Günümüzde hala milyonlarca okunan eserleri ile adından söz ettiren Jane Austen, yaşamı ve hissettirdikleriyle eskimeyen bir yazar haline gelmiştir. Peki Jane Austen günümüzde yaşasaydı, ne tarz filmleri önerirdi, hiç düşündünüz mü?
Jane Austen Kimdir?
Jane Austen, İngiliz Edebiyatı denildiğinde akıllara gelen ilk isimlerden biridir. Yazdığı eserler günümüzde hala ilgiyle takip edilmektedir hatta beyaz perdeye de uyarlanmaktadır. Özellikle “Pride and Prejudice” eseri ile adından söz ettirmeyi başarmıştır.
Jane Austen eserlerinde özellikle mutlu sonlarla öne çıkmıştır. Peki sürekli mutlu sonu tercih etmesinin sebebi neydi? Bunun sebebi kendi yaşamından başkası değildi. Gençlik yıllarında, Thomas Lefroy ile yaşadığı inişli çıkışlı aşk hayatı belki de onun bu şekilde mutlu son tercihlerine sebebiyet vermiştir.
Peki Jane Austen siz okurlarına hangi film tercihlerinde bulunurdu, gelin birlikte bakalım.
1. Eternal Sunshine of Spotless Mind (Sil Baştan)
“Birini aklınızdan silebilirsiniz ama onu kalbinizden atmak başka bir hikayedir.”
Başrollerini Jim Carrey ve Kate Winslet‘in paylaştığı “Eternal Sunshine of the Spotless Mind” Türkçe çevirisiyle “Sil Baştan” oldukça ilginç bir konuya sahip aslında.
Film, duygusal bir ilişki içinde olan bir çiftin yaşadıklarını ele alıyor. Ancak bambaşka bir pencereden! 2 senelik bir beraberliğin sonucunda başrol kadınımız Clementine ilginç bir karar alarak hafızasını sildirmeye karar veriyor. Bunu öğrenen sevgilisi Joel da aynı şekilde onunla ilgili tüm anılarını sildirmek istiyor. Bu işlem gerçekleşirken Joel’ın hislerine yenik düştüğünü ve birçok kez vazgeçmek istediğine şahit oluyoruz.
Tüm bunların yaşanmasının elbette hislere engel olmadığını görebiliyoruz filmde. Senaryosuyla oldukça ilginç bir noktaya parmak basan yapımın, Oscar‘da En İyi Senaryo Ödülü‘nü de aldığını hatırlatmakta fayda var.
Jane Austen’ın bu filmi sevmesinin en büyük nedenlerinden birisi muhtemelen, yaşanan ilişki ve hislerin yoğunluğu olacaktır. Romanlarında duygusal ilişkilerde hissedilen hassas duyguları yoğun bir şekilde işleyen Austen, bu filmde bu duygulara şahit olacak ve oldukça etkilenecektir.
2. Amélie
“İnsan zamanı durdurmak istediği yere aittir.”
Zor bir çocukluk geçiren Amélie‘nin hayatını izlediğimiz bu filmde, karakterimizin hayal gücüne şahit oluyoruz aslında. Küçük şeylerin insanları nasıl da mutlu edebileceğini gördüğümüz bu film, sonların her zaman bir son olmadığını bizlere kanıtlıyor diyebiliriz.
Başrolün hayal gücü ve anormallikleriyle Jane Austen’ın kalbinde taht kuracağını ve hatta ilham vereceğine eminiz. Austen’ın eserleriyle film arasında bağlantı kurmadan da edemeyeceğiz.
Filmin detaylı incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.
3. Midnight in Paris
“Sen bir hayale aşıksın.”
Gerçek ile hayalin bazı noktalarda karıştığı enfes bir film ile karşınızdayız: Midnight in Paris! Özellikle sanatsal açıdan doyuma ulaşacağınız bu film de Oscar‘da En İyi Senaryo ödülüne sahip.
Özellikle edebiyatla iç içe olan bu filmde, karakterlerin farklı yaşam isteklerine de şahit oluyoruz. Bu isteklerin bir uçurum haline dönüşmesini de izliyoruz filmde. İşte tam da bu nedenle Jane Austen için bu film, tam da istediği tarzda. Özellikle filmin bazı sahnelerinde kendini bulacağına ve kendi yaşanmışlıklarını anımsayacağına eminiz.
Filmin detaylı incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.
4. Atonement
“Geri dön. Bana geri dön.”
Her sahnesiyle bizleri ağlatmayı başaran bir yapım var bu kez sırada: Atonement! Başrollerini James McAvoy ve Keira Knightley‘nin paylaştığı bu film, oldukça etkileyici sahneleri ile adından söz ettirmeyi başaran filmler arasında.
Kıskançlık ve hayal gücünün getirdiği sıkıntılı durumları ele alan bu film, bir araya gelemeyen bir çifti konu alıyor aslında. Bir aşk hikayesi üzerinden sınıflaşma gibi pek çok konuya değinilen filmde bazı sahnelerde boğazınızda bir yumru oluşacağına eminiz.
Jane Austen’ın bu filmi sevme nedenlerinden birisi muhtemelen acı bir şekilde işlenen sahneleri ve bir konu üzerinden pek çok konuya getirilen eleştiriler olacaktır. Ayrıca bir yazar olarak filmin sonunu son derece beğeneceğine eminiz.
5. Muhteşem Gatsby
“Sana dair tüm rüyaların gerçekleşmesini umuyor olacağım.”
Gizemli bir karakterin saplantılı bir aşkını konu alan bir filmle karşınızdayız bu kez. Bir roman uyarlaması olan bu film, pek çok mesajı da etkileyici sahneleriyle birlikte veriyor. Baş karakterimizin (Leonardo DiCaprio) zamanında maddi durumu yüzünden evlenemediği kadın için geçirdiği dönüşümü izleyiciye veren film, aşka ulaşmanın yollarını işliyor.
Jane Austen ve F. Scott Fitzgerald, eserlerinde sosyal sınıf farklılıklarını ve ilişkilerini işlemişlerdir. Jane Austen’ın eserlerinde, karakterlerin toplumsal konumları, evlilik ve aile ilişkileri gibi konular önemlidir. Bu nedenle bu roman uyarlaması film, onun oldukça hoşuna gidecektir. Ayrıca Gatsby gibi karakterlerin özlemleri, tutkuları ve içsel çatışmaları, Austen’ın eserlerindeki karakterlerin iç dünyalarına benzerlik gösterebilir.
Toplumsal eleştirilerin yer aldığı filmde bu eleştiriler Jane Austen’ın oldukça ilgisini çekecek ve filme çekilmesine neden olacaktır.