Demokles’in Kılıcı Nedir?

spot_img

Günümüzde pek çok deyimin arasında kendine yer bulmuş bir ifade olan Demokles’in Kılıcı; diğer pek çok deyim gibi bir hikaye içerisinde yer alması ve bu hikaye içerisinde karşılık geldiği sembolik anlam ile  günümüzde pek çok durumda karşılık bulabilmesi nedeniyle kullanılır durumdadır.

Türkçeleşmiş söylemiyle Demokles, aslı ile Damocles ya da Damokles olarak bilinmektedir. Günümüz kullanımında hikayede geçen anlamına paralel olarak insanı her durumda tehdit eden tehlikelerin varlığına dikkat çekmektedir. Siyaset alanında özellikle kullanılan bu ifade, yüksek bir mevkide olmanın beraberinde sorumlulukları getirdiğini ve bu sorumlulukların yol açabileceği tehlikeleri açığa çıkardığını da ifade eder.

Peki, Demokles’in Kılıcı deyiminin nasıl bir hikayesi vardır?
The Sword of Damocles, Felix Auvray,1831.

Hikaye, Romalı tarihçisi ve bilgini Marcus Tullius Cicero aktarımıyla meşhur olmuştur. (Hikaye, Cicero tarafından kaleme alınan Tusculanae Disputationes – Turculum Tartışmaları’nda geçmektedir.)

Hikaye, M.Ö. dördüncü yüzyılda gerçekleştiği düşünülen bir olayın ardından tarihi yolculuğuna başlamıştır. Olay, Akdeniz krallıklarından bir ada devleti olan, İtalya’nın Sicilya Adası’nda siyasi varlık kazanan bir koloni devleti olan Siraküza dolaylarında geçmektedir.

La espada de Damoclés, Richard Westall (1812).

Siraküza yönetiminde ise Kral Dionysos bulunmaktadır ve kralın gösterişli yaşam tarzı çevresindekiler tarafından hayretle karşılanmaktadır. Bu yaşam tarzına hayranlık duyanlardan biri de kralın yakın arkadaşı ve yardımcısı olarak bilinen hizmetkar Demokles’tir. Demokles, kral ile geçirdiği zamanlarda onun yaşadığı bağlam ile davranışlarındaki ifadeleri bağdaştırmakta zorlanmakta ve durumun nedenini kavramak için krala sorular sormaktadır. Kralın, yaşadığı hayatta her şeyi dilediği gibi yönetebilmesine ve her türlü hizmete sahip olmasına rağmen neden oldukça ciddi bir yüz ifadesi takındığını merak etmektedir.

The Sword of Damocles, Theodor Roos, 1672.

Başarı elde ederek ayrıldığı mücadeleler ile bilinen ve adaleti sağlamak adına kılıcını yanından ayırmayan; mutsuz ve ciddi yüz ifadesi nedeniyle gizemli bir ruh haline sahip olan krala dair, sonunda merakını yeneceğinden bir haber olan Demokles, kralın kendisine yönelteceği bir teklif karşısında çok şaşıracaktır.

La espada de Damoclés, Cornelis Troost (1696-1750).

Güce hayran yakın arkadaşı tarafından sorulara maruz kalan kral, Demokles’e bir günlüğüne kendi yerine geçme imkanı sağlayacağını duyuracaktır. Ancak, Demokles, kralın isteği üzerine gerçekten kral gibi davranacak ve bir kralın hissedebileceği gibi hissetmeye çalışacaktır. Böylece kralın değiştiği ve yetkilerin devredildiği üzerine bilgilendirilen saray hizmetlileri de Demokles’e kral gibi davranmaya başlayacaktır.

Yaşadığı ortamın hayalindeki gibi olduğunu düşünen ve büyülenen Demokles’in rahatı ise tahtının üzerinden sarkan kılıcı tutan bir at kılı aracılığıyla hayata bağlı kaldığını fark ettiği anda kaçacak ve böylece büyüsüne kapıldığı yaşam farklı duyguları açığa çıkaracaktır.

La espada de Damoclés, Wenceslas Hollar (1607-1677).

Dionysos, arkadaşının başında duran kılıcı fark ettiği anda yüzünde beliren ifadeyi fırsat bilerek daha önce kendisine yönelttiği soruları soracaktır. Neden yemek yemeye devam etmediğini, neden böylesine stresli ve üzgün olduğunu sorduğunda Demokles’in bakışları başının üzerindeki kılıca çevrilecektir.

La espada de Damoclés, Giuseppe Piattoli (1789-1807).

Böylece Dionysos’un hayatının göründüğü kadar rahat ve konforlu geçmediğini anlatabilmek için hazırlattığı düzenek, yakın arkadaşı Demokles’in pek çok şeyin farkına varmasını sağlayacaktır. Gerçekten de vermeyi planladığı hayat dersi ortaya çıkardığı anlamla birlikte  tüm soruları yanıtlamış olur.

La espada de Damoclés, Antoine Dubost (c. 1804).

Makamların beraberinde ağır yük ve sorumlulukları getirdiğini, büyüyen güç ve şöhretin doğru orantılı olarak stresli bir duygu durumunu yarattığını da anlayan Demokles’in, yaşamını sürdürdüğü kulübesinin sandığından daha konforlu olduğunu bir günlüğüne kral olduğu sırada anlaması da bazı hayatların göründüğünden farklı olduğunu anlamanın ilginç bir yolu olarak hatırlarda kalacaktır.

 

Kaynakça

www.wikipedia.org

www.youtube.com/Demokles’in Kılıcı

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.

Yusuf Atılgan’ın Evreninde 5 Farklı Tema

Yusuf Atılgan’ın metinlerinde yalnızlık, yabancılaşma, aidiyetsizlik, bastırılmış arzular ve bitmeyen bir arayış birbirine karışır.