. Sorular ile felsefe derslerini anlatarak Sofi’nin sorgulamasını sağlamıştır. Felsefe kursu “eğitimini” ilk çağlardan başlayarak günümüze kadar olan felsefi sorular ve cevapları taşımaktadır.

Sofi’nin posta kutusuna gelen zarfların bir sonu olmadığı gibi aslında her şeyin kendi iç sesi olduğu “roman içinde roman” olarak hazırlanmış olan bu yapıtta, kitabın sonlarına doğru anlaşılmaktadır.  Sofi, Hocası Alberto ile birlikte gerçekte olmadıklarını  ve  Lübnan’daki bir BM taburunda görevli olan bir binbaşının kızına doğum günü hediyesi olarak yazdığı bir romanın kahramanları olduklarını anlayacaktır.

Gaarder tarafından okurlarına dünyayı oldukları gibi kabullenmeyip var oluşlarını, kim olduklarını, neden ve nasıl yaşamaları hakkında sorgulamaları gerektiği bilinci aşılanmak istenmiştir.

Dünyanın dört bir yanına ulaştığı yapıtı ile amacına ulaştığı varsayılmaktadır. O halde; “Hayatta en önemli şey nedir?” diye açlık çeken bir ülkede birine bu soruyu sorarsak cevap “yemek” olacak. Donmakta olan birine aynı soruyu sorarsak cevap “sıcak” olacaktır. Kendini yalnız ve çaresiz hisseden birine soracak olursak cevap mutlaka “diğer insanlarla beraber olmak” olacaktır. Ama bütün bu  ihtiyaçlar giderildikten sonra, bütün insanların ihtiyacı olan bir şey var mıdır hâlâ? Filozoflar buna evet diye cevap verir. Onlara göre insan sadece ekmekle yaşayamaz. Tabii ki bütün insanlar yemek yemelidir. Ayrıca sevilmeye ve ilgi görmeye ihtiyaçları vardır. Ama bütün insanların ihtiyacı olan bir şey daha vardır: Kim olduğunu ve neden yaşadığını bilmek.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks