Jane Austen Hakkında Bahsedilmeyenler

Yazı İçindekiler [hide]

Alara Akgün
Alara Akgün
“Bütün yaşam bir hikâyedir ve biz de onun içindeyiz.”
spot_img
spot_img
Tahminen 1920 senesinden çekilen bir fotoğraf/ Jane Austen’ın Steventon’da bulunan eski evi (Hulton Archive/Getty Images)

Jane Austen, 16 Aralık 1775 tarihinde İngiltere’nin Steventon kentinde doğmuştur. Kendisi eserleriyle 19. yüzyıl kadınının hayatını anlatmasının yanı sıra sosyal anlamda gözlemci oluşu ve nükteli tonuyla tanınan bir yazardır. Ebeveynleri George ve Cassandra Austen’dir. Babası bir papaz, annesi ise aristokrat bir aile olan Leigh ailesinin seçkin mensuplarındandır. Austen ailesi, sanatı sevmiş ve birbirlerine kitap okumaktan da oldukça zevk almışlardır. Steventon’da şehirden uzak bir papaz evinde yaşamışlardır. Jane, zamanının önemli bir kısmını orada hikâyelerini tasarlayarak geçirmiştir. Toplamda altı erkek kardeşi: James, George, Charles, Francis, Henry ve Edward; bir tane de Cassandra adında ablası vardı. Ablası Cassandra, Jane’in ömür boyu en büyük sırdaşıydı.

Kalemi güçlü yazar Jane Austen, 1816 yılında nedeni bilinmese de Addision hastalığı olarak düşünülen bir hastalıktan muzdarip olmaya başladı. Tedavi için Winchester’a giden Jane, 1817 yılında 41 yaşında hayatını kaybetti. Ölümünden sonra ise iki romanı İkna, orijinal adıyla Persuasion, ve Northanger Manastırı, Northanger Abbey, yayımlanırken diğer bir romanı ise ölümünün ardından yarım kalmıştır.

Jane Austen’ın tıpkı ailesi gibi uzun burun ve kahverengi gözlere sahip olduğu da düşünülmektedir.

1- Austen ailesinin içinde bulunduğu düzen, Jane Austen’ın yarattığı karakterlerden oldukça farklıydı. Hikâyelerinin ana karakterlerinden sadece iki tanesi kendilerinden büyük erkek kardeşe sahipti.

2- Austen’ın annesi çocuklarını 3 aydan 4 aya kadar bir süre boyunca emzirdi. Ardından ise sütten kesilip kırsala götürüldüler. Kimlikleri belirlenmeyen kişiler tarafından orada büyütüldüler. Yürümeyi, konuşmayı öğrendiler. Hatta bu kadınların sorumluluğu altında oldukları süre zarfı içinde tuvalet eğitimini de aldılar. George dışında hepsi de yaklaşık 18 aydan 2 yıla kadar onların yanında yetiştirilip ailelerinin evlerine geri döndüler. George ise başka bir aile tarafından alındı. Çocuğun o zamanlar zihinsel birtakım problemlerinin olduğuna da inanılır.

Jane Austen’a ait The Rice Portrait, İngiliz ressam Ozias Humphry (1742-1810). (AFP Photo/Stan Honda)

3- Yazarın yalnızca çok az gerçek portresi günümüze kadar gelmişken Austen’ın görünüşü oldukça tartışılmaktadır. Bu portreye sahip olan ailenin ardından ismini alan “The Rice Portrait“in –her ne kadar resimdeki kızın kimliği yıllardır hâlâ merak konusu olsa da- yazar Jane Austen’ın 13 veya 14 yaşlarındaki hâlini gösterdiği söylenir.

4- Austen, eğitime son derece önem veren bir ailede büyüdü. Jane’in okula gitmesi zorunlu olmamasına rağmen ailesi hem onu hem de kız kardeşini yatılı bir okula gönderdi. Reading’deki yatılı okullarının ilk zamanlarında Jane ve ablası, neredeyse tifo hastalığından ölüyorlardı.

5- Austen, 12 yaşındayken bu eğitimini tamamladı. Eğitiminin ardından rahatı bulduğu yer ise okumaya başladığı alan olan aile kütüphanesiydi.

6- Asla bıkmayan ve oldukça da hırslı bir okuyucuydu. Bunun yanında ise Alexander Pope ve Samuel Johnson‘ın ahlâki makalelerinin de büyük bir hayranıydı. Fransız öykülerini okumakla birlikte gotik romanlara da ilgisi vardı.

Charles Edmund’a ait bir çizim (1870-1938) Jane Austen, Pride and Prejudice

7- İlk dört romanını anonim bir şekilde yayımlarken Mansfield Park‘a kadar adı artık bilinir olmuştu. Özellikle de erkek kardeşi, bu konuda baklayı ağzından kaçırmaya oldukça meyilliydi.

8- Akıl ve Tutku, orijinalinde Elinor ve Marianne adına sahipken “By a Lady” imzasını taşıyarak belki de bir şekilde kadın kimliğini açığa çıkarıyordu. Bu eserini takip eden diğer romanı Gurur ve Önyargı yani Pride and Prejudice, aslında First Impressions adını alırken Akıl ve Tutku‘nun yazarından” imzasını taşıyordu.

9- Pride and Prejudice adını almasında Austen’ı etkileyen şey ise Fanny Burney‘nin Cecilia romanıydı. Burney’nin kitabının son paragrafında baş harfleri büyük bir şekilde üç kez “Pride and Prejudice” ifadesi görülmektedir.

10- Austen, bir kadının eğer gerçekten aşık değilse evlenmemesi gerektiğine inanıyordu. Öyle ki yeğeni Fanny Knight’a da şunları söylemiş,

Sevgisiz bir evlilik dışında her şey tercih edilebilir ya da katlanılabilir şeylerdir.

11- Austen’ın aşk hayatını düşününce ise akla sıklıkla gelen isim Tom Lefroy oluyor. İrlandalı adamın, Austen’ın yaşadığı yere yakın akrabaları vardı. Austen, Cassandra’ya adamdan “tam bir centilmen, yakışıklı ve hoş bir beyefendi” olarak bahsetmiştir. Aralarındaki ilişkinin sadece bir flörtten mi ibaret olduğu; yoksa derin bir ilişki mi olduğu hâlâ tartışılmaktadır.

12- Biyografiler yazan, Jane Austen: An Unrequited Love‘ın yazarı Andrew Norman, Austen’ın Devon’da gezisi sırasında tanıştığı Samuel Blackall adında bir rahiple de aşkı bulmuş olabileceği ihtimali üzerinde durmaktadır. Norman, Austen’ın çok sayıda mektubunda Blackall’ın adının geçtiğini söylüyor. Hatta ablası Cassandra’nın da aynı adama karşı hislerinden dolayı Jane ile aralarının kısa süreliğine de olsa açıldığı düşünülüyor.

13- Austen, bekar bir kadın olarak hayata gözlerini yummasına rağmen 20’li yaşlarının sonlarındayken yakın arkadaşlarının genç kardeşi Harris Bigg-Wither‘ın evlilik teklifini kabul etmişti. Ertesi gün ise bu teklifi geri çevirdiğini söyleyerek kararından döndü. Jane gibi ablası da hiç evlenmedi.

14- Doğa bilimci Charles Darwin, bir Jane Austen hayranıydı. Tüm romanlarını neredeyse ezbere bildiği bile söylenirdi.

15- 1797’nin Kasım ayında Austen’ın babası, bir Londra yayınevi olan Cadell & Davies‘in sahibi Thomas Cadell‘a hoş bir mektup yollayarak Gurur ve Önyargı‘nın eski bir versiyonunun yayımlanmasını teklif etse de Cadell, bakmaya bile tenezzül etmeden bu teklifi geri çevirmiştir. Bu tekliften 16 sene sonra 1813 yılında yayımcı Thomas Egerton farklı bir tutum sergilemiştir. Akıl ve Tutku çoktan yayımlanmışken Gurur ve Önyargı‘yı gören Egerton, romanın büyük bir başarı elde edeceğini tahmin etmiştir.

16- Jane Austen’ın hikâyelerini Chawton Cottage‘da yaşarken her gün bu masada, bir camın kenarında yazdığı söylenir.

Jane Austen’ın yazı masası, İngiltere Chawton’daki eski evinde sergilenmektedir.

17- Austen, 36 yaşına gelene kadar maddi anlamda hiçbir şey kazanmadı. Çoğunlukla ailesinden gelen harçlıklarla geçiniyordu. Akıl ve Tutku yayımlanmaya başladığında ise artık para kazanmaya başladı.

18- Austen, yaşadığı dönemde çok da parlayan bir isim değildi. Ölümünün hemen ardından yayımcısı son iki kitabının kopyasını ortadan kaldırdı. Büyük bir yazar olarak tanınıp övgüler almaya başladığı zaman ise Victoria Dönemi’ydi.

19- Austen, Sir Charles Grandison adında kısa bir oyun yazdı. Mektuplardan oluşan romanı Lady Susan‘ı 1794 yılında bitirmeden önce bu oyunun üzerinde çalıştı. Ölümünün ardından 1875 yılına kadar ise bu eseri hiç yayımlanmadı.

20- Austen, hikâyeleriyle ve düzgün yazısıyla tanınırken Oxford Üniversitesi’nde bulunan Austen’ın orijinal el yazısını inceleyen Profesör Kathryn Sutherland, orijinal taslaklarının çokça imla, dil bilgisi hatalarıyla dolu olmakla beraber noktalama işaretleri anlamında da zayıf olduğunu söylemiştir.

21- Charlotte Bronte, Jane Austen için:

“Leydileri ve beyefendileriyle şık ve kuşatılmış evlerinde yaşamaktan neredeyse hiç de hoşnut olamam.”

