East Side Gallery: Bir Utanç Anıtının Sanatla Yeniden Doğuşu

Tayfun Tatar
Tayfun Tatar
Gömlek cebinde şiir, fotoğraf ve biraz da sonbahar taşıyan bir basit adam
spot_img

Kısaca “Nedir?” sorusunun cevabıyla başlayacak olursam; East Side Gallery, eski Berlin Duvarı’nın 1.3 kilometrelik kısmının resimle buluşmasıyla ortaya çıkmış, dünyanın en büyük açık hava galerilerinden biri. Ancak şimdi takvimi biraz geriye sarıp önce bu duvarın nasıl ve neden buraya geldiğine bir bakalım.

Hitler öncülüğündeki Nazi Almanya’sı İkinci Dünya Savaşı’nda ağır bir yenilgi aldıktan sonra Almanya ve Berlin, savaşı kazanan dört devletin işgaline uğradı. Almanya haritasını kabaca dörde bölen ülkelerden Fransa, İtalya ve ABD daha sonra Mayıs 1949’da kendi işgal bölgelerini birleştirerek Federal Almanya Cumhuriyeti’ni (Batı Almanya) kurdu. Bunun ardından Ekim 1949’da ise Sovyetler Birliği’nin işgal bölgesinde Demokratik Almanya Cumhuriyeti (Doğu Almanya) kuruldu.


Böylece aylar içinde bölünmüş bir ülke haline gelen Almanya’da, Doğu ve Batı Almanya hükumetleri bazı konularda açıktan açığa, bazı konularda ise daha gizli bir şekilde propogandalar yürüterek halkı kendilerinin “daha iyi olan Almanya” olduğuna inandırmaya çalıştılar. İki tarafın halkı da ekonomik yönden belirli bir refah seviyesinin yukarısında kalsa da, henüz yapabiliyorlarken, Doğu Almanya’dan pek çok bilim adamı, sanatçı ve sporcu  Batı Almanya’ya kaçtı. Bunun temel nedeni ise sosyalist Doğu Almanya hükumetinin baskıcı tutumları olarak gösterildi.

İlk başlarda “özgürce” ülke değiştirebilen Almanlar için durum, Doğu Almanya hükumeti çoğunlukla tek yönlü gerçekleşen ve kendisine nitelikli insan kaybı olarak yansıyan bu göçten rahatsız olunca zorlaştı. 13 Ağustos 1961’de yapımına başlanan duvar, Doğu Almanların, her gün evden işe, okula gittikleri yol üzerinde, Batı Alman sınırında kilometrelerce uzunlukta bir engel olarak karşılarına çıktı.

46 kilometre uzunluğundaki ve 3.6 metre yüksekliğindeki bu duvar, görünüşte Doğu Almanya’nın isteğini yerine getirecek gibi duruyordu. Gözcü kulelerindeki göz açtırmayan Doğu Alman askerler de hesaba katıldığında, artık Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya’ya kaçması imkansıza yakındı. İlk başlarda vatandaşların özel izin dahilinde “diğer” Almanya’da yaşayan akrabalarını, yakınlarını görmek için ziyarete gitmelerine izin verilirken, Doğu Almanya’nın Batı’ya karşı psikolojik üstünlüğü kaybettiğini hissetmesiyle birlikte bu izin de kaldırıldı ve Doğu Alman hükumeti vatandaşlarını adeta abluka altına aldı.

Yasaklar ve kısıtlamalar, halkı duvardan kaçak bir şekilde geçme denemelerine zorladı. Doğu Almanya’nın bu duruma tavrı ise netti: yasa dışı şekilde sınırı geçmeye çalışanlara silahlı müdahale serbestti. Bu silahlı müdahaleler, toplamda 136 kişinin ölümüyle sonuçlandı. Üstelik bu 136 kişinin tamamı kaçmaya çalışan insanlar değildi. Bugün Berlin Duvarı’nın kalıntıları üzerinde anlatılan bir olaya göre, bir gün o sıralarda Batı Berlin’de yer alan Kreuzberg semtinde oyun oynayan üç çocuk, sınırı belirleyen nehre düştü. Batı Alman görevliler duruma müdahale etmek istedilerse de Doğu Alman sınır askerleri bu müdahaleyi “yasal olmadığı” için engelledi ve bu olay çocukların ölümüyle sonuçlandı. Bütün bu olaylar, duvarın günümüzde hala “Utanç Duvarı” (Schandmauer) olarak adlandırılmasına yol açtı.

