Bu günden tam altı yıl önce bugün yani Sait Faik Abasıyanık’ın vefatının 60. yıl dönümünde 42. İstanbul Müzik Festivali’nin isteği üzerine Fazıl Say, ‘Sait Faik’ adlı bir eser besteledi. Belki de Sait Faik’in eserlerindeki kendisini iyi anlayan Fazıl Say, hikayecinin klasik ve modern üslubu harmanladığı hayatını müziğe dökerken şu cümleleri kullandı:
“Tamamı makamsal olacağı için benim için bir ilktir ve özeldir; bir klasik müzik bestecisinin Türk sanat musikisine bu kadar yakınlaşmak istemesi sanırım tarihte de ilk olacaktır. Piyano ile kanunun, viyolonsel ile kemençenin diyalog ve bütünleşme halinde olacağı bir ilk yaratmak istiyorum.” Fazıl Say
Fazıl Say, hikayeciyi anmak için hazırladığı bestesinde Sait Faik’in ilk kitabı olan Semaver‘in “Stelyanos Hrisopulos Gemisi” adlı hikayesini sahneye taşıdı.
Bu öykü, Büyük Ada’da balık avlayarak geçinen Stelyanos Hrisopulos ve onun torunu olan Trifon’un yaşamını anlatıyor. Stelyanos, denizi çok seven bir balıkçı, torunu Trifon ise deniz aşığıdır ve yalnız bir çocuktur. Trifon, büyük bir oyuncak gemi yapar ve onu yüzdürmeye çalışır. Geminin ismine de dedesinin ismini verir. Yüzdürmek için gemiyi suya indirdiğinde onu hiç sevmeyen Ada’nın diğer çocukları gemiyi batırmaya kalkışır ve gemi batar. Hikaye burada biter ve okuyucu Trifon’un bu olay karşısındaki tepkisini bile öğrenemez. Bir çocuk ütopyasını ve Sait Faik’in içindeki olgunlaşmayan kendisini anlatan bu hikaye belki de Fazıl Say’ın ‘denize bağımlı’ ve ‘ötekileşen’ yazarı en iyi gördüğü satırlar olduğu için sahneye taşınmıştır, bilinmez.
Özen Yula’nın sahneye koyduğu bu müzikal, kendisinin deyişiyle bizi bir zamanların İstanbul’una götürür. Her şeyi saf ve masum olduğu, sütün süt tadında olduğu, begonvillerin Ada’yı süslediği, insanlar arasındaki ilişkilerin daha güzel olduğu zamanlara götürür. Bu edebiyat-müzik ikilisinin harmanlandığı müzikalde Fazıl Say’ın Türkiye’nin en başarılı üç kadını dediği, üç oyuncu anlatıcıdır; Demet Evgar, Songül Öden ve Esra Bezen Bilgin. Denizi andıran mavi renkte kıyafetler giyen bu üç kadın, Sait Faik’i Fazıl Say’ın melodilerine uygun bize anlatmaya başlar.
“Bir masalı vardır herkesin. Ve insan kendi masalını yaşardı. Adalardan bir Ada, hikayelerden bir hikaye, Burgaz.. Marmara’nın kederli kızı. Biri yaşlı biri çok genç iki adamın hikayesi dile gelirdi, kayalıkları döven dalgalarda. Bir dedeyle torunu hayata gelirdi. İşte bu hikayeyi Burgaz’ın kendinden dinledi Sait Faik ve kulaklarımıza mühürledi.”
Müzikalde ise, Serenad Bağcan ile Zeynep Halvaşi şarkı söylemeleriyle müzikale katılır. Serenad Bağcan, oyundan önce Burgazadaya gittiğini söyler. Çünkü, Burgazada’nın kedilerini görmeden kedilerini söylemek istemez.
Oyunun prömiyeri 25 Haziran 2014 tarihinde Burgazada’da gerçekleşti. 26 Haziran 2014 akşamı ise Burgazada’da yapılan konserin ardından Zorlu Center Performans Sanatları Merkezinde izleyicilerle buluştu.
Hikayenin ve Sait Faik’in dünyasını şiirsel bir dille anlatan Fazıl Say, Özen Yula iş birliği ile ortaya çıkan bu eseri izlemek ve iki deniz aşığı adamın özelinde Sait Faik’in vefatının 66. yıl dönümünde hikayeciyi anmak isterseniz:



