Fransız Sosyolojisinin Güçlü İsmi: Émile Durkheim ve İşlevselcilik

Editör:
Zeynep Gizem Eskici
spot_img

“Sosyolojinin on dokuzuncu asırdaki ilerlemesinde Fransa’nın ne kadar payı olduğunu tespit etmek, büyük ölçüde bu bilimin tarihini yazmakla eşdeğerdir. Zira sosyoloji Fransa’da ve bu asır zarfında doğmuş ve esas itibarıyla bir Fransız bilimi olarak kalmıştır.” Émile Durkheim‘ın yirminci yüzyılın henüz başlarındaki bu tespiti; sosyolojinin Avrupa’nın diğer ülkelerinde ve ABD’de hızla gelişiminin getirdiği yiten geçerliliğini, Fransa’da korumaya devam ettiğini ve günümüzde dahi sosyolojinin tarihsel ve güncel önemini koruduğunu özetler. “Sosyoloji” kavramının icadından (August Comte tarafından) ve kendine ait disiplinler ediniminden sonra, kazandığı bilimsel meşruiyetin ardından birbiriyle rekabet eden üç ana akım ortaya çıkmıştır:

  • İlki Frédéric le Play‘in yaptığı okuldur. Kendisi Toplumsal Ekonomi Derneği‘nin kurucusu olmakla beraber, takipçileri farklı derneklerle bir araya gelerek sosyal bilimlerde istatistiksel araştırmaların önemini vurgulamışlardır.
  • İkinci akım René Worms öncülüğünde oluşmuştur. Çeşitli dergiler ve enstitüler aracılığıyla, sosyoloji amatörlerine hitap etmeyi amaçlar.
  • Üçüncü ve en damga vurucu olan akım ise Émile Durkheim tarafından ortaya atılan İşlevselcilik akımıydı. Bugünkü yazımızda kendisini ve öncüsü olduğu akımı daha yakından tanıyacağız.

Émile Durkheim Kimdir?

sanalmecmua.com

Émile Durkheim, 15 Nisan 1858’de Paris’te Yahudi bir ailede dünyaya geldi. Ailesinde iki kuşak haham olduğundan, ailesi onun da haham olmasını istiyordu. Dini okullarda eğitim aldı ama kendisinin isteği farklıydı; ileride de Yahudilik ile olan bağları değişecekti. Dini eğitiminden sonra Louis Le Grand Lisesi’nden mezun oldu. Lise mezuniyetinin ardından babasını kaybetti ve üniversite eğitimine yüksek öğretmen okulu Ecole Normale Supérieure’da devam etti. Felsefeye ve sosyal olaylara ilgisi bu yıllarda başlayan Durkheim, okulda çeşitli tartışmalarda da yer aldı. 1879’daki mezuniyetinin ardından, Sosyoloji alanında ilerlemek istemesine rağmen o dönemki eğitimin kısıtlılığından dolayı kariyerine liselerde felsefe öğretmenliği yaparak başladı.

Liselerde öğretmenlik yapmaya devam ediyordu ama bu sefer adresi Almanya idi çünkü 1885 yılında ahlak felsefesi ve sosyal bilimler alanlarında araştırmalar yapmak üzere yola çıkmıştı. Sonrasında raporlaştırdığı bu deneyimleri, ileride sosyal bilimlere önemli katkılar sağlayacaktı. Çalışmalarının Fransa Bakanlığı’nın dikkatini çekmesiyle Durkheim, Almanya’dan dönüşünden bir sene sonra Bordeaux Üniversitesi’ne Pedagoji ve Sosyoloji dersleri vermek üzere öğretim görevlisi olarak atandı. Sosyoloji alanındaki çalışmalarını burada geliştirme fırsatı da bulacaktı.