Baskılar arttıkça tepkiler ve ayaklanmalar da arttı. Doğu Almanya hükumetinin etkisini azaltmaya çalıştığı kilise aracılığıyla örgütlenen ayaklanmalar sonucunda Doğu Almanya isteyen tüm vatandaşların Batı Almanya’ya göç etmesini kabul etmek zorunda kaldı ve 9 Kasım 1989 tarihinde, yapımından 28 yıl ve 136 ölü sonra Berlin Duvarı yıkıldı.

Duvarın yıkılmasının ardından daha ilk günlerde sokak sanatçıları duvarın kalıntıları üzerine özgürlük ve barış temalı resimler yapmaya başladı. Ancak onlar resim yaptıkça Doğu Alman görevlileri duvarı yeniden boyuyor ve resimleri ortadan kaldırıyordu. Ancak 1990 yılında alınan kararla bu duvarın 1.3 kilometrelik parçasının dünyanın en büyük açık hava galerilerinden birine dönüştürülmesi onaylandı ve farklı ülkelerden tam 118 sanatçı burada eserlerini ortaya koydu.

Jürgen Grosse (INDIANO), Dimitri Vrubel, Siegfrid Santoni, Bodo Sperling, Kasra Alavi, Kani Alavi, Jim Avignon, Thierry Noir, Ingeborg Blumenthal, Ignasi Blanch i Gisbert, Kim Prisu, Hervé Morlay VR daha birçok sanatçının resimlerini içeren East Side Gallery, özellikle 20. yılında düzenlenen özgürlük festivalinde zarar görse de yoğun çalışmalarla eski haline kavuştu. Bugün, sanatın savaşın karşısında nasıl bir özgürlük anıtı gibi dikilebileceğinin en canlı kanıtı olarak ziyaretçilerini bekliyor.

Kaynakça:

  1. https://www.ddr-museum.de/de
  2. https://www.berlin.de/tourismus/insidertipps/1757657-2339440-mauer-in-berlin-wo-sie-noch-steht.html
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

İsmail Bilgin – Enver Paşa Bir Adanmışlık Öyküsü | 50 Alıntı

İsmail Bilgin bu eserinde, Enver Paşa’nın yaşamını ilkesel bağlılık ve tarihsel temsil çerçevesinde ele alarak dönemin düşünsel iklimini yeniden yorumlamaktadır.

Edip Cansever’in Şiirlerine Yansıyan Hiçlik Travması

Edip Cansever, İkinci Yeni’de bireyin travma, boşluk ve hiçlik duygusunu işler. Şiirlerinde varlıkla yokluk arasında sıkışan ruhsal boşluktaki bireyleri anlatır.

Viyana’da Bir Hafta: Sanat, Tarih ve Lezzet Dolu Gezi Rehberi

Viyana; sanat, müzik ve tarihle iç içe bir şehir. Sarayları, müzeleri, kafeleriyle görsel bir şölen sunuyor. 1 haftada keşfedin, aşık olmaya hazır olun!

İnsanlığımı Yitirirken Neden Bu Kadar Eleştirildi?

Bu yazımızda, Dazai’nin İnsanlığımı Yitirirken romanını psikolojik yönleriyle ele alıp eleştirilme sebeplerini inceliyoruz

Duygusal Farkındalık Üzerine: İçindeki Ben’e Sarılmak

Duygusal farkındalık, kendi benliğimize sarılmanın ilk adımıdır. Bastırılan her duygu benliğimizi içimizdeki zindanlara mahkum eder. duygularımızı fark etmek pusulayı bizlere çevirir.

Nasıl Popüler Oldu: Skyfall

Adele'in kült parçası Skyfall'un zirveye tırmanma öyküsüne bir bakış.

Taxi Driver Filminden Unutulmaz Replikler

Taxi Driver filminin yalnız adamı Travis Bickle'ın adım adım delilikten ''sözde'' kurtarıcılığa evrildiği hikayesinin unutulmaz repliklerini derledim.

Cumhuriyet Aydınları: Zafer Toprak

Zafer Toprak, Aydınlanma ve Kemalizm'i buluşturarak Türkiye'nin modernleşme sürecine yön veren seçkin bir tarihçiydi.

Misery Film Analizi: Sapkın Tutku

Stephen King'in aynı adlı eserinden uyarlanan Misery, fanatizm ve tutku kavramlarına yönelik bir gerilim sunuyor.

Codependent (Bağımlı İlişki) – Meredith Grey & Derek Shepherd (Grey’s Anatomy)

Grey's Anatomy, Meredith ve Derek çifti üzerinden codependent (bağımlı ilişki) kavramını örneklerken, aşkın bazen kişisel hedeflere ve benliğe zarar verebileceğini görüyoruz.

Editor Picks