Sosyal medya, olumlu ve güzel olarak nitelendirilen özellikleri vesilesiyle son yıllarda hayatımızın merkezi haline gelmiştir. Sahip olduğu hız, kişiyi dünyanın bambaşka bir ucuna anında ulaştırabilmesi ve bakış açımızı genişletebilmesi gibi bizlere sağlamış olduğu imkanların birçok olumlu yansımasını yaşantımızda görebiliyoruz. Ancak, günümüzde sosyal medya, toplumu giderek kontrol altına alan ve asıl olarak özünde onu sömüren bir hale evrilmektedir.
Kendi isteğimizle hayatımızın hemen hemen her alanını ve anını paylaşır duruma geldik. İkili ilişkiler oldukça büyük değişikliklere uğradı. Örneğin; tanıdıklarımızı sokakta görüp selam vermeye çekinirken, sosyal medyada fotoğraflarını, paylaşımlarını hiçbir çekince hissetmeksizin “beğenir” hale geldik. Her seferinde “mutlaka görüşelim” denilen kısa sohbetlerin sonunda hiç buluşamaz olduk, sadece fotoğraflarımıza bir emoji bırakarak iletişimde kalmaya çalışır vaziyete geldik. Bunların haricinde ortaya yepyeni kırgınlıklar, küskünlükler çıktı. İyi veya kötü fark etmeksizin tüm tepkilerini anında sosyal medyaya yansıtan bir çeşit toplum biçimiyle karşılaşır olduk. Birinden haber gelme amacının yanı sıra kendimizi güvende hissetmek, ulaşma-ulaşılabilme gibi sebeplerle cep telefonlarımızı yanımızdan ayrıramaz hale geldik. Peki, teoride güven gibi gözüken bu durum gerçekten de ilişkilerde ve hayatımızda güveni sağlar oldu mu?
Kitabın yazarı Byung-Chul Han, Berlin Sanat Üniversitesi’nde ders veren bunun yanı sıra felsefe, etik, fenomenoloji, kültür kuramı, estetik ve medya gibi konularla ilgilenen bir düşünürdür. Şeffaflık Toplumu isimli çalışmasında iletişim teknolojilerinin gelişimiyle birlikte bireysel ve toplumsal düzeyde nasıl bir dönüşüm ve değişim yaşandığı üzerinde durmaktadır. Kapitalizmin gelişimiyle birlikte iş bölümünün artması, teknolojik gelişmelerin yaşanmasıyla çalışma eylemi farklı boyutlara ulaşmıştır. Bu sosyal olguların yaşanması, sadece iş sektöründe farklılıklara yol açmamış; toplumsal ilişkilere, insanlar arasındaki iletişime de yansımıştır. Süreçle birlikte ikili ilişkilerin şeffaflaştığı, toplumsal yapının ise aynılaştığı görülmüştür.
Byung-Chul Han, Şeffaflık Toplumu kitabında toplumu farklı açılardan ele alır. Kitabın girişinde ise “şeffaflık” olarak isimlendirdiği metaforun tanımına yer verir.
Şeffaflık Nedir?
Han’ göre, şeffaflık insanı camlaştırır. Şiddeti de burada görülür. Sınırsız özgürlük ve iletişim kontrol ve gözetime dönüşür. Bu noktada Foucault’nun panoptikon kavramı akla gelecektir; sosyal medya olgusu da gün geçtikçe toplumu disiplin altına alan, kontrol eden bir olgu haline gelmiştir. Bireyler çağa ayak uydurmanın gayretiyle çarkın içinde yer alıyor ve doğru olarak nitelendirebilecek bir yolu bulmanın güçleştiği görülür. Şeffaflık, bir ideoloji olduğu gibi aynı zamanda ideolojik bir aygıt olarak karşımıza çıkar. Bilgiye dönüşmek amacıyla her şeyi içine girmeyi zorlar. Günümüz üretim ilişkilerinde daha fazla üretim ve iletişim demek, üretkenlik ve hızda artış anlamına gelir. Üretim iletişim için gizlilik ve yabancılık olumsuz etki bırakır. Şeffaf olmak adına bunlardan kurtulmak gerekir. Tehlikesi de tam da burada yatmaktadır.