Eserleri:

  1. Toplumsal İşbölümü

Durkheim, 1893’te “Toplumsal İş Bölümü” adlı kitabını yazmıştır. İçeriği, ilgilendiği konunun ana başlıklarından biri olan, bireylerin toplum arasındaki ilişkileridir. Durkheim bu kitabında, “Bir bireyler toplamı-topluluğu (collection) bir toplumu nasıl oluşturabilir?” sorusuna cevaplar aramıştır. Durkheim’a göre iş bölümü, ”Farklı ama bir bütün içinde faaliyetlerini yerine getiren kişi ya da grupları koordine etmeyi sağlayan istikrarlı bir düzenlemeyi” anlatır.

2. Sosyolojik Yöntemin Kuralları

Durkheim, kısa bir süre sonra “Sosyolojik Yöntemin Kuralları” adlı kitabını yayımlamıştır. Genel olarak Durkheim Sosyolojisi’nin dinamiklerini anlatan bu kitapta yazar; bilginin  kişinin zihnine özgü bir şey olmadığını, kolektiviteyle varolduğunu belirtmiştir. Yani bilginin, ulaştığı diğer kişiler de aynı şeyi deneyimleyebildiği zaman bilgi sayılacağını söyler. Bu kitap ile ilgili detaylı incelememize buradan okuyabilirsiniz.

Akademik Hayatındaki İlerleyen Gelişmeler:

 

Durkheim, 1896’da L’AnnéeSociologique (Sosyoloji Yıllığı) adlı akademik bir dergi kurmuştur. Dergide yabancı dil bilgisinin çeşitliliğinden de faydalanarak, İngilizce, Almanca ve İtalyanca metin eleştirileri yazmıştır. Aynı zamanda bu dergi, ilgilendiği ahlak felsefesi ve toplum bilimi alanlarındaki çalışmalarını makaleleştirip yayımlayabileceği bir ortam olmuştur. Durkheim Sosyolojisi’nin bakış açısına göre sosyal düzen; her daim var olan, onu oluşturan bireylerden aşkın bir yapıdır. Bireyler, bilhassa çocuklar, içkin oldukları bu yapı içerisinde sosyal kurumlar vasıtasıyla şekillenirler. Sosyal kurumların bireyleri şekillendirirken kurduğu baskı ise dönemden döneme değişkenlik göstermekle beraber, kişi uğradığı baskının şiddetini ancak o şeklin dışına çıkmaya çalıştığında hissedebilir.

Akademik çalışmalarına ve toplum felsefesi derslerine 1092 yılına kadar Bordeaux Üniversitesi’nde devam eden Durkheim, Buisson’un ölümünün ardından ise Pedagoji profesörü olmuştur. Felsefe bölümüne bağlı olan bu kürsü, ilk Sosyoloji eğitimi yapılan kürsü özelliğini taşır. Bu gelişmeleri takiben de 1913’te Sosyoloji Kürsüsü adını almıştır. Durkheim’in Sosyoloji’nin gelişimine kattığı en önemli değerlerden biri, kuşkusuz onu psikolojiden ayırarak pozitif bir bilim hâline getirmesidir.

Durkheim Sosyolojisinde Çocuk, Eğitim ve Toplum İlişkisi

Durkheim’a göre, toplumları bir arada tutan şey dayanışmadır ve eğitim bu noktada önemli bir araçtır. Eğitim, kültürel anlamda gelişimin sağlanmasının yanı sıra, nesiller arası aktarımı güçlendirme yönüyle de toplumsal dayanışmayı önemli derecede besler. Toplumun farklı kesimlerinden çocukları bir araya getirmesiyle farklı idealleri buluşturma ve sosyal birer varlık olan insanların gelişimine katkı sağlar. Durkheim, bu doğrultuda gelişen toplumların dayanışma duygularının güçleneceğini ve toplumsal düzensizlik konusunda daha dirayetli olacaklarını savunur.

