Cumhuriyet Aydınları: Doğan Avcıoğlu

Editör:
Mehmet Samet Acar
spot_img

Doğan Avcıoğlu, gazeteci, akademisyen ve düşünür kimlikleriyle, dönemin toplumsal ve politik yapısını sorgulayan, Yön ve Devrim dergileriyle geniş bir etki alanı oluşturan, Türkiye’nin siyasi ve entelektüel tarihinde önemli bir figür olarak karşımıza çıkar. Aydınlanmacı hareketin savunucusu olan Avcıoğlu, Türkiye’nin tarihsel tezleri ve düzeni üzerine güçlü analizler yaparak Türk solunda önemli bir yer edinmiştir.

Başlangıç ve Yükseliş

Doğan Avcıoğlu, Daima X hesabından alınmıştır.

Doğan Avcıoğlu 13 Mart 1926’da Bursa’da dünyaya geldi. Çocukluk yılları, Cumhuriyet’in ilk dönemlerine denk geliyordu ve yeni kurulan devletin modernleşme projeleri, onun eğitim hayatında belirleyici bir rol oynadı. Liseyi Galatasaray’da okuyan Avcıoğlu, burada edindiği kültürel birikimle şekillendi. Galatasaray Lisesi, o dönemin seçkin eğitim kurumlarından biriydi ve burada Avcıoğlu’nun entelektüel dünyasını zenginleştiren bir ortam vardı.

Liseden sonra, o dönemin en prestijli okullarından biri olan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girdi. Burada aldığı eğitim, Avcıoğlu’nun ileride savunacağı fikirlerin temelini attı. Devletçi ve halkçı ekonomi politikalarına duyduğu ilgi bu dönemde başladı. Köy Enstitülerinin etkisi, Cumhuriyet’in modernleşme hamleleri ve dünyadaki sosyalist hareketler gibi konular, Avcıoğlu’nun düşünce dünyasında belirleyici rol oynadı.

Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olduktan sonra akademik yolculuğuna Fransa’da devam etti. Paris’e giderek burada sosyal bilimler alanında çalışmalar yaptı. Fransız sosyalizmi, planlı kalkınma modelleri ve devletçi ekonomi yaklaşımları üzerine derinlemesine incelemelerde bulundu. Fransa’daki bu dönem, onun ileriki yıllarda savunacağı fikirlerin akademik altyapısını güçlendirdi.

Eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönen Avcıoğlu, gazeteciliğe adım attı. Çeşitli gazetelerde yazılar yazdı ve Türkiye’nin siyasal yapısını analiz eden keskin yorumlarıyla dikkat çekti. Ancak onun gazetecilik kariyerindeki en büyük adımı, Yön ve Devrim dergilerini çıkarmasıyla oldu.

Yarım Kalan Devrim

tele1.com

27 Mayıs 1960 Darbesi, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bir grup subayın, Demokrat Parti iktidarına son vermesiyle gerçekleşti. Demokrat Parti’nin otoriterleşen politikalarına karşı yapılan bu müdahale, Türkiye’de siyasal ve toplumsal yapıyı kökten etkileyen bir dönemin başlangıcı oldu. Bu süreçte Doğan Avcıoğlu, darbenin ardından ortaya çıkan yeni siyasal ortamda etkin bir figür olarak ön plana çıktı.

Doğan Avcıoğlu, 27 Mayıs’ın getirdiği değişimlerden ilham alarak, Türkiye’nin siyasal yapısını köklü bir dönüşümden geçirmesi gerektiğine inanıyordu. Ona göre 27 Mayıs, eksik kalmış bir devrimdi ve tamamlanmalıydı. Doğan Avcıoğlu, Türkiye’nin bağımsız, devletçi ve planlı bir kalkınma modeli benimsemesi gerektiğini savunan aydınlar arasındaydı.

27 Mayıs sonrasında, 1961 Anayasası hazırlandı ve yürürlüğe girdi. Bu anayasa, Türkiye tarihinin en özgürlükçü anayasası olarak kabul edildi. Bu yeni anayasal düzen, Doğan Avcıoğlu gibi entelektüellerin fikirlerini ifade edebilecekleri bir alan yarattı. O da bu dönemde Yön Dergisi’ni yayımlamaya başladı ve Türkiye’de devrimci bir kalkınma modeli tartışmasını alevlendirdi.