Şeffaf iletişim, her şeyi düzgünleştirir, hizaya getiren bir etkiye sahiptir. Aynılaşmaya ve eş zamanlılığa yol açar. Farklılığı ortadan kaldırır. Şeffaflıktan dolayı uyum sağlama zorlanması kaynaklanır. Böylelikle şeffaflık, egemen sistemi sabitleyen bir olgudur.
Byung-Chul Han, kitabında dokuz farklı kavramla toplumu ele alır:
Olumluluk Toplumu:
Olumluluk toplumunda, bireyler arasındaki iletişimin rutinleşmesiyle birlikte, aynılaşma görülür. Bu iletişim genelde, hızlı ve kısa sürede gerçekleşir. Bireyler arasındaki sosyal ağ, bu tekdüzeleşmeyle birlikte git gide şeffaflaştır. İletişimin sürekli yapısına sosyal ağlar ile ekonomik değerler atfedilmiş olur.
“Olumluluk toplumunun genel yargısı Like/Beğendim’dir. Facebook’un Dislike/Beğenmedim seçeneği sunmamaktaki kararlılığı anlamlıdır. Olumluluk toplumu, iletişimi sekteye uğratacağı için olumsuzluğun her türünden kaçınır. İletişimin değerinin tek ölçütü de enformasyon değiş-tokuşunun hacmi ve hızıdır. Hacmin büyümesi iletişimin ekonomik değerini de arttırır. Olumsuz yargılar iletişimi olumsuz yönde etkiler. İletişim ‘Beğendim’e kıyasla daha çabuk kurulacaktır. Reddetmenin taşıdığı olumsuzluk her şeyden önce ekonomik olarak değerlendirilemez.” (s.23)
Teşhircilik Toplumu
Teşhircilik toplumunda her özne kendinin reklam nesnesidir. Her şey sergi değeriyle ölçülür. Teşhircilik toplumu, pornografik bir toplumdur; her şey dışa çevrilmiş, ifşa edilmiş, çıplaklaştırılmış, ortaya serilmiş durumdadır. Kapitalist ekonomi her şeyi sergileme mecburiyetine tabi kılar. Sergilenen, sunulan haz, haz değildir. Teşhir edilme mecburiyeti bizzat bedenin yabancılaşmasına yol açar.
Apaçıklık Toplumu
Şeffaflık toplumu, haz düşmanı bir toplumdur. İnsanın haz ekonomisinde haz ve şeffaflık bir arada bulunmaz. Şeffaflık libido ekonomisine yabancıdır. Sırrın peçenin, örtünmenin olumsuzluğu arzuyu kışkırtır ve hazzı yoğunlaştırır. Apaçıklık, ayartmaya izin verir. Dolambaçlı, çatallı, karışık yollar izler ve çeşitli anlamlara gelebilecek işaretler kullanır. Ayartıcıların çokanlamlı bir dil kullanmasının nedeni, kendilerini samimiyet ve simetrinin normlarına bağlı hissetmemeleridir.
Porno Toplumu
Sergilenen yüz hiçbir şey gizlemez ve hiçbir şey ifade etmez, adeta şeffaflaşmıştır. Bu şekilde sıradanlaşmış, sadece teşhir edilmeye indirgenmiş çıplak yüz müstehcendir. Sevgi değeriyle patlayacak kadar donmuş face pornografiktir. Ancak, Agamben bizzat sergilenmişliğin, teşhir edilmiş olmanın pornografik olduğunun farkında değildir. Kapitalizm her şeyi meta olarak sergileyip aşırı görünürlüğe teslim ederek toplumun pornografikleşmesini en uca götürür.
İvme Toplumu
Ekleme, anlatıdan daha şeffaftır. Ancak eklemeli bir süreç hızlandırılabilir, anlatısal bir süreç değil. Örneğin, ayin ve törenler ivmelenmeye gelmeyen anlatısal süreçlerdir. Şeffaflık toplumu ayin ve törenlerin hepsini ortadan kaldırır. Çünkü bunlar işlemsel hale getirilemez; enformasyon, iletişim ve üretim dolaşımının hızlandırılmasına engel oluşturur.
