Dijital Dünya Serisi I: Sosyal Medya ve Narsisizm

Ersin Boran
Ersin Boran
Üstündür muhtemel hayattan kaçan ayağa karşı yılmadan hayata tutunan el..!
spot_img

Modern dönemde yaşayan birey için dijital dünya veya internet artık vazgeçilmez unsurlardan sadece bir tanesidir. Dolayısıyla günümüzde dijital dünyanın birey hayatına iyiden iyiye etki etmeye başlamasıyla beraber bu durumun ona göre sonuçları meydana gelmektedir. Şüphesiz ki, bunlardan bir tanesi ise narsisizm ve narsistik kişilik bozukluğudur. Dijital dünyanın olumlu bir çok sonucu (bilgiye ulaşımı kolaylaştırması, iletişim olanaklarının fazla olması, birbirine uzak olan bireyleri yakınlaştırması vb.) olabileceği gibi olumsuz bir çok sonucu da olabilmektedir. Dolayısıyla bu yazıda ise sanal dünyanın olumsuz sonuçlardan bir tanesi olan narsisizm ve narsistik kişilik bozukluğu üzerinde durulacaktır. Öncelikle narsisizmin ne olduğunu ve neleri içerdiğinden bahsedilerek dijital dünya ve narsisizm ilişkisinin nasıl olduğu gösterilmeye çalışılacaktır.

Narsisizm Nedir?

Narsisizm kavramı Amerikalı tarihçi olan Christopher Lasch tarafından bir toplumsal analiz ve eleştiri aracı hâline getirilerek “narsisizm kültürü” adında genişletilmiştir (Marshall, 2020). Aslında narsizm kelime kökeni olarak Yunan mitolojisinde kahraman olarak bilinen Narkissos‘tan gelmektedir. Hatta Narkissos, ismini bir çiçek familyası olan Nergisgillere de vermiştir (Wikipedia). Narsist bireyi diğer bireylerden ayıran temel unsurlar ise bireyin kendine aşırı bir şekilde düşkün olması, kendisi dışındaki insanların düşüncelerini, duygularını önemsememesi gibi durumları söylemek mümkündür. DSM-V’e (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) göre narsist kişilik bozukluğu genç yetişkinlik döneminde başlayan ve çeşitli konularda kendini gösteren büyüklenmeciliği ve empati yoksunluğunu içermektedir. Narsisizm bir kişilik bozukluğu olarak ya da bir eğilim olarak zuhur edebilir, bunun tarifi ise psikologlar arasında değişim göstermektedir. Narsistik eğilimler herkeste belirli bir dereceye kadar bulunup artıp azalan özelliklerdir. Ancak narsistik kişilik bozukluğunu teşhis edebilmek için DSM-V’in kriterlerine göz atılmalıdır. Narsistik kişilik bozukluğu DSM-V’e göre 9 kriterden en az beşini kapsayan yaygın bir örüntü şeklinde yer almaktadır. Bu örüntüler ise (Akt. Eldoğan, 2016);

  1. Kendisinin önemine dair büyüklenmeci bir duyguya sahip olmak,
  2. Sınırsız başarı, güç, zekâ, güzellik veya ideal sevgi fantezileriyle meşgul olmak,
  3. “Özel” olduğuna ve ancak özel veya üst düzey insanlar tarafından anlaşılabileceğine onlarla ilişkide bulunması gerektiğine inanmak,
  4. Aşırı hayranlık beklemek,
  5. Hak sahibi olduğuna inanmak (özellikle ayrıcalıklı muamele görme veya beklentilerine otomatik olarak uyum gösterileceğine dair makûl olmayan beklentilere sahip olmak)
  6. Kişilerarası ilişkilerde sömürücü olmak (amaçlarına ulaşmak için insanları kullanmak)
  7. Empatiden yoksun olmak (diğerlerinin duyguları ve gereksinimlerini kabullenme veya paylaşmada gönülsüzlük)
  8. Diğerlerine haset duymak veya diğerlerinin ona haset duyduklarına inanmak,
  9. Kibirli ve küstah davranış veya tutumlar sergilemek şeklinde ifade edilmektedir.