Okul, çocuğun toplumsallaşması için ikinci basamaktır. Çocuk, toplumsallığa ilk adımını doğduğu ailede atar ve ailenin çocuğun topluma uyumunu sağlamadaki rolü de yadsınamaz derecede büyüktür. Temel değer yargıları ve hayat görüşleri ailenin aktarımlarıyla çocukta şekillenir. Okul ise daha toplumsal bir gruptur. Bu grupta aldığı eğitimin yanı sıra; toplumsal rollerini, inanışları, değerleri ailesinden aldıklarıyla süzer ve içselleştirir. Bunun sonucunda da yeniden üretilmeleri ve geliştirilmeleri için çabalar. Durkheim, burada toplumun ihtiyaçlarını çocuğun potansiyelinin zaman zaman önüne koyar. Yani kişi, potansiyelini kendi isteklerinden önce toplum ihtiyacına ve yararına göre şekillendirmelidir.

Çocuk psikolojisini diğer bilim dallarından ayrı tutan şey Durkheim’a göre beklemeye olan tahammülsüzlüğü ve bilim-sanat arasında bir konumda bulunmasıdır. Aslına bakılırsa bir sistem bütünüdür. Eğitimin olmazsa olmazıdır ama bu davranış bilimleriyle eğitimi optimal şekilde harmanlamak, eğitimcinin becerisinde saklıdır. Çünkü eğitim becerisi gelişmiş biri pedagojik bağlamda bilimsel bilgi açısından eksik olabilir ve pedagojinin konusu eğitim olmasına karşın, durum tersi için de geçerlidir. Ayrıca eğitim; sınıfsal farklılıklara, toplumun farklı dönemlerine, türlerine göre şekillenen dinamik bir yapıya sahiptir.

İşlevselcilik

Durkheim’a göre toplumu oluşturan her bireyin, toplum gelişimini sağlama noktasına bir işlevi (rolü) vardır. Ayrıca bu tabiri, toplumsal olayların işleyişinde birbiri ardına gelen ve birbirini doğuran olaylar bütünü için de kullanır. Toplumsal organizmaların genel yapıları olarak da tanımlar.

Durkheim’ın cezalandırma ile ilgili sınırları, kendisinin ve bu görüşü benimseyenlerin güçlü ve zayıf yönlerini ortaya koyar. Ancak toplumları cezalandırmaya iten nedenler noktasındaki açıklamaları tamamıyla yeterli olmaz. Buna bir çözüm olarak “Nedeni bilmektense, işlevi daha kolaylıkla bulabiliriz.” düşüncesini ortaya koyar.

Ona göre cezalandırma, suça karşı gösterilen toplumsal bir tepki olmakla beraber, işlevselcilerin ortak duygular adını verdiği değerleri korumak gibi bir işlevi de yerine getirecektir. Cezalandırmanın ortak duyguları korumaya neden olması, cezalandırmayı bir sonuç veya bağımlı değişken (dependent variable) olarak görme fikrini güçlendirir.

Durkheim’ın Hayatındaki Diğer Gelişmeler ve Eserleri:

Sosyoloji araştırmalarında kaynak olarak kullanılmaya devam edilecek nitelikte eserler yazsa da onun çalışmalarını yönlendiren olaylardan biri, en yakın arkadaşı Victor Hom-May‘in intiharı olmuştur.

Ünlü araştırması İntihar’da da detaylandırdığı üzere Durkheim, toplumsal bir sorun olarak ele aldığı intiharın, sanayileşmiş ülkelerde daha yaygın olduğunu düşünür. Kendi yaklaşımıyla, toplumsal dayanışma kuramını bütünleşme ve düzenleme olmak üzere iki ihtiyaca bağlar. Çok veya az bütünleşme ve çok kural-denetim veya çok az kural-denetim intihar oranlarını arttıracaktır. Çoğunlukla kuralsızlığa bağladığı ve patolojik bulduğu bu durum, onun için bir toplumsal endişedir.

Oğlunun vefatından sonra dirayetli bir yaklaşım gösterse de büyük bir hüzün duyan Durkheim, 1917 yılında, Paris’te vefat etmiştir. Ülkemizde Mustafa Kemal Atatürk‘ü ve Ziya Gökalp‘i etkilemiş bu sosyolog, günümüzde hâlâ en çok atıf yapılan ve tanınan sosyologlardan biri. Döneminde sosyolojiyi bir sosyal bilim dalı olarak kazandıran kişilerden arasında bulunur.