Teklifsizlik Toplumu
Teklifsizlik kültürü, mahrem duyguların nesnesi olmayan nesnel-kamusal dünyanın çöküşüyle oluşur. Teklifsizlik ideolojisine göre toplumsal ilişkiler, bireylerin iç ihtiyaçlarına ne denli yaklaşırsa o denli gerçek, güvenilir hale gelir. Teklifsizlik şeffaflığın psikolojik formülüdür. Sosyal medya ve kişiselleştirilmiş arama motorları internette dışarısının kaldırılmış olduğu bir yakın alan oluşturur. Burada birey sadece kendisi ve kendisi gibi olanlarla karşılaşır. Değişimi mümkün kılan olumsuzluk yoktur artık. Böylelikle de kamusal alanı, eleştirel bilinci ortadan kaldırarak dünya özelleşir. İnternet mahrem bir alana, rahatlık ortamına dönüşür.
Enformasyon Toplumu
Şeffaflık toplumu, enformasyon toplumudur. Enformasyon, kendi başına her türlü olumsuzluktan yoksun olduğu ölçüde bir şeffaflık fenomeni olarak görülür. Olumlu hale getirilmiş, işlemleştirilmiş bir dildir. Şeffaflık toplumu sadece hakikatten değil görünüşten de yoksundur. Ne hakikat ne de görünüş şeffaftır. Tümüyle şeffaf olan tek şey boşluktur. Bu boşluğu bertaraf etmek için bir enformasyon yığını devreye sokulur. Enformasyon ve iletişimin artması dünyaya kendi başına aydınlık getirmez. Ne kadar çok enformasyon serbest kalırsa, dünya o kadar karmaşıklaşır. Hiper-enformasyon ve hiper-iletişim karanlıkta bir ışık görevi göremez.
İfşa Toplumu
On sekizinci yüzyıl günümüzden çok da farklı olmayan bir zaman dilimiydi. İfşanın ve şeffaflığın duygusallığını hali hazırda biliyordu. Rousseau’nun “İtiraflar”ı başlamakta olan hakikat ve itiraf çağının tipik bir temsilcisidir. İletişim ve enformasyonun dijital rüzgarı her şeyin içine işler ve her şeyi şeffaf hale getirir. Şeffaflık toplumunun içinden geçer. Ancak şeffaflığın niteliğini taşıyan dijital ağ hiçbir ahlaki buyruğa tabi değildir. Geleneksel olarak hakikatin teolojik ve metafizik ortamı olan yürekten yoksundur. Amaçlanan şey, yüreğin ahlaki arınması değil; maksimum kar, maksimum dikkattir. Işıklandırma ise, kazancın maksimumunu vadeder.
Kontrol Toplumu
Günümüzün kontrol toplumu özel bir panoptik yapıya sahiptir. Şeffaflığı garantileyen şey yalıtılmışlığın getirdiği yalnızlık değil hiper-iletişimdir. Kontrol toplumunun öznesi dış bir zorlamayla değil; kendi ihtiyacıyla soyunduğu zaman, mahrem alanını yitirme korkusu bunları utanmazca teşhir etme ihtiyacına yenik düştüğünde mükemmelleşir. Şeffaflık ve güç birbiriyle pek iyi geçinemez. Güç, gizliliğin arkasına saklanmayı sever. Şeffaflık sürekli ve aşırı gözetlemeler sayesinde gerçekleşir. Gözetleme toplumunun mantığı budur. Şeffaflık toplumu, azalan güven nedeniyle kontrole önem veren bir güvensizlik ve şüphe toplumudur.
“Günümüz toplumunda dijital iletişim teknolojilerinin ve beraberinde sosyal ağların yeri göz önünde bulundurulduğunda; alana ilişkin eleştirel çalışmalar yeni toplumsal sorunlara işaret etmesi bakımından önem kazanmaktadır. Bu kapsamda, şeffaflaşan toplumsal yapıdaki özgürlük anlayışının bir kontrol toplumu içerisinde yeniden yapılanma biçiminin de çalışma içerisinde ele alınan bu yeni sorunlardan biri olduğunu söylemek mümkündür.” (s.72)
Kaynakça:
Han, B. C. (2017). Şeffaflık Toplumu,(Çev). Haluk Barışcan, İstanbul: Metis Yayınları.
Ünlü, D. G., & Han, B. (2018). Şeffaflık Toplumu: Şeffaf Toplumun Eleştirisi Üzerine Bir Okuma. Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi (2018): 279-290.