Narsistik eğilimleri Türkçeye özseverlik olarak çevirebiliriz. Özseverlik kavramının tanımına bakıldığında ise “Kişinin kendi bedensel ve ruhsal benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık” olarak belirtilmektedir. Kişinin kendisini aşırı düzeyde sevmesi, bedenine ve zekasına aşırı bir şekilde hayran olması, kendi görüşlerine diğer bireylerin görüşlerinden daha fazla önem vermesi şeklinde sayılabilecek durumlar narsist kişilik bozukluğuna sahip bireylerin betimlemesidir. Narsistik kişilik bozukluğuna sahip olan bireyler sürekli karşıdan onay alma ihtiyacı hissederler, kendilerinde başkaları tarafından sürekli beğenilme arzusu bulunmaktadır. Eğer bu ihtiyaçlarını karşılayamazlarsa anksiyeteye dayalı depresiflik ve kendine zarar verecek davranışlar geliştirmeye başlarlar. Bu yüzden bulundukları ortamlarda kendilerine karşı özel ilgi beklemektedirler. Hatta narsist bireyler kendi tatminlerini sağlamak için karşısında bulunan insanları da rahatlıkla manüpile etmektedir. Yapılan bir çok araştırmada narsist bir bireyde kendisinin çok özel bir insan olduğu, kendisini üstün biri olarak gördüğü ve bundan dolayı ilgi beklediğini, başkalarının kendilerini eleştirme haklarının olmadığını, kendilerini ancak kendileri gibi düşünebilen insanların anlayabileceğine inanan insanlar oldukları sonuçlara ulaşılmıştır. Narsistik kişilik bozukluğuna dair detaylı bilgiyi ve bu soruna sahip kişilerle nasıl iletişime geçileceğini öğrenmek Narsisizm: Önce “Ben” ve bağımlı kişilik ile narsist kişiler arasındaki ilişkiyi okumak için Yalnızlık Kötü Bir Beraberliktir: Bağımlı Kişiliker ve İlişkileri yazısına tıklamanızı tavsiye ediyoruz.

Narkissos
Dijital Dünya ve Narsisizm

Yeni iletişim araçlarının ortaya çıkması ile beraber birey hayatına dahil olmaya başlayan internet, toplumların üzerinde büyük bir etki yaratmıştır. Dolayısıyla dijital dünya bireysel alışkanlıkları, toplumsal alışkanlıkları, mekan algısını, mahremiyet olgusu gibi sayılabilecek bir çok unsuru değiştirmiş ya da dönüştürmüştür. Değişen alan olan daha doğrusu sınırı artık belirsizleşen ya da iç içe girmiş durumda karşımıza çıkan mekan kavramı ile beraber kamusal alan ve özel alan birbirinin yerine geçmiş durumdadır. Bireylerin sosyal medyadan önce kendi özel alanlarını (evlerin odaları, bireyin kendi fotoğrafları vb.) sadece en yakınlarına göstermekteydi. Sosyal medyanın gün yüzüne çıkması ile beraber ve kullanımının da gittikçe yaygınlaşması sonucunda bireyler kendi özel alanlarını sosyal medyada sergilemeye başlayarak özel alanlarına çizdikleri sınırı ihlal etmeye başlamışlardı. Çünkü sosyal medya yapılan paylaşımlar bir anda yüzlerce kişiye ulaşabilmektedir. Önceden bir elin parmak sayısını geçmeyecek kişilere açılan özel alan, sosyal medya ile beraber yüzlerce belki de binlerce kişiye açılmaktadır. Özel alan sınırının bu kadar silikleşmesi ise bireylerin hem gösteriş yapmasına hem de özel olanın teşhirini sağlamasına neden olmaktadır.

Bireyler yapmış olduğu paylaşımlar neticesinde paylaşımlarına gelen beğeniler, yorumlar veya paylaşım için özelden atılan mesajlar neticesinde narsisizm tetiklenebilmektedir. Çünkü bir önceki paragrafta bahsedilen bireylerin sosyal medyada gösteriş yapmak amacıyla paylaştığı görseller yada kendi bedenini teşhir etmesi sonucunda gerçekleşen yorumlar veya beğeniler bireyleri narsist duyguya sahip olmasına neden olabilir. Dolayısıyla yaşanılan dönemde görmek, görünür olmak ya da kendini göstermek önemli bir durumdur. Bu sayede de narsist birey sosyal medyada kendi var oluşunu hayranlıkla izleyebilmektedir (Alanka & Cezik, 2016). Oluşan bu hayranlık sonucunda birey kendine yeni hayranlar bulabilmek için daha fazla paylaşım yaparak kendini teşhir edebilmektedir. Yaşadığımız dönemi düşündüğümüzde mahremiyet algısı giderek azaldığından bireyler kendi bedenlerini rahat bir şekilde sosyal medyada sergileyebilmektedir. Burada önemli olan görünür olmak ve dikkat çekmektir.