Yön: Türkiye’nin Aydınlık Arayışı

odatv.com

1961’de yayımlanmaya başlayan Yön Dergisi, Avcıoğlu’nun düşüncelerini yaymak için en önemli araçlardan biri oldu. Bu dergi, özellikle Kemalist solun fikirlerini savunan entelektüellerin buluşma noktasıydı. Avcıoğlu ve çevresindeki aydınlar, Türkiye’nin emperyalist güçlerden bağımsız kalkınması gerektiğini düşünüyor ve bunun ancak planlı ekonomi, güçlü devlet müdahalesi ve halkın örgütlü mücadelesiyle sağlanabileceğini savunuyordu.

Kadrosunda İlhan Selçuk, Mümtaz Soysal, Cemal Reşit Eyüboğlu, Çetin Altan, İdris Küçükömer gibi isimler bulunuyordu. Ayrıca Aziz Nesin, Behice Boran, Mehmet Ali Aybar gibi sol çevrelerden destek gören bir yayın oldu.

Dergi, Kemalizmi sol bir perspektiften yorumlayan bir çizgi izledi. Avcıoğlu ve ekibi, Atatürk’ün devrimci mirasının tamamlanmadığını, özellikle ekonomik alanda halkçı politikaların hayata geçirilmediğini savunuyordu. Yazılarında sıkça; Planlı ekonomi ve devletçilik, Bağımsızlık ve emperyalizm karşıtlığı, Halkın örgütlenmesi ve bilinçlenmesi, Ordunun ve aydınların öncülüğünde bir devrim süreci gibi konular yer aldı.

Dergi, 1967 yılına kadar yayına devam etti. Ancak Avcıoğlu ve ekibi, 1969 yılında daha radikal bir yayın olan Devrim Dergisini çıkardı.

Devrim Dergisi: Yön’ün Radikal Devamı

t24

Doğan Avcıoğlu ve ekibi, Yön Dergisi’nin 1967’de kapanmasının ardından, 1969 yılında Devrim Dergisini yayımlamaya başladı. Türkiye’de askeri-sivil aydın kesiminin öncülüğünde bir devrim yapılması gerektiğini vurguluyordu. Devrim Dergisi, Yön’den farklı olarak, daha net ve radikal bir siyasi duruş sergiledi. Avcıoğlu, Türkiye’nin bağımsız kalkınma yoluna girebilmesi için parlamenter sistemin yeterli olmadığını, devrimci bir dönüşümün şart olduğunu savunuyordu.

Devrim Dergisi’nin yayını, Türkiye’de siyasetin giderek sertleştiği bir dönemde gerçekleşti. 12 Mart 1971 Muhtırası sonrası sıkıyönetim ilan edilince, sol hareketler üzerinde büyük bir baskı kuruldu. Bu süreçte Avcıoğlu ve çevresindeki birçok isim ya pasifize oldu ya da siyasetten çekildi.

9 Mart 1971 ve Doğan Avcıoğlu’nun Yeri

bianet.com

“Bu mücadele 9 Mart’ta gerçekleşmiş olsa, belki bir Başbakan ya da en azından samimi bir devrimci olarak karşımıza çıkacak Avcıoğlu, 12 Mart Muhtırası’nın gerçekleşmesiyle bir cuntacı olarak yaftalanmıştır.”
(Gencer, Tülay. Bir Eylem ve Düşünce Adamı: Doğan Avcıoğlu. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü. 2020)

27 Mayıs 1960’taki darbe sonrası kurulan Adalet Partisi hükümeti, 1965’te iktidara gelmişti. Ancak, 1970’lerin başında hükümet, toplumsal taleplere yanıt vermekte zorlanıyordu. Bu durum, gençler arasında sosyalist düşüncelerin yayılmasına ve sol hareketlerin güçlenmesine neden oldu. Üniversitelerde ve işçi sendikalarında sol gruplar etkinlik kazanmaya başlamıştı. 9 Mart 1971’de, Türkiye’deki siyasi ortamda yaşanan gerginlikler sonucunda, yüksek rütbeli askerler, hükümete bir muhtıra göndermeye karar verdiler. Askerler, hükümeti istifaya çağırdılar. Bu muhtıra, aslında bir askeri müdahalenin ön habercisi olarak değerlendirildi. Hükümet, bu baskılara karşı koymaya çalışsa da, askerlerin belirttiği koşulları yerine getirmek zorunda kaldı. 9 Mart, Türkiye’deki siyasi iktidarın askeri müdahale tarafından tehdit edildiği bir dönüm noktası olarak tarihe geçti.