22- D. H. Lawrence Jane Austen’ı “Sığ ve bıkkın bir kız kurusu” olarak tanımlarken Mark Twain;

Jane Austen’ı eleştiresim geliyor ama kitapları beni öylesine deli ediyor ki delirdiğimi okurdan gizleyemiyorum ve her seferinde susmak durumunda buluyorum kendimi. Gurur ve Önyargı’yı her okuduğumda onu mezarından çıkarıp kaval kemiğini kafatasına indirmek istiyorum!

Sanki bir barmen cennetin krallığına giriyormuş gibi hissediyorum.”

Bunun yanında Mark Twain, ideal bir kütüphaneyi tanımlarken Jane Austen’ın raflarda asla olmadığı bir kütüphaneden bahsetmiştir. Bu anlamda Mark Twain’in, Jane Austen’a karşı tutumu oldukça farklıdır ve birçok şekilde bu durumu dile getirmiştir.

23- Jane Austen, kendi döneminde de aldığı eleştiriler için Cassandra Austen’a mektubunda,

“İnsanların hoşgörülü olmalarını istemiyorum, çünkü bu beni onları büyük ölçüde sevme zahmetinden kurtarıyor.”

24 Aralık 1798 

24- Austen, kendi eserlerine karşı eleştiriyi de esirgemiyordu. Gurur ve Önyargı‘nın anlamsız olduğundan endişeliydi. Romanını “fazla aydınlık, parlak ve ışıl ışıl” olarak tanımlamıştı.

25- 1817’de Austen, Sanditon adından bir roman yazmaya başladı ancak hastalanınca kitabını tamamlayamadı. Eserin sonunda ise Austen, 18 Mart 1817 günü yazmayı bıraktığını not almıştır.

Roman, 1925 yılında ölümünden seneler sonra okuyucuyla buluştu. Austen, bu kitap için toplamda 11 bölüm yazıp ölümünden hemen önce de 12. bölüme başlamıştı.

26- Wordsworth Classics, Lady Susan and Other Works adıyla çıkarttığı kitapta Jane Austen’ın en eski yazı deneyimlerini okuyucuyla buluşturdu. İçerisinde Jane Austen’ın henüz 16 yaşındayken yazdığı A History of England‘ı da görmek mümkün. Bu eser, IV. Henry’den başlayıp İngiltere tarihinde infaz edilen ilk ve tek kral olan I. Charles’a kadar ülkenin tarihini komik unsurlarla bir “parodi” olarak anlatır. Bu eserler oldukça kısa oldukları için basılı kaynaktan çok açık internet kaynaklarından da bulunabilir. Bu kitapta birleşen A History of England dışındaki eserlerinin isimleri:

Frederic and Elfrida

Jack and Alice

Edgar and Emma

Henry and Eliza

Love and Friendship

The Three Sisters

Lesley Castle

Evelyn

Catharine, or the Bower

Lady Susan

The Watsons

Sanditon 

27- Jane Austen’ın ölümünden yıllar sonra bile hâlâ konuşulmaya devam ettiği aşikârdır.

Austen’ın eserleri birçok modern hikâyeye de ilham oldu. Hem kitap hem de film serisi olan Bridget Jones’ Diary, Gurur ve Önyargı‘dan etkilenirken; Alicia Silverstone’nun yönettiği Clueless filminin hikâyesi de Emma romanına dayanmaktadır. Martin Scorsese’in 1990 çıkışlı filmi Goodfellas‘ın ise Mansfield Park‘ın daha karanlık bir tona sahip uyarlaması olduğu söylenir.

28- 2017 yılında Jane Austen, İngiliz parasının üzerinde yer alan ilk kadın yazar oldu. Birçok Austen hayranı ise üzerinde yazan alıntıdan pek de hoşnut olmadılar. Gurur ve Önyargı‘nın kötü karakteri kabul edilen Caroline Bingley‘nin “İtiraf ediyorum, kitap okumak kadar eğlenceli bir şey yokmuş!” sözleri Jane Austen’ın resmi ile basılınca hayranlardan çok da iyi geri dönüşler almadı.


Kaynakça

  • Auerbach, E. (2003, Aralık 12). Mart 8, 2021 tarihinde VQR: “https://www.vqronline.org/essay/barkeeper-entering-kingdom-heaven-did-mark-twain-really-hate-jane austen#:~:text=Mark%20Twain%20expressed%20unparalleled%20hatred,insisted%20in%20Following%20the%20Equator.” adresinden alındı.
  • Austen, J. (2013). Lady Susan and Other Works. Londra: Wordsworth Classics.
  • (2018, Temmuz 18). Mart 8, 2021 tarihinde CBC: “https://www.cbc.ca/books/70-facts-you-might-not-know-about-iconic-british-novelist-jane-austen-1.4712284” adresinden alındı.
  • Öne Çıkan Görsel: southdowns.gov.uk
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.