Sosyal medya aracılığı ile takipçi sayısı fazla olmaya başlayan bireylerin bu durumu kaybetmemek için dijital dünyada online olarak kendini gösterme/görünür olma yoluna gitmektedir. Bu bağlamda Twenge ve Campbell, internetin narsisizmin yaygınlaşması açısından önemli bir rol oynadığı söyleyerek narsistlerin kendilerini sosyal medyada diledikleri şekilde kolayca gösterdikleri için ve yüzeysel ilişkileri sosyal medyada kolayca biçimlediklerinden aşırı internet kullanımı gösterebilmektedir (Akt. Şafak & Kahraman, 2018). Sosyal medya platformlarından birisi olan Instagram’ın sadece görsel paylaşım üzerine kurulması bir anlamda narsist bireylerin bu uygulamayı daha fazla kullanmasını sağlamaktadır. Çünkü narsist bireyler genelde yazı veya haber paylaşımı yerine selfie (özçekim) yaptıkları fotoğrafları paylaşmaktadırlar. Dolayısıyla paylaşılan fotoğraflara yapılan olumlu yorumlar veya fotoğraf beğenisinin fazla olması neticesinde mutlu olabilmektedirler. Bu durum ise kişinin kendine daha fazla hayranlık duymasını sağlamaktadır.

Sosyal medya kullanımının artması sonucu narsistik eğilimlerin de arttığı çeşitli çalışmalar ile de gözlemlenmiştir. Bayhan, bir makalesinde yapılan bu çalışmaları şu şekilde aktarmaktadır:

555 Facebook kullanıcısının gündelik hayat ve sosyal aktivitelerini Facebook’a yükleyip, durum güncellemelerinin sıklığı ile narsisizm eğilimleri arasında ilişki bulunmuştur (2017). Bir başka araştırmada, Facebook ve Twitter kullanan üniversite öğrencilerinin üstünlük, gösteriş ve teşhircilik bağlamında narsist kişilik özelliklerine sahip oldukları belirlenmiştir (2017). Başka araştırmada, üniversite içinde Facebook’ta durum güncellemesine en fazla beğeni alanlardaki narsisizm kişilik özellikleri oranı daha fazladır (2017).”

Yapılan çalışmalar neticesinde denilebilir ki sosyal medya ve narsisizm arasında pozitif bir ilişki bulunmaktadır. Sosyal medya kullanımının fazla olması narsistik eğilimlerin de artmasını sağlamaktadır. Bayhan, aynı makalesinde kendisinin 2001 yılından 2013 yılına kadar yapmış olduğu ve birikimsel olarak 48315 öğrencinin katıldığı çalışmanın bulgularının “postmodern kimlik örüntüleri” bağlamında anlamlı olduğunu belirtmektedir. Sosyal medya uygulamaları üzerine detaylı örneklerimizden olan narsisizmin Instagram özelinde incelendiği Narcissus’a Yeniden Bakmak: Instagram Üzerine Bir Analiz yazısına tıklayabilirsiniz.

Kaynakça:

  • Bayhan, V. (2017). İnternet, Sosyal Medya ve Narsisizm. Sosyoloji Divanı, 165-174.
  • Cezik, A., & Alanka, Ö. (2016). Dijital kibir: Sosyal medyadaki narsistik ritüellere ilişkin bir inceleme. Trt Akademi1(2), 548-569.
  • Eldoğan, D. (2016). Hangi narsizm? Büyüklenmeci ve kırılgan narsizmin karşılaştırılmasına ilişkin bir gözden geçirme. Türk Psikoloji Yazıları19(37), 1-10.
  • Şafak, B., & Kahraman, S. (2019). Sosyal Medya Kullanımının Yalnızlık ve NArsistik Kişilik ÖZelliği Belirtileri ile İlgili İlişkinin İncelenmesi. Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi6(2), 54-69.
  • Narsisizm. (2006). In Wikipedia, Özgür Ansiklopedi. https://tr.wikipedia.org/wiki/Narsisizm adresinden Mayıs, 2021’de alınmış.
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Editor Picks