9 Mart olaylarının ardından, 12 Mart 1971’de ordu, hükümeti devirmek amacıyla bir muhtıra daha yayımladı. Bu muhtıra, ordu tarafından sıkıyönetim ilan edilmesi ve hükümetin istifaya zorlanması talimatını içeriyordu. 12 Mart’tan itibaren Türkiye’de sıkıyönetim ilan edildi. Bu, devletin yönetiminin askeri güçler tarafından ele alındığı anlamına geliyordu. Bu süreçte, birçok sol görüşlü lider gözaltına alındı, siyasi partilere baskılar yapıldı ve toplumsal hareketler engellendi. 9 Mart bir darbe girişimi olarak adlandırıldı ve sivil ve asker birçok kişi sorgulandı, iddianame hazırlandı. İddianameye göre Doğan Avcıoğlu, Reşit Eyüboğlu, İlhami Soysal ve Osman Köksal gibi isimlerden oluşan gizli bir cunta ve bu cuntanın başında Cemal Madanoğlu bulunmaktaydı. Açılan davada Cemal Madanoğlu, İlhan Selçuk, İlhami Soysal ve Doğan Avcıoğlu gibi isimler bir süre tutuklu olarak yargılandılar. Ekim 1974’te açıklanan kararlar tüm sanıklar beraat etti.

Türkiye’nin Düzeni ve Milli Demokratik Devrim

Doğan Avcıoğlu, Bir Yeni Cumhuriyet X hesabından alınmıştır

Doğan Avcıoğlu’nun en çok bilinen siyasal tezi, Milli Demokratik Devrim anlayışıdır. Bu tez, Türkiye’nin gerçek bir halk egemenliğine ve ekonomik bağımsızlığa kavuşabilmesi için iki aşamalı bir devrim sürecinden geçmesi gerektiğini savunur. Bu iki aşamadan ilki Milli Devrim’dir. Milli Devrim için Türkiye’nin emperyalist güçlerden ve iç işbirlikçilerden kurtulması, tam bağımsız bir ekonomik ve siyasal düzen kurması gereklidir. İkinci aşama ise Demokratik Devrim’dir. Demokratik Devrim içim feodal kalıntıların ve gerici unsurların ortadan kaldırılarak halkın tam anlamıyla yönetime katıldığı demokratik bir yapı oluşturulmalıdır.

Avcıoğlu’na göre, bu devrim süreci halkın doğrudan örgütlenmesiyle değil, asker-sivil aydın kesiminin öncülüğünde gerçekleştirilecekti. Yani Batı tipi bir demokrasi modeli yerine, devletin güçlü olduğu ve ekonomik bağımsızlığı sağlayan bir sistem öneriyordu.

1968’de yayımlanan ve 2024’ün son aylarında yeniden basılan “Türkiye’nin Düzeni”, Doğan Avcıoğlu’nun en etkili eseridir. Kitapta; Türkiye’nin siyasal, ekonomik ve toplumsal yapısını kapsamlı bir şekilde ele aldı. Türkiye’nin geri kalmışlığının nedenlerini tarihsel bir perspektifle açıkladı. Çözüm olarak Milli Demokratik Devrim tezini savundu ve Türkiye’nin emperyalist sistemden bağımsızlaşması gerektiğini belirtti.

Türkiye Solu İçerisinde Doğan Avcıoğlu’nun Yeri ve Mirası

wikipedia.com

Avcıoğlu, Kemalist devletçilik ile sosyalizmi birleştiren özgün bir sol anlayışı geliştirmiştir. Düşünceleriyle özellikle 1960’lı ve 1970’li yıllarda Türkiye’de sol hareketler içinde Milli Demokratik Devrim ve Sosyalist Devrim ayrışmasını ortaya koymuştur.

Onun fikirleri, klasik Marksizmden farklı olarak, Türkiye’nin tarihsel ve toplumsal yapısına özgü bir sol model önerir. Bugün Türkiye soluna baktığımızda, Avcıoğlu’nun fikirlerinin hala tartışılmaya devam ettiğini ve bazı sol çevreler tarafından ilham kaynağı olarak görüldüğünü söylemek mümkündür.


Kaynakça

  • Doğan Avcıoğlu Kimdir? Bianet. 12.03.2025
  • Ölüm Yıldönümünde Bir Aydının Portresi: Doğan Avcıoğlu’nun Güncelliği. Sol Haber. 12.03.2025
  • Gencer, Tülay. Bir Eylem ve Düşünce Adamı: Doğan Avcıoğlu. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü. 2020. 17.03.2025
  • Bir Darbe Düşü: 9 Mart ’71. Sol Haber. 17.03.2025

  • spot_img

    Yorum Yap

    Yorum girişi yapınız.
    Adınızı girin

    Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

    1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

    Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

    Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

    S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

    Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

    Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

    Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

    Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

    Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

    Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

    Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

    Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

    Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

    TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

    BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

    Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

    Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

    Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

    Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.