Haiku: Bir Nefeslik Şiir

spot_img

“Haiku edebiyattır.”

Geçmişten günümüze birçok yazar tanıdık ve elbette bu önemli kişilikleri tanımamız yarattıkları eserlerin kalbimizde bir yerlere, aklımıza, ruhumuza dokunmasıyla mümkün oldu. Bugün sizlere bambaşka bir türden bahsedeceğiz. Uzun uzun romanlardan, okuduğumuzda ruhumuzu aydınlatan Cemal Süreya şiirlerinden, mutlu sonla bitsin diye beklediğimiz hikayelerden farklı bir tür: Haiku.

Dünyanın en kısa şiir türü sayılan, üç dizelik bir şiire alay ve argoyu bol bol sığdıran, önce Japonya’da ününü salmış daha sonra işin ehli Masaoka Shiki’nin bu biçimi büsbütün bir tür olarak görmesiyle tüm dünyada kullanılmaya başlanmış, üstelik ünü Türk edebiyatında da bir dönem nam salmış bir şiir tarzıdır Haiku.

Haiku şiir tarzı ilk kullanılmaya başlandığında her ne kadar anlaşılmayıp “ikinci sınıf edebiyat” olarak nitelendirilse de 90’lı yıllardan sonra işler değişir. Hızlı bir şekilde yayılmaya başlar ve bazı özel toplantılarda şairler tarafından karşılıklı olarak “Renga” şeklinde söylenir.

Haiku Nasıl Yazılır?

İçinde uzayıp giden betimlemeler barındırmaktansa sessizliğin şiiri olan Haiku, üç dizeden oluşur ve toplamda 17 heceyle yazılır. Dizelerinde sırasıyla 5-7-5 hece ölçüleri kullanılır. Yazımını kolaylaştıran özelliklerinden biri ise kafiye gerektirmiyor olmasıdır ve aynı zamanda belirlenmiş bir başlığı da yoktur. Okuyanların bu üç dizeden oluşan sessizliği anlamlandırmaları, çoğunlukla da farklı hislerle okumaları beklenir. Bu kadar kısa cümlelerle ve yalın bir dille yazılıyor olması edebiyat dünyasının ilgisini çekmiş olacak ki kısa zamanda yayılmıştır. Yayılma esnasında birtakım değişiklikler gerçekleşse de özü hep aynı kalmış, aynı duruluk ve netlikle devam etmiştir.

Haiku Ustası: Masaoka Shiki

Masaoka Shiki, 17. yüzyılda ortaya çıkan Haiku şirinin en büyük şairi olarak bilinmektedir. Başlangıçta bir Japon şiiri olup sınırları aşamayan bir nefeslik şiir türü, Masaoka Shiki’nin “Haiku edebiyattır” demesiyle sınırlarını genişletmeye, tanınmaya başlamıştır. Shiki etrafında gördüklerini, gördüklerinin ona hissettirdiklerini birkaç cümleyle özetler gibi bu şiir türünü özenle kullanmıştır.

Masaoka Shiki

Haiku şiir türünde bir nefese sığdırılmış bazı temalar hakimdir. Genelde bir mevsime dayalı kelimelerden yararlanılır. Kış mevsiminde kar, yağmur gibi kelimeler kullanılırken sonbaharda yaprak, sararmak benzeri kelimelere yer verilir. Başka bir püf noktası “o an”ı yazmaktır. Başka bir deyişle içinde bulunulan zamanın fotoğrafını çekerek bu fotoğrafı yazıya dökmektir. Yazarın algıladığı anı üç dizeye döküp, hissedilen duyguyu okuyucuya aktarmaya çalışmak Haiku şiir türünün püf noktalarındandır.

Türk Edebiyatında Haiku

Türk Edebiyatında bu şiir türünü kullanan şairlerin başında ise Garip Akımının öncülerinden olan Orhan Veli gelmektedir. Haiku şiir türü Garip akımının niteliğine epey uyduğu için çok fazla kullanılan bir tür olmuştur.

Orhan Veli, Garip’in önsözünde yeni türlere açık olduğunu şu sözleriyle belirtmiştir:“Yeni bir zevke ancak yeni bir yolla varılır; yapıyı temelinden değiştirmelidir; tarihin beğenerek andığı insanlar daima dönüm noktasında bulunan insanlardır, onlar bir an’aneyi yıkıp başka bir kurarlar.”

Orhan Veli’ye göre; uyak, redif, söz sanatları şiirde açıklığı engelleyen ve okuyucunun anlamasını zorlaştıran etkenlerdir ve Haiku şiir türüyle tam da istediği biçimi bulmuştur. Böylelikle Garip ve Haiku arasında ilişki kurulmuş ve okuyucular tarafından yadırganmamıştır. Bu türü Orhan Veli’nin öncülüğünde birçok şairimizin de kullandığı bilinmektedir. Önemli şairlerimizden biri olan Oruç Auroba da Haiku şiir türüne önem vermiş, çeviriler yaparak bu şiirleri kitaplaştırmış ve kendisi de bu türde yazmıştır.

Şimdi günümüze kadar ulaşmış, edebiyatımızda yer almış, bir nefeste okuyup bitirebileceğimiz Haiku şiirlerine bir göz atalım.

Ölüme ne kadar yakın
Unutulmaz çocukluğumun
Ağır çiçekli ıhlamur ağacı

Yelda Karataş

Ağaçlar
kulak kabartmışlar:
Dolunay’ı dinliyorlar.

Oruç Aruoba

Uç böcek, uç böcek
diyorum
uçuyorlar.

Behçet Necatigil

Gemliğe doğru
Denizi göreceksin
Sakın şaşırma

Orhan Veli Kanık

Güm güm çalındı kapım-
Açtım baktım ki
Yalnızlığımmış

Cemal Süreya

 

Kaynakça

GÜLCÜ, M. ORHAN VELİ ŞİİRİNDE JAPON ESTETİĞİ. Mecmua, (9), 20-44.

 

 

 

 

 

 

 

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.