Kaynakça:

  • Kabakci, Enes. ”Fransa’da Sosyoloji’nin Tarihi Gelişimi ve Fransız Üniversitelerinde Bugünkü Sosyoloji Müfredatı” Sosyoloji Dergisi. 3.Dizi. 23. Sayı (2011). Sayfa.44-46 Web. (Erişim Tarihi: 15.03.2023)
  • Demir, Deniz. ”Emile Durkheim’in Hayatı ve Eserlerine Kısa Bir Bakış” Tarih, Ekonomi ve Siyaset Araştırmaları Derneği. (2019) Web. (Erişim Tarihi: 15.03.2023)
  • Pehlivan, Ayşegül. “Emile Durkheim’in Hayatı ve Eserlerine Toplu Bir Bakış.” İçinde (Ed. B. Ata) Emile Durkheim Üçüncü Fransa Cumhuriyeti’nde öğretmenlerin eğitimcisi ve eğitim görüşleri. Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık (2013). (Erişim Tarihi: 15.03.2023)
  • Wallace, Ruth A., and Alison Wolf. “Çağdaş sosyoloji kuramları.” Çev. Leyla Elburuz & Rami Ayas. İzmir: Punto Yay (2004).
  • Aydın, K. “Yapısal İşlevselci Teori ve Toplumsal Tabakalaşma” . Yalova Sosyal Bilimler Dergisi 4 (2015)
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Sonbahar Ruhunu İliklerimize Kadar İşleyen 13 Şarkı

Yazı geride bırakıp sonbaharın derinlerine inerken sonbahar havasını yansıtan 13 şarkıyı sizler için derledik!

Three Kilometres to the End of the World Film İncelemesi: Utanç

Three Kilometers to the End of the World, kayırmacı ilişkilerin ve zehirli bir ataerkil kültürün hakim olduğu bir toplumun klinik bir resmini çiziyor.

Bouquet of Sunflowers Tablosunu Anımsatan Şarkılar

Bu yazımızda sizlere ünlü empresyonist ressam Monet'nin "Bouquet of Sunflowers" tablosunun anımsattığı şarkıları derledik.

5 Maddede William James: Deneyimin Felsefesi ve Pragmatizmin Doğuşu

William James, pragmatizmden bilinç akışına uzanan fikirleriyle modern felsefe ve psikolojinin yönünü değiştirdi; deneyimi, hakikatin ölçütü haline getirdi.

Camus’nün Yabancı’sı: İnsan Toplumdan Kopunca Ne Hisseder?

Camus'nün Yabancı'sı, toplumdan kopmanın duygusal ve psikolojik nedenlerini, yalnızlığın özgürlükle kesiştiği anlar ile gözler önüne serer.

Kodlarda Saklı Ayrımcılık: Yapay Zekâ Cinsiyetçi mi?

Yapay zeka, insanlığın önyargılarını dijital biçimde yeniden üreterek cinsiyetçi kalıpları pekiştiriyor; ancak adil veri ve çeşitlilikle daha eşit bir gelecek mümkün.

Pim’s Poffertjes & Pannekoekenhuis: Hollanda Usulü Krepler

1986’dan beri hizmet veren Pim’s Poffertjes & Pannekoekenhuis, Hollanda’da krep ve poffertjes keyfi için sıcak ve samimi bir durak!

One Battle After Another Film İncelemesi: Katmanlı Bir Savaş Hikâyesi

Paul Thomas Anderson'ın büyük sükse yaratan yeni filmi One Battle After Another, politik bir aksiyon olarak karşımıza çıkıyor.

The Rolling Stones – Paint It, Black ve Psikoloji Çerçevesinde İncelemesi

The Rolling Stones'un karanlık ruh halini müziğe gönüştürdüğü başyapıt; Paint It Black

Tove Ditlevsen – Bağımlılık | 11 Alıntı

"Dışarıdaki dünya insafsız ve karmakarışık ve ona karşı gücümüz yetmediğinden, ondan kaçınmayı yeğliyoruz."

Editor Picks